20-Çok Klişe, Malfoy

1.6K 104 430
                                    

10K NE BEEE

ÇOK MUTLUYUM ŞU AN KUDURUYORUMKSJSLJDPAMDŞRKWĞFKEP

SEVIYORUM SIZI YAYAAYAYWJWÖSLS❤️

EHEH BU ARADA BU BÖLÜMÜ YANLIŞLIKLA YAYINLAMIŞTIM, O ZAMANKI ILGIYI ISTIYORUM ÖPTÜMEASKHFDDSNKMLÖ


"Hermione, ben..." dedi Draco yüzü kızarırken. Genç kız ona gülümsedi ve elini dudağının üstüne kapattı.

"Şş, sorun yok. Sonuçta ben de seni seviyorum, değil mi?" dedi gülümseyerek. Draco gözlerini yumdu birkaç saniye ve gözlerini açtığında gülümsedi.

"Seni Hogwarts'a geri götüreceğiz." diye fısıldadı Draco Hermione'nin tepkisini görmek için başını kaldırırken.

"Siz?" dedi Hermione anlam vermeye çalışır bir halde kaşlarını çatarken. Draco yüzünü buruşturdu ve yalnız olmadığını söyledi. "Potty ve Weasel da burada."

Hermione bu sözün üstüne Draco'nun başına vurdu. "Arkadaşlarımdan öyle bahsetme!" diye sinirle konuşurken Draco da onun elini tuttu, dudağına götürüp öptü ve, "Sen iste, ben onları kardeşim bile ilan ederim." dedi ona karşılık olarak.

Kız kahkaha atmaya başlayınca, Draco duyulmaması için ve biraz da kendi istediği için dudağını onunkiyle birleştirdi.

"Yakalanmak istemeyiz." dedi hala onun dudaklarına bakarken. Çapkın bir gülümsemeyle bakmaya devam ederken Hermione tekrar onun kafasına vurdu ve, "Biraz acele etsek?" dedi sırıtarak.

Draco ayağa kalktı ve elini Hermione'ye doğru uzattı. "Hadi, o zaman gidelim." dedi. Kız da onun elini tuttu ve kapıya doğru adımladılar.


----


"Harry, Ron!" diye fısıldadı Hermione onlara doğru koşarken. Attığı her adım ihmal ettiği dostlarına daha da yaklaştırıyordu onu. Dostlarının iki yana açılmış kolları, "Ne olursa olsun yanındayız!" dermişçesine duruyordu karşısında işte.

Tek yapması gereken koşup kollarını her birine sarmak, onlara olan özlemini gidermekti. İlk adımında, gülümsemesini yerleştirdi yüzüne. Bir adım daha yaklaşmıştı onlara. Gözlerini Draco'ya çevirdiğinde yutkundu. Gözlerindeki zehri en son ikinci sınıfta ona bulanık derken görmüştü.

İkininci adım. Sabredecek gücü yoktu. Onları özlemişti. Heyecan yapmayı bırakıp hızla Harry ve Ron'un yanına koştu. Koşarken gülümsüyor, kendini daha bir mutlu hissediyordu. Her ikisine sarılırken, dört  güçlü kolun belini sımsıkı sardığını hissetti. "İyi ki geldiniz!" dedi aceleyle.

"Öhm, ben de buradayım, unuttuysan." dedi bulundukları malikanenin sahibi olan oğlan. Hermione gözlerini devirdi. "Arkadaşlarıma katlanmak zorundasın, Malfoy."

"Öyle mi, Granger?" diye bir soru yöneltti Draco gözlerini kısarken. "Öyle." cevabını alırken, başını başka yere çevirdi ve sırıttı. "Senin için her şeyi yaparım. İstediğin tek şey bu mu?" dedi sadece kendinin duyabileceği bir seste.

"Hogwarts'a dönme vakti!" dedi Harry her zamanki bilmiş havalarında.

"Sessiz ol, Potter. Tabii, Voldemort'la karşılaşmak istiyorsan o ayr-"

"Kapa çeneni." diye sertçe çıkıştı Potter. Hermione ve Ron'un elini tuttu, kıvırcık saçlı kız ise Draco'nun elini tuttu ve garip hislerle Hogwarts'a cisimlenmeye başladılar...


---


Hogsmeade'in karlı yollarında attıkları her adım soğuğa karşı bir bağışıklık kazandırıyordu sanki dört gence birden. Adımları yavaştı, ne bir acele vardı, ne de rahatlık. Hep birliktelerdi, Hermione kurtulmuş, dostlarına ve aşık olduğu kişiye kavuşmuştu. Mutlulardı. Hemen Hogwarts'a gidip, iyi bir uyku çekmeyi istiyordu hepsi. Öyle de oldu. Gittiler, uyudular. (yemin ederim daha çok uzatamadım aqhbjkgdfkjlklsf)

please don't cry [dramione]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin