Bölüm 11

4.5K 303 181
                                    

Mavi gözler serinliğin ve içine kadar işlemiş rüzgarın getirdiği kokuyu solurken gözleri kırpışarak açıldı. Vücudu o kadar yorgun ve bitkindi ki, göz kapakları açılmamak için direniyor ve solukları kesikleşiyordu. Bulanık bakışları titreşerek güneş ışığının aydınlattığı her bir toz zerreciğinin süzülüşünü seyrediyordu. Louis güçlüklede olsa, burnunu çekerek üzerine gelişi güzel geçirilmiş kazağına sarındı. Yatağa bırakılmış vücudu karnına doğru büzülüvermişti, soğuk tenine işliyordu.

Kurt, kafasını kaldırarak yatağın içerisinde doğruldu ve esnedi. İradesiz ve bitkin zihni, düşüncelerin girişini reddediyordu. Louis, kafasını hızlıca iki yanına sallayıp saçların alnına düşmesine kulağındaki hışırtıların yok olmasına izin verdi. Parmaklarını dahi kıpırdatamayacak kadar uykusu vardı, bedeni karanlığa teslim olmak için çıldırıyordu. Gece uykudan önce yaptığı her hareket misliyle yorgunluk olarak geri dönüş yapmıştı.

Aslında Louis, dün gece neler olduğunu biliyordu. Ama düşünmeyi, nasıl eşinin penisinin üzerinde yükselip alçalarak zevk çığlıkları attığını hayal etmeyi reddedecekti. Geceleyin dolunay çıkmış, bilincini kaybettirene kadar hormonlarını yükseltici bir hızda doruğa dikmişti ve şimdi, mavi gözlü kurt düşman bir alfa ile mühürlüydü. Bundan daha kötü bir başlangıç olabilir miydi?

Tam o sırada Louis etrafına daha dikkatli bakmak için gözlerini ovuşturduktan sonra, yan tarafından yükselen bir ses ile şaşkınlık nidası bırakıvermişti. Mavi bakışlar kızıl denizler cumhuriyetinde alev alır gibi parıldıyordu, yeşil gözlerin cennetine karşı hemde.

"Öğlen vakti çoktan gelmiş olmalı, tüm sürü bizi bekliyordur." Harry ellerini başının altında birleştirdikten sonra kocaman esneyerek göz kapaklarını bir yerde sabit tutmaya çalıştı. Eşi ayağa kalkmak için tembel hissediyor olmalıydı. Louis bir elini kalbine götürdüğünde, Harry'nin kendi yatağında uyumuş olduğu gerçeği ile şaşkın kalbinin hızlandığını hissetmişti. Harry ve kendisi beraber uyumuşlardı, bu sevişmekten çok daha fazlasıydı.

"Neden öyle bakıyorsun? Ben senin eşinim, tabii ki beraber uyuyacağız." Harry söyledikten sonra hemen dilini ısırarak iç çekmişti. Asla böyle söylemek istememişti, ama Louis yanyana uyumaları hakkında hiçbirşey yapmadan sessizce durunca endişelenmişti. Ne dediği hakkında bir daha düşündüğünde, kafasını duvara sürtme isteği artıyordu.

"Senin eşin olmamın veya dün gece sevişmemizin birşeyleri değiştireceğini mi sanıyorsun?" Mavi gözlü kurt eğlenen bir ifade ile başını eğdiğinde, Harry kendine küfretmemek için zor tutuyordu. Eşi kendisi ile dalga geçiyordu.

"Benim eşin olman senin için çok şey değiştirir küçük kurt. Ama kendim için aynı şeyi söylemeyeceğim." Harry sırıtarak doğruldu ve Louis'nin sinirden kızarmış yüzüne karşı eğlenen ifadenin yerleşmesine izin verdi. Harry yatakta doğrulduğundan, iki evli kurt birbirlerine çok yakınlardı ve nefesleri karışıyordu. Alfanın dudakları Louis'nin köprücük kemiklerinin üzerinde dinlendi. Mavi gözlü kurt, bununla birlikte kesik bir nefes verdi. Heyecanlanmıştı.

"..Seninle sevişmemin neler getireceğini biliyorsun?" Harry soru sorar gibi fısıldadığında, elleri Louis'nin belini okşuyordu. Yeni uyandıklarından biraz sersem bir gün başlangıcıydı, ama ikisininde bilinci yerinde hormonları sabitti. Ama Harry yaramaz göründüğünden, Louis aklı başında değilmiş gibi davranabilirdi.

"Bana dokunamazsın." Louis keskin bir nefeste Harry'yi itmek için hamle yaptı ama eşinin elleri, çokta bacağını kapatamayan kazağının uçlarındaydı. Harry bir adım bile kıpırdamamış, eşinin güçsüzlüğüne gülüyordu.

"Sana şimdi dokunabilirim küçük alfam. Ve sen, nefesinin kesilmesi dışında bana hiçbir tepki veremezsin." Yeşil gözler, eşinin boynuna ilerleyerek yutkunmasına neden olduğunda, Harry zaferini kazanmış hissediyordu. Ama kendi isteği için bu durumu ileri taşıyarak kazağı, eşinin kalçalarından sıyırdı ve dolgun kalçayı açıkta bıraktı. Louis'nin nefesi kesilmişti. Bedeni titriyor, tepki vermekten çok uzakta görünüyordu. Harry kahretsin ki, haklıydı. Louis sadece yutkunuyor, derin nefesler alıyordu.

Harry'nin parmakları eşinin kalçasını avuçlayarak sıktı. Parmak boğumları, etin dolgunluğu karşında büzülmüştü. Harry dün gece bu kalçaların sahibi olduğunu hatırladığında gülümsedi. Louis'nin boynunu dişledikten sonra bile gülümsemişti. Tek parmağı, etrafı kurumuş meni kalıntılarına sahiplik eden deliğe yöneldiğinde, Louia ilk defa bir tepki göstererek inledi. Elleri, Harry'nin kaslı göğsünü iteklese bile, bu çok güçsüz bir davranıştı ve Harry bunu hissetmiyordu bile.

Mavi gözlü kurdun dudakları, Harry'nin parmağını deliğinde hissetiğinde aralanarak bir çığlık kopardı. Yeşil bakışların içi parıldıyor, deliğin içindeki parmak derine iniyordu. Alfa bundan haz aldığını kabul etti. Aslında tek derdi biraz Louis ile uğraştıktan sonra avlanmak için ormana çıkmaktı ama şimdi, hassaa tenin içine gömülen parmaklar daha fazlasını vermek istiyordu eşine. Hırladı.

"İyi hissettiyor değil mi, parmaklarım?" Harry dalga geçiyor gibi gülümsüyordu ama mavi gözler bunu göremeyecek kadar zevkten kapanmıştı. Louis karşı koymak için kaybolan iradesine sahip çıkmak istiyordu ama Harry fenaydı. Louis tüm gücüyle deliğine iteklenen parmakları tuttu. Buna devam etmek için yaşaran gözleri istekli ve aç görünüyordu.

"Bana mühürlü olduğun, bana donunma hakkını vermiyor." Louis hırlayark Harry'yi üstünden itti. O çok güçlü iradesini, gücünü ve duygusunu bulamıyordu. Louis utanarak hıçkırdı ama Harry hala onu sımsıkı kavrıyordu.

"Sen benim eşimsin." Harry vurgulayarak sanki küçük alfası bunu algılamamış gibi yavaşça söyledi. Dün seviştikleri suyun soğukluğundan dolayı hastaymış gibi yanakları kızarmıştı.

"Evet, ama ben senin eşin olmaktan nefret ediyorum." Louis eşinin cümlesini tamamlayarak yataktan çıktı ve kazağını aşağıya çekiştirerek aşağıya indi.

Tam o sırada, evin içerisinde çatık kaşları ile içeri girmiş, mutfağın girişinde oturan Alexander'ı gördü. Omeganın gözleri kıpkırmızıydı, ağlamış ve tüm yaşananlara şahit olmuşcasına kızgındı. Louis'yi gördüğünde ikiside öylece birbirlerine bakarak oldukları yerde durdular. İki dişli kurdun bir av için çarpışması gibiydi. Alexander ayağa kalktığında, mavi gözlü alfanın üzerine yürüdü.

"Harry beni hala seviyor, bu oyunda kaybeden sensin." Alexander gözleri daha fazla kızarırken hırlayarak alfaya omuz attı. Harry'nin yanına gitmek için merdivenlere yönelmişti ki, Louis onu sözleriyle yere çiviledi.

"Harry benim eşim ve dün gece seviştiğim adam. Bu yüzden eşimin etrafında dolanırsan kaybeden değil, yalnızca sürtük olursun; çünkü bu bir oyunsa kazananda kaybeden de benim."

Louis ne düşünürse düşünsün Harry onun eşiydi.

******

Bölüm sonu.
Yazım yanlışım illaki vardır, şimdiden üzgünüm...

CRAWS // LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin