İkisi de mutlulardı. Yürürken adımları aynı, kalp atışları aynıydı iki gencin. Konuşmak istiyorlardı ama kelime bulamıyordu ne Hermione, ne Draco.
"Benim neyimi seviyordun Hermione?" dedi oğlan, kıza bakarak. Genç kız kaşlarını çatarak düşündü. "İlk karşılaştığımızda bana gülümsemiştin. O gülümseme beni çok etkilemişti," gözlerini genç oğlana çevirerek devam etti.
"Çok masumdun Draco. Çok... Çok sevimli gelmiştin bana." Draco kaşlarını çattı. "Şimdi çirkinim yani?" dedi. "Hayır," dedi Hermione başını iki yana sallayarak. "Öyle demek istemedim." Genç adam çok içten bir kahkaha attı. Genç kız da ona uydu ve tiz bir kahkahayla karşılık verdi.
Birkaç dakika sonra, karşılarında 12-13 yaşlarında iki çocuk endişeli bir şekilde tartışıyordu. Ellerindeyse bir kolye vardı. Çocuklardan biri, tıpkı Draco gibi sarı saçlıydı; diğeri ise Harry gibi karışık siyah saçlara sahipti. "Sana yapmamamız gerektiğini söylemiştim, Albus!" dedi sarı saçlı olan. "Scorp, bana zaman ver tamam mı? Bu bir zaman döndürücü ve... Kullanmakla ilgili hiçbir fikrim yok!" dedi adı Albus olan çocuk. "Gerçekten de yapmamalıymışız." Zaman döndürücü lafını duyan Hermione ve Draco birbirlerine baktılar ve ayağa kalkıp son hızla çocukların yanına gittiler. "Zaman döndürücü mü?" dedi Draco iki çocuğa da kaşlarını çatarak. Sarı saçlı olan bir Draco'ya, bir Hermione'ye baktı. "Anne... Baba?"
"Ne? Ne annesi?" dedi Hermione şaşkınlıkla. Şimdi o da kaşlarını çatıyordu. Çocuk kafasına vurdu. "Tabi ya... Nasıl unuturum? Geçmişteyiz." "Hermione, benimle evlen dedim ama sen gittin..." dedi Albus Draco'ya bir bakış atarak. Tam devamını getirecekti ki, Scorpius onu çimdikledi. "Sonra görüşürüz." dedi ve Albus'un elindeki zaman döndürücüyü sertçe çekip bir düğmeye bastı ve ikisi de gözden kayboldu.
"Bu da neydi şimdi?" dedi Draco. "Bilmiyorum." diye kısaca yanıtladı genç kız onu.
"Artık gitsek iyi olur," dedi genç adam yanında oturan kıza. Hava kararmaya başlamıştı. "Yarın yeni yıla gireceğiz." diye devam ettirdi sözlerini. Kız da, gözlerini gökyüzünün renklerin mükemmel karışımıyla oluşturduğu tuvalden ayırıp Draco'ya baktı. "Haklısın." dedi. İkisi de ayağa kalktı, sarıldılar.
"Görüşürüz Granger!" diye seslendi Draco evine yürümeye başlayan kıza. Genç kız arkasını dönüp el salladı. Draco onu neden bu kadar sevdiğini düşündü. Tıpkı bugün ona sorduğunda, onun cevap vermesi gibi. Çikolata gibi büyük gözleri, kabarık, kıvırcık, kahverenginin en güzel tonunda saçları, çok açık bir teni vardı. Ama asla Draco'nunki gibi soluk değildi. Hep canlıydı o. Genç adam onu hiç solgun görmemişti. Ayrıca zeki, yetenekli, çalışkan bir cadıydı. Bunlar Malfoy ailesine girmesi için yeterli sebepler olabilirdi. Tabii Hermione muggle doğumlu olmasaydı.
Ertesi sabah, Draco erkenden kalktı. Bir süre yerdeki halıyla bakıştıktan sonra banyoya yöneldi. Kısa sürede duşunu aldıktan sonra her yılbaşında sihirle büyüterek giydiği kırmızılı yeşilli kazağını giydi. Altına da siyah pantolonunu geçirdiği gibi otelden çıktı.
Hermione'nin çalıştığı kafeye geldiğinde -erken saatte gelmişti- kapıyı açıp içeri girdi. Kafenin sahibiyle anlaşmıştı. Bugün Hermione geldiğinde hem onların arkadaşlıklarını, hemde yeni yılı kutlayacaklardı. Hermione bugün gelmeyecekti aslında. Ama Draco onu getirecekti.
Kafeyi en ince ayrıntısına kadar süslemişti. Sihir kullanmadan, kendi elleriyle. Yılbaşı ağacının üstüne büyük, parıldayan, sarı yıldızı da taktığında, işi bitmişti. Kafenin kapısına doğru geri geri yürüdü. Eserine kısa bir bakış attıktan sonra ellerini çırptı ve gülümsedi. Yavaş yavaş arkasını döndü ve kapıyı açtı. Bir anda yüzüne soğuk vurunca ürperdi ama umursamadı. Hermione'nin yanına gidecekti. Ve bunu hiçbir şey engelleyemezdi.
Kapının önüne geldiğinde derin nefesler aldı, kendini cesaretlendirmeye çalıştı. Bu sefer kapıyı Hermione'nin açmasını umdu. Birkaç saniye sonra kapı hızla açıldı. Draco irkildi, Hermione karşısında onu görünce şaşırdı. "Draco, burada ne arıyorsun?" diye sordu Hermione genç adama. Draco "Şey, Hermione- Bay Granger burada mı?" diyerek soruya soruyla cevap verdi. "Değil de, sen ne yapacaksın?" diyerek soru dalaşını devam ettirdi genç kız. "Ee, benimle bir yere gelmeni isteyecektim. Eğer uygunsan tabii." diye tedirginlikle konuştu genç adam. "Nereye?" "Soru sormasan çok daha kolay olacak aslında." "Peki," dedi Hermione ve "Hemen üstümü değiştirip geliyorum." diye ekledi ve merdivenlere yöneldi. Kısa bir süre sonra siyah dar paça bir pantolon, yılbaşı ruhunu en az Draco'nu tişörtü kadar yansıtan bir kazak ve yılbaşı şapkası takmış bir şekilde aşağı indi Hermione. "Çok tatlı olmuşsun Hermione!" diye bağırdı genç adam. "Teşekkür ederim Draco. Sende öylesin." dedi genç kız ve gülümsedi. Draco da aynı şekilde gülümsedi.
"Benim çalıştığım kafeye mi geldik?" "Aynen öyle." dedi Draco ve kapıyı açtı. Hermione gördükleri karşısında bakakaldı. "D-Draco, bunları sen-" "Evet Hermione, ben yaptım. Hem de hiç sihir kullanmadan. Senin için." "Ben n-ne diyeceğimi bilemiyorum. Çok teşekkür ederim Draco." dedi Hermione genç adama bakarak. Ona doğru hızlı adımlarla gitti ve boynuna sarıldı. "Yeni yılın kutlu olsun Hermione." "Senin de."
*Adele- Millon Years Ago*
Draco aynı babasının yaptığı gibi asasını karşılarındaki radyoya doğrulttu. Bir muggle şarkısı çalmaya başladı. Draco, Hermione'ye elini uzattı. Genç kız tereddüt etmeksizin elini genç adamınkinin üstüne yerleştirdi. Bir kolunu kızın beline koyan genç adam diğer eliyle kızın elini tutuyordu. Hermione ise bir elini Draco'nun omzuna koymuştu. Şarkının ritmine göre sakin sakin dans ediyorlardı. Gözleri birbirine kenetliydi. Birbirlerinin gözleri dışında, dışarıda bir hayat yoktu sanki. Şarkı bittiğinde ikiside gözlerini zar zor kaçırarak ayrıldılar.
Draco, Hermione'yi kolundan tutarak kırmızı ve yeşil tonlarda süslenmiş bir masaya çekiştirdi. Genç kızın oturması için nazikçe sandalyesini geriye çekti. Kız ona bir bakış atıp oturdu. Draco da karşısına oturdu. "Nasıl olmuş? Beğendin mi? Eksikler var mı? Ağacı fazla mı süslemi-" "Hayır Draco. Çok güzel olmuş." dedi Hermione ve onun bu haline bir kahkaha attı. "Gerçekten mi? Beğenmene o kadar sevindim ki..." dedi Draco sakin bir sesle. "Draco sen... Sen hiç sandığımız gibi kötü kalpli değilmişsin. Peki," dedi Hermione kuşkulu bir şekilde. "Hogwarts'ta yine eski haline mi döneceksin?" Gelecekte olacaklardan korkarmış gibi devam etmişti kız. "Bu konuda sana söz vermek istemiyorum Hermione. Senin güvenini kırmak istemiyorum. Bazı şeyler yaşıyorum. Seni bunlara karıştırmak istemiyorum. Hogwarts'ta eski halimize dönmeliyiz Granger." "Ne yani? Kafeyi bunun için mi hazırladın? Arkadaşlığımızı bitirmek için mi? Bende bana az da olsa değer veriyorsun sanmıştım... Ama görünüşe bakılırsa... Yanılmışım!" dedi genç kız hayal kırıklığıyla. "Hayır, hayır, hayır... Sakın böyle düşünme. Ben sana hep değer verdim. Ama sen asla bunu görmedin. Çünkü istemedin. Çünkü sen hep kötü kalpli, babası Ölüm Yiyen olan Malfoy'u gördün... Asla beni tanımak istemedin, beni görmek. At gözlüklerini çıkarınca dünyayı görüyorsun Hermione. Bunu denemeni tavsiye ederim." dedi Draco acı taşıyan bir ses tonuyla. "Hah, ben mi dünyayı görmüyorum? Ben sana birinci sınıfta sırılsıklam aşıkken bana bulanık diyen kimdi? Sen beni hiç gördün mü? Söyle, gördün mü?" dedi genç kız gözlerinden çıkan sinir katılaşacak kadar yoğundu. "Hayır seni görmedim," dedi Draco kendinden oldukça emin bir şekilde. Masadaki mumlara doğru yaklaşarak devam etti. "Ama bu seni sevmeme asla engel olmadı."
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!!!
VUHUHUHUHHUUHHUHUUH VDFNJÖBSKNDBDJKFSND YAZDIM YENİ BÖLÜMÜÜÜÜ!! NEYSE SAKİN. DFSJKLFSDA
Yılbaşı özel bölümü. Her ne kadar istediğim kadar güzel olmasa da fena da olmadı gibi gibi. Siz ne düşünüyorsunuz? Draco itiraf etti valla. Neler olacak bakalım. Ama arkadaşlar haberiniz olsun bir süre yeni bölüm olmayacak. Sınavlarım başlıyor bu hafta. 15 tatil geldi mi, Sirius'a da, diğer Dramione'a da başlayacağım. :3
Bu arada hikaye 1k oldu!!! Gerçekten çok mutluyum. Hikayeyi yazarken hiçbir hedefim yoktu. 1k olduğunu doğum günümde görmüştüm ve bana gerçekten çok güzel bir hediye verdiniz. Sizleri çok seviyorum! İyiki varsınız! ❤️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
please don't cry [dramione]
FanfictionDRAMIONE ARTIK İLGİMİ ÇEKMİYOR, KİTABIN FİNALİ DE YOK ONA GÖRE OKUYUN LÜTFEN SONRA BOŞUNA MI OKUDUM DEMEYİN KİMSEYİ OKUMAYA ZORLAMIYORUM❤️❤️❤️ "Granger ağlama!" dedim onu omuzlarından sarsarak. Benim de içimde bir ağlama isteği oluşuyordu, onun ağla...