Jungkook'un ağzından~
Telefonun birden bire kapanmasıyla irkildim. Hemen Jimin'i geri aradım fakat aramamı cevaplayan yoktu. Bir an endişelendim. Sonuçta gece vakti dışarıdaydı. Daha da kötüsü gece kulübündeydi. Aklıma binbir türlü şey geldi. Gece dışarıdaki her insan güvenilir değildi. Acaba geçen karşılaştığımız barda mıydı? Daha fazla oyalanmadan odama çıkıp kot ceketimi aldım ve hemen garaja inip arabama bindim. Arabayı çalıştırıp geçenki bara doğru yol aldım.
----------
Bara vardığımda hızlıca arabadan indim. İçeriye doğru yol aldım. Kalbim çok hızlı atıyordu. Ya hızlı hareket ettiğim içindi ya da endişelendiğim için. İçeriye göz attığımda kimse yoktu. Korktum ve kalbim sıkıştı. Başımı geriye atıp derin bir nefes aldım. Tanıdığım biri değildi sonuçta. Bardaki barmene baktım.
"Ş-şey, burda içip sızan biri oldu mu? Şöyle turuncu saçları var." dedim heyecanla. Barmen bana bakıp karşılık verdi.
"Evet efendim. Bayıldığı için onu bir odaya götürdük. Ne yapsakta uyanmadı. Sadece birinin adını sayıklıyordu. Jungkooktu sanırım sayıkladığı isim." barmene şaşkınca baktım. Neden benim ismimi sayıklamıştı ki? Zaten telefonda söylediği şeylere anlam verememiştim.
"Peki, adını sayıkladığı kişi benim. Beni o odaya götürebilir misiniz?"
"Tabii ki, buyrun beni takip edin."
----
"Ahh, teşekkürler." dedim rahatlamanın verdiği hisle.
"Rica ederim."
Barmen çıktıktan sonra arkamı döndüm. Yavaşça yaklaştım baygın bedene. Yatakta uzanmıştı Çok güzel uyuyordu. Sessizliği çok güzeldi. Dudakları albeniliydi.
"Agghh. Neden her gece içiyorsun?"
Diye fısıldadım sinirle.
Yavaşça ona bakıp elimi yüzüne götürdüm. Kaç gündür göremediğim yüzü neden bu kadar özlemiştim ki? Yüzünü okşamaya başladım. Boynuna yaklaşıp kokusunu içime çektim. Çok güzel kokuyordu. İnsanı mayıştırıyordu. Gözlerimi kapattım ve onun kokusuyla sarhoş oldum. Bir kaç saniye sonra göğsümde bir el hissedince gözlerimi şaşkınlıkla açtım ve hızla geri çekildim. Bana bakıyordu. Hala biraz sarhoş gibiydi.
"Şey... B-ben, sen üstüme telefonu kapatınca ulaşamadım ve buraya geldim." dedim heyecanla.
"Teşekkür ederim. Bu halde Taehyung'u arayamazdım zaten. Sınav zamanlarında olduğu için onun üzülmesini istemedim." derin bir nefes alarak devam etti. Hala kendinde değildi, öyleki fazlasıyla içmişti. "Ama hangi ara seni aradığımı bilmiyorum. Sadece bir anlık bir hisle istediğim için yaptım." yavaşça kalktı fakat başı döndüğü için sendelendi. O düşmeden çabucak belini kavradım. Fakat lanet olsun ki yüzümüz çok yakındı. Ona şaşkınca baktım. Kollarımı belinden ayırmak istediğim sırada beni durdurdu. Elini yüzüme getirdi ve okşadı. Yavaşça yaklaştı. Zifiri karanlıkta parlayan gözleri beni daha da sarhoş etmişti. Şuan kendinde olmadığı için ona dokunmak istemedim. Sonradan pişman olup bana patlamasını istemiyordum. Çünkü geçen zaman da bana söylediği sözler çok aşağılayıcıydı. Bana yaklaştı. Bakışları dudaklarıma kaydı.
"Ihmm.."diye boğazımı temizleyip devam ettim. "Seni evine götürmemi ister misin?" dedim son çareyle geri çekilerek. O da durumu anlayınca şakaklarını ovdu ve yüzünü ekşitti.
" Gerek yok, kendim giderim." dedi bana bakmadan. Yanımdan yavaşça geçti fakat yine sendelendi ve omzuma tutundu.
" Bırak da seni evine götüreyim. Bu halde tek başına hiçbiryere gidemezsin." dedim kararlı sesimle. Dönüp onu belinden kavradım. Beraber yavaşça yürüdük ve sonunda o lanet bardan çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sparkly Stars °jikook
Fanfic❝ Park Jimin, sen başıma gelen en güzel şeysin. ❞ ❝ Jeon Jungkook, sen gecemde parlayan en güzel yıldızımsın. ❞