"Miray kalk artık kızım yarım saattir sana sesleniyorum."
Olduğum yerde dönerek yorgana daha fazla sarıldım.
"Kocam, canım yatağım, gitmemi istemiyor. Sevenleri rahat bırak kadın!" Diye türk dizilerinde maço erkek tiplemelerine benzetmeye çalıştığım sesimle konuşunca annem ciddiye almadı tabi. Koluma yediğim dürtükle eşek misali anırarak yerimde doğruldum.
"Her sabah bu işkence yapılır mı bana ya?" Diye isyanlara girerken annem kapının ucundan bana söylendi.
"Yatayım deme sakın uyuyakalırsın."
Gülümsedim.
"Güzel fikir."
Annem kaşlarını çatıp şakacıktan kızar gibi yaptı.
"Miray!" Dedi a ları uzatarak. Gülerek kalktım yataktan.
"Tamam tamam kalkıyorum."
-
Annem yine her zamanki gibi beni kaldırıp kendisi mışıl mışıl uykuya dalarken bende can düşmanım olan soğukla cebelleşerek okula yürümeye başlamıştım.
"Soğuk diyorum artık gitsende bende rahatlasam?"
Kedi misali masum masum havaya bakarken derin bir nefes aldım. Gerçekten son zamanlarda kafayı yemeye başlamıştım.
Paytak adımlarla okula geldiğimde kimseye görünmemeye çalışarak sınıfa girdim. Rüzgar'la sıra arkadaşı olduğum aklıma gelince yüzümü buruşturdum. Gene geçti geçmedi kavgaları başlayacaktı. Çantamı sıraya koyup kantine yürümeye başladım.
"Miray!"
Başlıyorduk. Gülmeye çalışarak sesin sahibine, Can'a döndüm.
"Can?"
Can gülümseyerek yanıma geldi.
"Görüşemedik nasılsın?"
Gülümsedim.
"Bana bir şey olur mu sence? Domuz gibiyim!" Dedim gülerek.
Can başta gerginken bu cümlem karşısında gülümseyip rahatlamıştı. Nasıl davranacağımı kestirememişti anlaşılan. Senin bir suçun yok ki kuzum. Elimi çekinsemde omzuna atarak konuştum.
"Kantine iniyordum Beril de oradadır."
Şakalaşarak kantine indiğimizde Beril tamda tahmin ettiğim gibi köşedeki koltuklara oturmuş kahvaltı yapıyordu. Koşarak çayını elime alıp bir yudum içerek masaya koydum.
"Çayı sevdim."
"Ben de sevdim, o yüzden içme."
Gülmeye başlayarak oturduk birlikte.
"Kıskanç seni."
Kahvaltılıklara gömüken Beril beni tınlamayınca telefonumun titreşmesiyle telefonu aldım elime. İnstagram bildirimiydi, o kız dün cevap yazmamıştı ki büyük ihtimal oydu. Açtım hemen.
'Çok komiksiiiin. Sen istedin kızım, bekle sadece.'
'Her zaman canısı :*'
Öpücük atarak onu sinirlendirmeyi planlamıştım ki kesin sinir olmuştu. Hayatımda bir tek Rüzgar'ın takıntılılarıyla uğraşmak eksikti o da tam olmuştu gerçekten.
"Ne oldu?"
Derin bir nefes alarak telefonumu masanın üzerine bıraktım.
"Rüzgar'ın takıntılı manyakları bana sardı. Beni bulup gününü gösterecekmiş falan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portakal Aşkı #Wattys2017
Teen FictionBir portakal suyu, bir insanın hayatını ne kadar değiştirebilir ki? 0506*** ** **: Miray. 0506*** ** **: Telefonunun şarjı mı bitti? 0506*** ** **: bu yalan işini uzatma bu kadar bak, söylemem gerekirdi ama uyuzluk olsun diye söylemedim işte. 0506...