Bölüm 17

3.4K 289 224
                                    


____

Gözyaşları, pınarlarından süzülürken soğuktan kızarmış yanaklarda, Harry yüreğinin üzerindeki kızıl okların daha derine saplandığını hissetti. Yeşil gözlerinin feri uzun zaman önce solmuş, dudakları sımsıkı kapanıvermişti. Çenesi geriliyor, yumrukları ve kurt haline ait olan pençeleri vahşet çıkarmak ister gibi kan kokusunu duyumsamayı arzuluyordu.
Lider alfa olduğu yere mıhlanmış bir halde okyanuslara açılan gözlerinden kayıp giden herbir yaşın yasını tutarak elini kalbine koydu ve kavradığı kumaşı, parmak boğumları beyaza dönüp gerilene kadar sıktı.
Soluklar nefretinin büyüklüğü ile hızlanmıştı.

"Öfkenin yıkımı bir anlıktır, fakat kinin tohumu asırlara bedeldir." Boğuk bir ses konuştuğunda, Harry alçak sesle küfrederek elinin tersiyle göz yaşlarını sildi. Bedeni ve zihni o kadar acizdi ki, kendisini kapana kısılmış hissediyordu.

"Kudretli bir lider olduğunu yüzlerine vurursan, öfken gücünün içine saklanır. Bu söylediklerimi iyi düşün, Harry. Bazen pişmanlıkların geri dönüşü telafi edilemeyecek kadar geç kalındığında suçluluğu büyütür." Harry, babasının söyledikleri üzerine başını eğerek sarsıntılı bir şekilde hıçkırdı. Geçen tüm zaman boyunca kursağında kalan acı, omzunu sıkarak kendisine destek olan babasının bilgeliğiyle dışarı vurmuştu.
Harry yüzünü avuçları arasına saklayarak başını sağa solak salladı. Babasının karşısında çocukluğundan beridir ilk defa ağlıyordu. Utancının büyüklüğü yitirilmez kan pıhtılarının ardından bakıyordu. Harry'nin üçüncü hıçkırığı, kelimelerinin seslenişiyle yutulmuştu.

"Pençelerimin arasından baktığımda-" Yeşil gözlü alfa, boğazının tahriş oluşuyla hırlayarak acısını yok etmek ister gibi soludu.
"Ölümlerinin acı dolu oluşunu etlerinin kanlarına karışarak ölümün onları kabul etmeyişini seyretmeyi istiyorum." Harry hatırladığında kırılganlıkla iç çekti.

"Eşim bunları hak etmedi. Benim yüzümden acı çekiyor ve her geçen gün- her geçen gün gözlerimin önünde ölüyor, baba." Sesinin tınısı titrek ve anlayışından dolayı çatlaktı.
Günler geçiriyordu ve harry daha da çok kahroluyordu. Göz yaşları hiç bir zaman dinmemişti, harry için eşinin göz kapaklarının kanla doladığı tek bir gece olursa gülümseyecek bir sebep olurdu elinde.
Fakat şimdi sadece acılar, gözyaşları ve amansız bir bekleyişten başka bir şey yoktu. Harry ağlıyordu.

"Aramızdaki mühür yüzünden onu sevdiğim halde neden çok suçlu hissediyorum? Neden o benim yüzümden ölürken onu kucaklamak ve öpücüklere boğmak istiyorum." Harry oturduğu zemini parçalamak ister gibi yere bastırdı, nefes alamıyordu.

"Kurtlar arasında cinsel veya duygusal bir bağ kurulduğunda mühür oluşur. Herkesin bildiğinin aksine, mühür yalnızca bağlamdır. İçindeki tutku, aşk veya ismi herne ise, duygular yeşerdiğinde aniden gün yüzüne çıkartandır mühür. Hiçbir neden yokken birinden aniden hoşlanamaz, sevemezsin. Mühürleniş mucize yaratmaz harry. Bu yürek meselesidir, ya vardır ya yoktur."
Sürü alfası tebessüm ederek soğuk duvara yaslandı. Günler boyu göz yaşları hiç dinmeyen oğlunun çöküşünü izlemek kolay değildi. Harry çok kötü durumda görünüyordu. Biri el uzatmazsa yer altında kalmaya devam edecekti.

"Louis'yi yeterince tanımıyorum, onunla konuştuğum kelime sayısı belki bin küsür bile değildir. Ama onun acı çekişi günlerdir uyanacağından endişe duyduğum yatakta yatışı, mavi gözlerini birdaha göremeyecek oluşum ve kanlı bedenindeki yaraları öptüğümde hissededemeyeceğini bilmem-" Harry burnunu çekti, küçük çocuklardan bir farkı yoktu. "Ben kahroluyorum, onu seviyor olsam bile bunu bilemeyecek oluşunu omuzlarımda taşıyamıyorum. Baba ben çok kötüyüm, sorumsuz olduğumu bildiğim halde omuzlarımda ki yükleri onun için bırakamıyorum. Onunla birlikte ölüyorum. Artık neden bana gelmiyor?"

Suçluluk ve zamanın yavaş akımı, yüzüne tokat gibi çarptırıyordu kalbinde yeşeren tohumlara. Harry çok acı çekiyordu, belki ölümün kucağından kalkmak isteyen louis kadar değildi yaşadıkları ama, o ölürse ne yapacağını bilemezdi. Dizlerine yasladığı başı ve sonsuza gider gibi kapanan gözlerini görmeyeli çok uzun zaman olmuştu.
Uyanma vakti çoktan geçmişti. Gün doğumu yakındı. Neden göz kapakları aralanmıyordu ki?

"Onunla mühürlenmeni erteleyebildiğim kadar geç olmasını istiyordum." Babası aniden farklı bir konuya geçti. Konuştukları küçük ve soğuk odanın ısısı daha da çok düşmüş gibiydi. Harry içindeki fırtınanın çıkışını hissediyordu.

"Sürülerimiz hiçbir zaman dost kalmadı, bu yüzden anlaşma olduğunda barış istedim. Ama seninle evlenmesini istemiyordum çünkü düşman sürünün alfasının soyumzuzu getirmesi fikri korkunçtu. Ama eninde sonunda bunun olacağını fark ettiğimde, çoktan sen louis'nin yaralı bedeninin başında ağlıyordun. Gözlerini açması için yalvarıyor, sonsuza kadar onun yanında kalacağından ve aile olduğunuzu söylüyordun. Çok geçti çünkü onunla mühürlenmiştin bile. Her ihtimal gözümde canlanıyordu ama senin onu sevmen beklenmedikti."
Sürü alfası iç çekerek harry'nin omzunu kavradı ve oğlunu zorlada olsa ayağa kaldırdı. Harry ağlamak ve babasını dinlemekten başka tepki vermiyordu.

"Sen onu seviyorsun,Harry. Eşin ölüyor ve sen onu seviyorsun. Bu yüzden işte tam bu yüzden o sana gelecek. Sen onu seviyorsun diye uyanacak. Gözleri sadece seni görecek ve çocuğunuzu beraber büyüteceksiniz. Eğer bu sekilde olmayacaksa senin için ölümle savaşmazdı." Babası titrek bir iç çekerek ağlamamak için gözlerini kapattı. Harry ağladığından omuzları sarsılıyor, sessiz hıçkırıklarını içinde taşıyordu.

"Louis seni özlemiştir bekletme sevdiğini. Yakında ailesine de haber vereceğim. Louis biraz daha iyileşip gözlerini açabildiğinde"Harry babasının söylediklerini sindirmek ister gibi kazağının ucuyla gözlerini kurulayıp omuzlarını dikleştirdi. Gülümseyebilmek için çabalıyordu.

Yeşil gözlü alfa hiçbir şey demeden odadan çıktı ve küçük adımlarla soluklanarak louis'nin yattığı odanın kapısına kadar gelip durdu. Yüreğini sakinleştirmesi gerekiyordu. Daha sonrasında eşinin yorgun ifadesini izleyip louis'ye yapılanları ödenmek için mahzenlere inecekti. O hain düşmanlardan hıncını alana kadar dövecekti ama öldürmek yoktu. Louis uyanana kadar hiçbirine acımayacaktı. Ölmek yalnızca onlar için kurtuluş olurdu.
Babası haklıydı, Harry onun sözlerine güveniyordu.

Louis'nin kaldığı odanın kapısını açtı eşi ölüme yaklaştığından beri sürü alanında ki evlerden birinde kalıyordu. Harry onu görebilmenin ve nefes alışlarının düzenli oluşundan memnunmuş gibi yeşil gözlerini kırpıştırdı.

Louis'yi kan pıhtılarının arasında bulduğu günden bu yana çoktan bir ay geçmişti. Harry eşini kucaklayarak sürünün şifacılarına götürdüğünde louis'nin ölümüne alıştırmıştı kendini. O günden beri eşi uyuyordu, koma durumu gibiydi ama çok daha farklıydı. Louis'nin kendisini iyilestirmek için bedenine tanıdığı belli bir süreçti. Harry kendisini buna inandırmıştı.

"Bebeğimiz çok iyi küçük alfam sana yaşam veren varlığı ve beni bugünde bırakmadığın için teşekkür ederim sevdiğim." Harry, eşinin elini tutup yatağın yanında öylece onun sessizliğini dinledi.

Sessizliği bile ayrı güzeldi.

Sifacıların dediğine göre hançer eşinin kalbini teğet geçse bile omurgasına zarar vermişti ve bu süreçte louis'nin ölme riski çok yüksekti, ama harry buna inandırmıyordu, inanmayacaktı.

Louis'nin karnında büyüyen minik bir hareketlilik varken Harry, onun kendisini ve bebeğini terk etmeyeceğini biliyordu.

"Bebeğimiz de çok acı çekmiştir, güzelim. Onun babalarını görmesine, güçlü bir kurt olmak için büyümesine izin ver. Çünkü çift kalp atışlarınızı duymayı seviyorum."

Harry göz yaşlarını silerek eşinin teninin dahada soluklaştığı yeri, karnını öperek gülümsedi. Louis ona yuva vermişti, bir aile. Şimdi ölemezdi,yaşaması ve sevmesi gereken iki kişi vardı. Ölmesi için izni yoktu.

Louis onu bırakmayacaktı.

Meraba ben yazarın arkadaşıyım kendisi bir süre daha yok gerçekten çok meşgul, kitap çeviri olduğu için ben çevirip yayınlayacağm o gelene kadar.Aksam kendi hesabıma giriş yaparım sormak istediğiniz birsey olursa o hesabtan sorun ben yazara iletirim.
İyi okumalar.
yeollieismine hesabım bu.

CRAWS // LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin