~20.Bölüm~

3.1K 233 99
                                    

Sonunda yeni bölüm yaa!! Dediğinizi duyar gibiyim. Bu yüzden güzel bir bölümle karşınızdayım ponçikellalarım. :***

Bu bölümü @ceyyarslips 'e ithaf ediyorum! <33

Arabama bindiğim gibi, bizi görenlerin hiçbirini umursamadan evin yolunu tuttum. Bu olaydan sonra kesinlikle bir daha ne bana ne de Jimin’e dokunamazlardı. Onlara, yıllardır sakladığım gücümü gösterdim. Bir daha asla benim bulunduğum bir konu hakkında ters bir hareket yapamazdı kimse.

Evimize vardığımda arabayı durdurdum ve başımı direksiyona koyup derin nefesler aldım. Başım ciddi manada ağrıyordu. En çok da kalbim ağrıyordu, Jimin özleminden. Her an ağlayabilirdim. Jimin hayatıma girdiği günden beri bambaşka bir insan olmuştum. Eski Jungkook olsa, ofisine adımladığında sert ifadesini takınırdı herkese karşı her zaman. Tanıdığı tanımadığı herkes için dümdüz bir ifade ile iletişim kurardı. Jimin bir parlak bir yıldız gibi hayatıma girdiği günden beri robot Jungkook gitmiş, gerçek anlamda duygusu olduğunu farkeden yeni bir Jungkook gelmişti. Ağlayabilen,gülümseyebilen, şaşıran.. Ben şimdiki halimden oldukça memnundum. Kendimi gerçek anlamda insan gibi hissediyordum. Bu düşüncelerimden ayrılıp kafamı direksiyondan kaldırdım ve arabadan çıkıp kapıda  güvenlik görevlisine arabanın anahtarını verdim ve beni bekleyen açık kapıdan evime adım attım. İçeriye doğru adımladığımda Jimin’i bir sağa bir sola yürürken buldum.  Gergin bir haldeydi ve tırnaklarını kemiriyordu. Kalp çarpıntılarımı görmezden gelip Jimin’e doğru adımladım. Tam yanında durduğumda beni fark etti ve hemen konuşmaya başladı.

“Jungkook neler oldu? Nereye gittin? Seni aradım açmadın. Sana birşey oldu diye çok korktum. Sabahtan beri kafayı yiyo-”  sözünü kesen şey ona sarılmam oldu ve bu halime Jimin’de şaşırdı. İlk önce karşılık vermese de sırtımda kollarını hissedince onu daha sıkı sarıp boynuna başımı gömdüm ve kokusunu içime çektim bolca.

“J-jungkook, i-iyi misin?” cevap vermeyip sadece kafasını tuttum ve alnına öpücük kondurdum. Gözlerini huzurla kapattı ve iki küçük elini ceketimin yakalarına koyup sıktı.

“Seni çok seviyorum. Çok seviyorum, herşeyden,herkesten çok seviyorum.” yüzünün her tarafına kondurduğum öpücükler sonunda dudaklarını buldu ve derin bir öpücüğe kucak açtık ikimizde. Jimin kollarını boynuma dolayıp bana karşılık verdi. Dilim hırsla dudaklarında sert darbeler bırakıyordu. Uzun bir öpüşmenin ardından nefesimin kesildiğini hissedince dudaklarımızı sesli bir şekilde ayırdım.

“Jimin,seni seviyorum.” iki elim yanaklarında dururken gözlerinin içine baktım. Kırmızı ve şişmiş dolgun dudakları kıpırdamaya başlayınca hayranlıkla onu izledim.

“Bende seni seviyorum Jungkook,herşeyden, herkesten çok seviyorum.” cümlesini bitirdikten sonra gözünden yaşlar akmaya başladı ve yanaklarını ellerimle beraber ıslattı. Dudaklarına tekrar tekrar öpücükler bırakıp konuştum.

“Ağlama güzelim. Ağlama.” fakat beni dinlemeyip daha çok ağlamaya başladı. Ona daha sıkı sarılıp başını boynuma gömmesini sağladım. Ensesine yine öpücükler kondurdum ve saçlarını okşadım. Jimin tanrıdan bana gelen en güzel hediyeydi. Bunun için hergün tanrıya dualar ediyordum. Beni böyle güzel ve masumca seven birine rastladığım için, ona aynı sevgiyle yaklaştığım için.

***

Gözlerimi açtığımda sevdiğim adamın kollarını belimde hissetmemle içimde büyüyen mükemmel hisse kendimi kaptırdım. Huzurla gülümsedim ve ona doğru döndüm. Büyük gözleri bütün gece uyumadığını belli edecek şekilde şişmiş, kırmızı olmuştu. Hala uyumamış, beni seyrediyordu. Bir elimi yanağına koyarken, belindeki elini daha da sıkılaştırıp beni kendine çekti. Bir sabah öpücüğü alsam hiç  olmazdı. Dudaklarına kısa ve anlamlı bir öpücük kondurdum ve uykulu sesimle konuştum.

Sparkly Stars °jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin