Yine okula geç kalmıştım. Ne kadar teslimatı erken bitirsemde okula yetişemiyordum. Kapıyı çalarak içeriye girdim.
"Girebilir miyim?"
"Yine geç kaldın Deniz."
"Pardon uyuyakalmışım."
Hızlı bir şekilde sırama gidip oturdum. O yine benim varlığımın farkında olmadan defterine bakıyordu.
"Bu kaçıncı ama bir daha olmasın."
Başımı onaylar şekilde sallayıp defterimi kitabımı çıkardım.
Ders dinleyişini izlemek bile beni çok mutlu etse bile benim varlığımdan haberi olmayışı beni üzüyordu. İlk kez bir kıza karşı bu kadar güçlü duygular besliyordum.
Bu kadar güçlü ve saf. Sanki birisi benim ona baktığımı söylemiş gibi bana baktı. Hemen kafamı çevirip başka şeyle ilgileniyormuş gibi yaptım. Çünkü kendisinden hoşlandığımı bilmesini istemiyorum. Bu çok utanç verici olur.
Zilin çalmasıyla kafamı sıraya koydum.
"Yine mi aynı şey Deniz?"Kafamı olumlu bir şekilde sallayıp gözlerimi açtım.
"Diyorum oğlum polise niye şikayet etmiyorsunuz?"
Kafamı masadan kaldırıp sadece onun duyabileceği bir şekilde
"Napıyım Eren? Ben sanki o adamın işlerini yapmayı çok istiyorum. Anneme de söyledim. Tek açıklaması iki çocuklu bir kadını kim neden çalıştırsın.""Neyse bahçeye çıkıcam gelecek misin?"
"Çok uykum var."
"Onlar da dışarda."
Sanki daha önce hiç duymadığım bir şeyi söylemiş gibi gözlerim açılmıştı. Bir an kendimi enerji dolu, içimi sıcacık hissettim.
Ayağa kalkıp dışarı çıktık. Bankta oturup onu düşünürken Derin geldi.
"Bakıyorum birileri düşünceli?""Sana da günaydın."
"Hayırdır neden suratın asık?"
Cevap vermemeyi tercih ederek sustum. Ama Eren benim yerime soruyu cevaplamıştı.
"Karşıya bakarsan anlarsın."
Derin karşıya baktığında kalbimin sonbaharı Eylül'ü görmüştü. O da biliyordu Eylül'den hoşlandığımı, onu görünce kelimelerimin kifayetsiz kaldığını, dizlerimin bağının çözüldüğünü.
"E git konuş Deniz. Ne duruyorsun?"
"Hee o kadar kolay olsa keşke."
"İyi de siz sınıf arkadaşı değil misiniz?"
"Ama bu bana gidip merhaba ben senden hoşlanıyorum deme fırsatını vermez dimi?"
"Öyle demeni kimse söylemedi. Sadece bu iş abarttığın kadar zor değil o kadar. Bu kızı çok büyütüyorsun."
"Derin, nasıl büyütmeyeyim? Bana bakışlarını görsen bana nasıl bakıyor. Sanki senin bütün yaşadığın her şeyi biliyorum. Der gibi bakıyor be abi."
"Abi gayet yakışıklı adamsın. Niye teklif etmiyorsun? Sana hayır diyen olmamış bu zamana kadar niye o hayır desin?"
"Çünkü öyle biri değil Eylül. O birisini tanımadan kimseyi kabul etmez."
Eren'in soruları bitip Derin'in soruları başlamıştı.
"Hani hiç konuşmamıştınız bunları nerden biliyorsun?""Hiç konuşmamak demek hiç konuşmamak anlamına gelmiyor. Sadece bir kaç kez muhabbet ettik. Bu muhabbetten çıkarım yaptım. Hem biz 3 yıldır aynı sınıftayız. Bir zahmet hoşlandığım kişi hakkında ufak tefek bir şeyler bileyim."
İkisi bir olmuş bana Eylül hakkında sorular soruyorlardı.
"Ufak tefek bir kaç bilgi mi? Çayına kaç şeker atıyor?""Çay değil kahve içer. Şekersiz."
"En sevdiği renk?"
"Turkuaz. Ama siyah ve spor giyinmeyi seviyor."
"Vay be. Bir şey söyliyim mi? Senden daha güzel seveni bulamaz. Çoğu erkek bunlara takılmaz bile. Sadece vücut hatlarına takılır."
"Ama ben öyle biri değilim. Her ne kadar dedikodular tam tersini göstersede."
Zilin çalmasıyla sınıflara doluşan öğrencilerin sesleri koridorda yankılanıyordu.
Başımı sıraya koyup uyumakla uyumamak arasındayken biri kafama vurmuştu. Kafamı kaldırıp bana vurana bakarken hocanın bana kızgın bakışlar attığını gördüm. Başımı kaşıyarak sıradan uzaklaştım.
"Bu ne hâl Deniz? Serseri misin öğrenci misin belli değil bu ne kılık?"
Herkesin önünde beni rencide etmesine alışmıştım ama sevdiğim kızın yanında bilemiyorum. Hem kıyafetimi bilerek değiştirmedim sanki. Zaten okula zar zor yetişirken eve uğrayıp nasıl üstümü değiştireyim?
"Ailen sana öğretmedi mi? Okula nasıl gelineceğini?"
Ailemi karıştırmayacaktı işte. Ona ne ailemin durumundan. Önemli bir sıkıntım var ki gelemiyorum dimi?
"Belli ki Eren sana yaramıyor. Geç şöyle Eylül'ün yanına. Belki notların artışa geçer. İyi örnek olur."
Çantamı hırçın bir şekilde toplayıp hırçın bir şekilde Eylül'ün yanına oturdum. Sık nefes alıp veriyordum ayrıca avuç içlerim terlemiş ve sıkmaktan acımıştı. Hoca derse döndüğü anda Eylül bana dönüp bakmıştı.
Her ne kadar heyecandan ölsem de bir şey çaktırmadan ve sakince ona döndüm.
"İyi misin?"
"İyiyim. Teşekkürler sorduğun için."
Tebessümle cevap verip derse odaklandı. Ama bilmiyorki o tebessüm edişi beni kendisine bağlıyor. Gülümsemesiyle bütün sinirim uçup gitmişti. Ama hala içimde bir yerde hocaya karşı kin besliyordum.
Zilin çalmasıyla Eylül'ün bana dönüp gözlerimin içine bakması bir oldu. Bu sefer ilk adımı ben attım.
"Efendim?"
"Neden sürekli geç kalıyorsun?"
"Uyuyakalmışım."
"Emin misin?"
Yalan söylediğimi anlamıştı ama daha fazla üstüme gelmemişti.
"Evet. "
"Herhangi bir sıkıntı olursa bana anlatabilirsin. Kimseye söylemem."
Gülümseyerek başımla onayladım ve eriyen kalbimle beraber soğuk kanlılığımla beraber Eren'in yanına gittim.
Erkeklerle beraber muhabbete girmişti. Bizim sınıftaki erkeklere bir türlü ısınamıyordum. Gereğinden fazla gereksiz hareket yapıp saçmalıyorlardı. Bu yüzden onlarla fazla muhabbet etmiyordum.
Tek bildikleri şey küfrederek konuşmaktan başka bir şey değildi. Tamam ben de küfrederim ama her ortam ve her koşulda değil. Sınıfta sadece erkekler olduğu için onları uyarmamıştım ama içeriye dehşet verici şekilde kalbimi söken birisi geldiği için ve hal hareketlerine dikkat etmedikleri için onları uyarmak durumunda kaldım.
"Beyler kız var kelimelere dikkat edin biraz."
Bir an sessizlik olup bana baktılar. Genel tavrım olduğu için bir şey anlamayıp devam ettiler. Zil çaldığında içimdeki neşeyi dışa vurmayarak sakin ve soğuk kanlılığımla sıraya oturdum.
Bir şeyler mırıldanıyordu. Ne dediğini anlamak için söylediği şeye odaklandım ve kalbimin daha hızlı atmasına sebep olan melodiyi duydum. İçinden şarkı söylüyordu ama beni heyecanlandıran onun bu tavrıydı. Söyleyemediği ingilizce kelimeleri yuvarlayıp mırıldanıyordu.
Ben bu kıza nasıl açılacaktım ki? Beni sadece arkadaş olarak gördüğünden eminim. Ya açıldıktan sonra red edilirsem? Yüzüne nasıl bakardım bir daha? Üç sene boyunca hep içimde tuttum. Önceleri bu kadar kuvvetli değildi. Onu tanıdıkça içimdeki aşk alevlenip büyümüştü. Kısaca işim daha çok zorlaşmıştı. Peki ben ne yapacaktım? Elbet bir gün açılacaktım ama ne zaman? Kendimden ne zaman emin olacaktım ben?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Parça Sonbahar
ChickLitKalbimin sonbaharı yanımda bana bakıyordu. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Tüm cesaretimi toplayarak ona döndüm. Bütün sevimliliğiyle bana bakıyordu. "Yanakların neden kırmızı?" Gülerek sorup kulağımla oynamıştı. "Öyle miyim?" "Evet. Ü...