Arkadaşlar bol bol yorum istiyorum lütfen bunu benden mahrum bırakmayın. Yorumlarınızı okuyunca çok eğleniyorum. Şimdiden gelecek yorumlar için teşekkür ederim.
“Tae, benim kareli ceketim var. Onu giy. Hem o sana çok yakışıyor.”
“Ver bakayım bi’.”
Taehyung’un mezuniyeti için kıyafet seçiyorduk. Bu son senesi olduğu için oldukça sıkıntı çekmişti fakat artık okul denen cehennem, onun için sona eriyordu. Artık Tae de özgür bir insandı. Geriye sadece kendine uygun bir iş bulup çalışması kaldı. Bu konuyu dün Jungkook, benimle ve Tae ile bizzat konuşmuştu. Tae için, şirkette uygun bir pozisyon ayarlayacağını söylemişti. Tae ve ben de Jungkook’a oldukça minnettardık.
Bugün izin günüm olduğu için evdeydim. Fırsattan istifade bende Tae için kombin hazırlamaya koyuldum. Dolabımdan aldığım kareli gri ceketimle tekrar Tae’nin yanına döndüm.
“Bence bu sana tam olur.” elimden ceketi alıp beyaz gömleğinin üzerine geçirdi ve ceketle aynı olan pantolonunu da düzeltti. Dolabının boy aynasında kendine bakıp egolu bir ifade takındı. Tanrım.. Cidden egosundan önünü göremeyecekti sanırım.
“Yah Jimin, bu çok iyi. Bunu bana ver sen.” sırıtarak aynadan bakınca bende kollarımı önümde çiçek yapmış, alaylı ses tonumu ekleyerek karşılık verdim.
“Onu bana sevgilim aldı. Hayatta vermem.”
“Yah, kırma arkadaşını. Hadi Jimin lütfen~” sesini hafif incelterek aegyo yapınca yüzümü buruşturdum.
“ Peki madem, o kadar yalvardın. Al senin olsun.” hızla bana yapışıp sıkıca sarıldı ve yanağımdan makas aldı.
“Sen bir tanesin.” kare gülümseyişini yüzüne yerleştirip ceketi çıkardı ve dolaptaki askılığa taktı.
Beraber aşağıya inip kahve içmek için evin hizmetlisi,aynı zamanda ajhummamız olan Jae teyzeden sütlü iki kahve yapmasını rica ettik. Hava güneşli olduğu için bahçede oturmayı seçtik ve beraber bahçeye ilerledik. Tae, son bir haftadır mezun olacağı için heyecanlanmıştı. Onun heyecanlı ve sevinçli hali beni gülümsetiyordu. Telefonumdan araba oyununu açıp yarış yapmaya koyulduğum sırada Tae de çimenlere uzanmış, bulutları seyrediyordu.
Aradan geçen bir kaç dakikanın ardından kahvelerimiz ve yanında kakaolu kurabiyelerimizde gelmişti. Jae teyze gittikten sonra Taehyung başını bana doğru çevirdi.
“Jimin.”
Oyun oynadığım için konuşmadım ve sadece “Hm?” diye karşılık verdim.
“Benim sana anlatmam gereken birşey var.” oynadığım oyunu durdurup, başımı yavaşça oynadığım oyundan kaldırdım ve Taehyung’a baktım.
“Yoongi hyung ile ilgili.” gözlerim açılırken kaşlarım da eşlik edip yukarı kalktı.
“Ne oldu Tae?”
“Siz gittikten sonra Yoongi hyung’la biraz dertleştik. Kendini çok çabuk bir şekilde Jungkook’a kaptırmış.” son cümlesi kalbime bir kaç iğnenin batmasına sebep olmuştu.
“Geçen gün telefonda konuştuk ve.. Sizin birlikte olduğunuzu bizzat Jungkook’tan öğrenmiş. Sesi çok kötü geliyordu. Evine gittiğimde ise yerlerde sürüsüyle içki şişesi vardı. Bütün gün sadece içmişti.” yediğim kurabiye nefes boruma takılınca şiddetli bir şekilde öksürdüm. Tae yanıma hızlıca gelip sırtımı sıvazladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sparkly Stars °jikook
Fanfiction❝ Park Jimin, sen başıma gelen en güzel şeysin. ❞ ❝ Jeon Jungkook, sen gecemde parlayan en güzel yıldızımsın. ❞