12 - Sessiz Düğün

3.5K 399 80
                                    

Mart 2016...

Resmi işlemler halledildikten sonra düğünümüzü arkadaşlar arasında minik bir törenle gerçekleştirme fikri beni de Baekhyun'u da çok heyecanlandırıyordu. İkimizin de ailesi yoktu. Sadece arkadaşlarımız vardı. İyi günde kötü günde yanımızda olan arkadaşlarımız.

Evlilik yeminini bizim için Jongdae okusun istedik. Çünkü şans getirebilir. Ah bahsetmedim değil mi? Jongdae şubat ayında Jiwon'la evlendi. Mutlu bir evliliği var şükür ki. Belki yeminlerimizi o bize okursa şans getirirdi. Gerçi bana en büyük şans Baekhyun'la gelmişti zaten ama olsun. Jongdae'nin mutluluğu da bize bulaşsa fena olmazdı hani.

Üstelik yemini okuyan kişinin işaret dili bilmesi iyi olurdu çünkü o sırada heyecandan dudak okumakta zorlanabilirim. Gerçi Baekhyun'dan törenin tamamen işaret diliyle yapılması fikri de çıktı ama olsun benim heyecanımı düşündüğüne eminim. Kendisi o kadar da heyecanlı olmaz herhalde, değil mi? O yüzden aynı anda hem konuşulmasını hem de işaret edilmesini istedim.

Sonuçta Baekhyun beni düşünüyordu tamam ama kim ister sessiz bir düğün yapmayı?

Nasıl bir şey olduğunu bilmediğim alkış sesi olmadan tören mi yapılır? Hiç duymadığım düğün marşı çalınmadan salona mı girilir? Davetlilerin suçu ne? Aralarında işaret dili bilmeyenler de olacak. Peki ya Baekhyun?

Ben ömrüm boyunca bir sessizliği yaşadım. Ama o neden bunu yaşasın? Hem de düğün gününde. Mutlu günümüzde.

--

Mayıs 2016...

Çiçeklerin iki yana dizildiği beyaz halının üzerinde kol kola yürüyüp en sonda çimlerin üzerine dikilmiş çiçekli asma kapının altında bizi gülümseyerek bekleyen Jongdae'nin yanına ulaştık.

Yeminler okunurken Baekhyun'la birbirimize bakmamız gerekiyordu ama o zaman Jongdae'nin söylediklerini duyamazdım aman yani göremezdim.

O bize işaret diliyle soracak biz de işaret diliyle yanıtlayacaktık. Gelin çiçeğim yoktu bu yüzden.

İki elim de boştu ama olsun sessiz düğünün her yeri çiçek doluydu zaten, elime almama gerek kalmayacak kadar çok çiçek vardı etrafta. Açık havada bu yüzden yapmıştık, hem böylece parmaklarımı kullanırken sorun olmayacaktı, rahatça konuşabilecektim.

İkimiz de hazır olunca Jongdae'ye döndük. Arkadaşım konuşmaya başladı. Baekhyun benim için ona yöneltilen soruya işaret diliyle cevap verip "Evet" dedi.

Alkışladıklarını görebilmek için dönüp davetlilere baktım ama kimse alkışlamıyordu. Herkes gülümseyerek bizi izliyordu. Önüme döndüm. Jongdae bu kez soruyu bana yöneltti parmaklarıyla:

"Baekhyun'u eşin olarak kabul ediyor musun?"

Boş ellerimin verdiği rahatlıkla "Evet." dedim.

Kalbimin en derininden parmaklarıma ulaşan hislerimle kabul ettim onunla evlenmeyi.

Yeniden konuklara baktım. Hepsi aynı anda ellerini havaya kaldırıp işaret dili kullanarak "alkış, alkış, alkış" demeye başladı.

Gözlerim doldu. Baekhyun'un şirketten arkadaşları gelmişti örneğin, işaret dili bilmedikleri halde bunu sorun etmeden tatilde birlikte vakit geçirdiğim arkadaşları. Çömlek kursunda tanıştığım bazı öğrencilerim de gelmişti mesela, ama onlar da işaret dili bilmiyordu ki. Alkış demeyi nereden öğrenmişlerdi?

Baekhyun'a baktım şaşkınlıkla ve sorgulayarak.

Gülümsedi. Evet şu munzur ama şefkatli bakışlarından anladım ki konuklara işaret diliyle alkış dedirtmek onun başının altından çıkmıştı.

Jongdae omzuma dokununca ona döndüm:

"Tebrik ederim en iyi arkadaşım. Hep mutlu ol. Tebrikler Baekhyun! Lütfen ona iyi bak. Onu artık sana emanet ediyorum. Gelini öpebilirsin."

Jongdae'nin sözüyle yanaklarıma hafif bir sıcaklık bastığını hissettim. Utangaçlık tabii ki de vardı. Tüm ömrümü herkesin içinde öpülüp durarak geçirmedim sonuçta.

Baekhyun bana yaklaşıp duvağı yüzümden kaldırdı. Birkaç saniye öylece birbirimize baktık. Herhangi bir hareket olmayınca Baekhyun'un gözlerinin taa içine baktım.

Doluydu.

Her an taşmak üzere olan göz yaşıyla doluydu gözleri. Mutluluktan mıydı yoksa onu endişelendiren bir şey mi vardı? Ortamın büyüsünü bozmamak için gülümseyerek ona seslendim.

"Baekhyun~"

Gözündeki ıslaklık daha fazla dayanamamış olsa gerek, bir damla göz yaşı olarak yanağından süzüldü.

Duvağı bıraktıktan sonra omuzlarımdan tuttu. Dudakları kıpırdadı:

"Sonunda benimsin."

Alnıma değen dudaklarıyla bir kez daha duymuştum kalbinden geçenleri.

Sevildiğimi duymuştum.

Normal biri sevildiğini hissederdi, ben sevildiğimi duymuştum.

Ben Baekhyun sayesinde duyulmayacak şeyleri bile duymuştum, ne gerek vardı illa işitmeye?

**

Sesimi Duy / Baekhyun ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin