20

13 0 0
                                    

Medyada Deniz ve Eylül

"Hocam şimdi biz tam olarak ne yapıcaz?"

"Çocuklar 19 mayıs'ta konser düzenliycez ama normal konser değil. Herkes her şeyi yapıcak. Mesela Belemir solist ama bir parçada gitar çalcak, vokal olucak gibi."

"Peki benim bir görevim var mı?"

"Elbette var. Sen olmadan orkestra olmaz."

"Peki görevim ne hocam? Piyano Ege'de ben ne yapıcam?"

"Sen Belemir ile şarkı söyliyceksin, gitar çalacaksın."

Kalmıştım öylece. Daha yeni yeni gitar çalmayı öğreniyordum. Nasıl konserde hem çalıp hem de söyliycem?

"Hocam ama ben gitar çalmayı bilmiyorum ki. Çok saçma bir konsept. Bu iş olmaz."

"Olucak Deniz. Kaç aydır çalışıyoruz. Herkes hemen hemen tam bir tek okula sen gelmediğin için bir tek sen eksiksin."

"Ama hocam biraz mantıklı düşünün."

"Deniz! Konu tartışmaya kapalı. Hatta ve hatta bas gitar da çalacaksın."

Sinirden kudurmuştum. Hocanın üstüne yürümemek için odadan sinirle çıkmıştım.

Bu hocanın kafası çalışmıyordu herhalde. Profesyonel biri de olsa bir müzik aletini çalmak için en az bir iki ay gerekliydi ve orkestradaki hiç kimse profesyonel değildi.

Sınıfın kapısını çalıp içeri girdim.
"Hocam pardon müzik hocası çağırmıştı da girebilir miyim?"

"Tabi buyrun."

Önden ben arkamdan Belemir içeri girmiştik. Sırama oturup sakinleşmeye çalışıyordum. Kafamı masamın üstüne koyup uyumaya çalışıyordum. Ama bir türlü sakinleşemiyordum.

Dayanamayıp çantamdan sakinleştirici aldım... İşte ihtiyacım olan şey. Kanın damarlarımda dolaştığını hissedebiliyorum. Daha önce hiç bu kadar endişesiz olmamıştım.

"Evet Deniz bir şiir oku bakalım."

Kafamı masamın üzerinden kaldırıp beynimin en güzel yerinde takılı kalmış şiirini okumaya başladım.
"Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?"

Biran duraksamıştım emin olamamıştım devamından. Tanıdık bir ses
"Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?"

İkinci mısrasını söylemişti. Tam yanımda oturuyordu.
"Sevmek için güzele mi bakmalı?"

"Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?"

"Hasret;özlenenden uzak mı kalmaktır?"

"Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?"

"Hırsızlık para, mal mı çalmaktır?"

"Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?"

"Solması için gülü dalından mı koparmalı?"

"Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?"

"Öldürmek için bıçak, hançer mi olmalı?"

"Saçlar bağ, gözler silah ,gülüş kurşun olamaz mı?"

Bir o bir ben olarak şiir okumuştuk. Aslında bakarsanız çok özel bir andı. Çünkü bu benim en sevdiğim şiirdi ve Eylül şiir sevmemesine rağmen benim en sevdiğim şiirimi ezbere biliyordu. İster istemez gülümseyerek ona baktım.

Ya sakinleştiricinin etkisinden ya da bu andan dolayı yumuşamıştım.

Edebiyat hocası da aramızda bir şeylerin olduğunu anlamış olacak ki gülümsemişti bize.

Bir Parça SonbaharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin