Bölümü atmak uzun sürdü farkındayım. Biane beybilerim.
Iyi okumalar!
Jungkook’un beni çağırmasıyla ofisimden çıkıp onun odasına doğru ilerlemeye başladım. Her gün sanki ilk defa odasına gidiyormuşum gibi kalbim heyecanla sarsılıyordu. Derin nefes alarak kapısını tıkladım. Gelen komut sesiyle içeriye girdim ve karşısına geçtim. Kafasını bilgisayardan çekip bana bakarak gülümsedi ve bende karşılık verdim.
“Bebeğim, akşam golf oynamaya gideceğiz bu yüzden hazırlan tamam mı?”
“Biliyorum, ben hazırım sadece akşam golf oynamaya gitmek kaldı.” dedim heyecanla.
“Çalışkan bebeğim benim.” Jungkook’un söylediği şeyle kahkaha atmaya başladım. Bir çocukla konuşur gibi peltek konuşmuştu ve bu da ciddi görüntüsüne komik bir hal vermişti.
“Jungkook… cidden... “ kahkahalarım arasında konuşmaya çalıştım fakat başaramayınca kahkahamı dizginlemeye çalıştım. Jungkook’da benim gibi kahkaha atmıştı. Kısa bir süre öylece durduk. Bu süre içinde Jungkook da dergisine bakınıyordu.
“Jimin, buraya bakar mısın? Burda Çince yazılar var, sen belki anlayabilirsin.” önündeki büyük dergiyi gösterirken bana baktı. Bende yanına gidip eğildim ve dergiye dikkatle bakmaya başladım.
“Ah, şey yazıyor.. Giyim mağazalarında yeni bir yasal işlem başlamış. Ondan bahsediyor.” dikkatle baktığım Çince yazılardan kafamı Junkook’a çevirdim. Önceden fark etmemiştim fakat Jungkook oldukça yakınımdaydı, bu mesafe öpüşmeye müsaitti. Jungkook’a baktığımda, gözlerinin bana hayranlıkla baktığını gördüm ve bende ona karşılık verip dudaklarına bakmaya başladım. Sanki ona baktığım her an yeniden aşık oluyormuş gibiydim. Her defasında kalbim hızla ritmini bozuyor ve Jungkook’un bakışlarının güzelliği altında vücudumda çiçekler açıyormuş gibi hissediyordum.
“Ah.. Ben g-gideyim o zaman.” kekelememe lanet edip kendimi doğrultacağım sırada Jungkook kolunu enseme atıp hızla dudaklarıma yapıştı. Böyle birşeyi beklemediğim için afallamıştım. Alt dudağımı yavaşça dişleri arasına alıp çekiştirmeye başlarken bir yandan da diliyle darbeler vuruyordu. Önünü işaret edip kucağına oturmamı bekledi ve bende dediğini yapıp kucağına kuruldum. Bir süre birbirimizin dudaklarıyla uğraştıktan sonra ofisin kapısı tıklanınca Jungkook’un kucağından hızla kalktım. Dudaklarımı hızla yalarken kırmızı veya şişmiş olmamasını diledim. Jungkook komut verdikten sonra içeriye sekreteri girdi.
“Bay Jeon, Bay Park’ın ortanca kızları geldiler. Randevu almadığı için size sormaya geldim.” Bay Park’ın kızı mı? Ne diye buraya geliyordu ki? Jungkook’a şaşkınlıkla bakarken o da aynı şekilde bana baktı sora sekreterine döndü ve cevap verdi.
“Neden gelmiş? Sormadın mı?”
“Ah.. Sordum fakat Bay Jeon’a kendim söylemek istiyorum dediler.” sekreter mahçup bir şekilde iki elini önünde birleştirmiş, başını hafif yere eğmişti.
“Gelsin bakalım, ne yumurtlayacak görelim.” ortamın gerginliğinin, Jungkook’un şakağında çıkan damarlarından ve titreyen ellerimden anlamıştım. Jungkook’un yanında durmaya devam ederken içeriye uzun boylu, omuz hizasında kesilmiş saçlarıyla fazlasıyla makyaj yapmış bir kadın girince, bunun o Eun Hwan denen ortanca kız olduğunu anlamıştım. Makyajından yüzü görünmüyordu,cidden. Eun Hwan denen yürüyen ruj, Jungkook’un masasının önünde dikilip Jungkook’a elini tokalaşmak amaçlı uzattı. Jungkook dergisini eline almış, yürüyen rujun yüzüne bile bakmayıp karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sparkly Stars °jikook
Fanfic❝ Park Jimin, sen başıma gelen en güzel şeysin. ❞ ❝ Jeon Jungkook, sen gecemde parlayan en güzel yıldızımsın. ❞