Ağızdan kurulan şu iki cümle insanı en fazla ne kadar etkileyebilirdi ki. Etkilerdi, gününe kadar, yaptığın davranış ve hareketlerine kadar etkilerdi. Kalbimden başlayıp tüm vücuduma yayılan ısıyla yavaş yavaş arkamı döndüm. Gitmeli miydim? Şuan beni muhtemelen Can'la çıkıyorum sanıyordu.
Yavaş adımlarla Rüzgar'ın yanına geldim. Karşısına geldiğimde gözlerinin tam içine baktım.
"Buradayım."
Gülümsediğini görsemde anlıktı. Yüzü ciddileşince ellerimle yanaklarının iki yanını gerdirdim.
"Gül biraz, mahkeme suratını ne kadar çekebilirim bilmiyorum."
Benim zorlamama kalmadan gülmeye başlayınca bende gülümsedim.
"Hah şöyle!" Deyiverdim. O sırada ağzımdan istemsiz olarak bir soeu çıktı.
"Sen kime çektin?"
İfadesiz bir şekilde bana baktı.
"Nasıl yani?"
Biraz konuşmaya çekiniyordum doğrusu. Rüzgar'la bu yönden hiç konuşmamıştım. Sanki ilk kez konuşuyor gibiydim.
"Şey, çok değişiksin." Bir süre uygun kelimeleri aradıktan sonra cevap verdim.
"Sürekli şaka yapan ukala zengin sünepelerindensin sanmıştım. Ama otobüsteki o halini gördüğümde aslında seni hiç tanıyamadığımı anladım ve ilk kez birini yanlış tanıdım."
Hüzünlü bir gülümsemeyle bakışlarını karşıya çevirdi. Yan profili bile güzel duruyordu şerefsizin resmen.
"Ortaya karışık."
"Ha?" Hafif gülümseyince konuştu.
"Kimi yönüm anneme kimisi babama kimisi dedeme falan. Öyle."
Buruk bir gülümsemeyle karşılık verdim.
"Bende anneme çekmişim. Bazı huylarım farklı ama bunun kime benzediğini bilmiyorum."
Bana baktı ifadesiz bir şekilde.
"Annem huyu kuruyasıca babana mı çektin derdi." Gülümsedim.
"Babam denen adam ben doğmadan önce aldattığı karısıyla birlikte bir yere gitmiş. Annem söylemiyor nerede olduğunu."
"Ee." Rüzgar'a baktım. Meraklı gözlerle beni dinlerken kaşlarımı çatsamda devam ettim.
"Sonra ben bir şekilde adreslerini buldum. İş adresine gittim. Bizi annemle beş kuruşsuz bırakan babam şirket sahibiymiş. O şirkette ne kadar söylesem de benim öyke bir kızım yok dedi." Rüzgar'a döndüm.
"Biliyor musun, oysaki ben ürettiği bahaneler ne olursa olsun özür dileseydi sarılmaya hazırdım."
Neşeden yoksun bir şekilde güldüm.
"Ama o naptı?! Bana cebindeki diğer kadından olan kızının fotoğrafını gösterip fotoğrafını öptü. Gözüme soka soka bu benim kızım dedi."
Dedim son cümlelere doğru adeta sesim civciv gibi çıkmıştı.
"Ben onun bir kerecik öpmesine hasretken o diğer kızının karşımda fotoğrafını öpüyor! Şirketten kovdu beni. Evlerine de gitmiştim yüzsüzlük yapıp. Evindeki hizmetçiler beni sokmadı içeriye. Geldi kapıya kadar. Hizmetlilere dilencinin teki işte kovun gitsin dedi. Ben ne yaptım Rüzgar? Niye beni bir kerecik olsun kızım deyip sevmedi."
Gözlerimden yaşların akmasına izin vermiyordum. Ağlamamalıydım, şu an olmazdı.
"Ağla." Dedi Rüzgar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portakal Aşkı #Wattys2017
Teen FictionBir portakal suyu, bir insanın hayatını ne kadar değiştirebilir ki? 0506*** ** **: Miray. 0506*** ** **: Telefonunun şarjı mı bitti? 0506*** ** **: bu yalan işini uzatma bu kadar bak, söylemem gerekirdi ama uyuzluk olsun diye söylemedim işte. 0506...