Arkamı döner dönmez Baekhyun'a doğru yürümeye başladım. Telefonu yatağa bıraktıktan sonra parmaklarımla sordum:
"Sana sarılabilir miyim?"
"Sormadan yapsan daha romantik olmaz mı?"
"Neden romantik olmaya çalışayım ki? Birazdan ameliyata gireceğim. Tek başımayım diye çok korkuyordum, sakinleşmeye ihtiyacım var. Belki tanıdık birine sarılırsam geçer diye düşündüm."
"Bir insan parmaklarıyla nasıl bu kadar çok konuşabilir?"
Baekhyun kollarını bana doladığında o tanıdık kokusunu, tüm güzel kokuları kendinde topladığı o eşsiz kokusunu içime çektim ve kalp atışlarımı düzenledim. Artık ameliyattan korkmuyordum.
Narkozun etkisi geçip de yavaş yavaş uyanmaya başladığımda gözlerim her yerde onu aradı. Odaya girdiğinde uyandığımı fark edince hemen çıktı, doktorlarla birlikte geri geldi.
Doktorum gerekli muayeneyi yaptıktan sonra iki gün içinde işitme cihazını kulağıma yerleştirebileceklerini söyledi. Şimdiye dek her şey yolunda gidiyormuş. Henüz duymuyor olsam da o ihtimale yaklaştıkça duygusal olmaya başladım sanırım.
Baekhyun iki gün boyunca hastanede benimle kaldı, kanepede yatıp kalktı hem de hiç şikayet etmeden. En sevdiğim çiçekleri baş ucumda tutup son zamanlarda beğendiği filmleri anlatıyordu. İşitmeye başlarsam hepsini benimle izlemek istiyormuş. Eğer olur da sonuç istediğimiz gibi gitmezse bile de benim için altyazılı halini kendi eliyle hazırlayacakmış.
--
Doktorum cihazı kulağıma yerleştirdikten sonra geri çekildi. Odadaki herkesin etrafımda toplanmış bana dikkatle bakmasıyla daha da gerilmiştim. Bir hemşire video çekiyordu hatta. İlk tepkilerimi kaydetmek istiyormuş, çünkü paha biçilmezmiş. Baekhyun da tam karşımda ayakta duruyordu bana umutla bakıyordu.
Birkaç saniye daha geçti, herkes hareketsizce beni izliyordu. Bir tepki vermemi bekliyorlardı ama sorun şu ki ben bir fark hissetmemiştim. Yani her şey hala çok sessizdi. Belki kulağımın alışması gerekiyordur diye düşünüp birkaç saniye daha bekledim. Ama yok... hiçbir şey duymuyordum. Dayanamayıp işaret dili kullandım.
"Şu anda işitiyor olmam gerekiyor değil mi?"
Doktor heyecanla başını sallayıp onayladığında benim gözlerim dolmaya başladı.
"Ama hiçbir şey işitmiyorum."
Baekhyun ellerini oynattı bu kez: "Çünkü hiçbirimiz konuşmuyoruz. Evet, o yüzden. Ben şimdi bir şarkı söyleyeceğim ve sen sesimi duyar duymaz bana aşık olacaksın. Tamam mı?"
Söylediği şeye şaşırmama vakit vermeden dudaklarını oynatmaya başladığında en içten hislerimle dua ettim ve Baekhyun'un sesini duymayı diledim. Umarım hemen şu anda kulağım açılır ve işitebilirim. En azından... en azından sesini duyar duymaz ona aşık olduğumu söyleme fırsatım olabilsin diye.
Ama hayır! Maalesef tek bir çıt dahi duymuyordum. Gerçi çıt sesi nasıl bir şey onu da bilmiyordum, yani çıt sesi çıksa muhtemelen anlamazdım ama en azından böyle durumlarda kullanıldığını biliyorum.
Baekhyun'un dudaklarını okudukça gözlerim daha da doldu. Ben gerçekten duymuyordum, tek bir söyleneni dahi işitmiyordum ama dudaklarını okurken kalbimden dinliyordum söylediği şarkıyı.
Sözleri tam da bizi anlatıyordu sanki... Baekhyun tam da bana konuşuyor gibi... Sesini kulağımla işitmesem de kalbimle dinledim.
"Dinliyor musun? Sana itiraf eden sesimi... Şuan dinliyor musun? Kalbimi duyuyor musun? Pencereye vuran yağmur damlaları gibi giriverdin gönlüme. İhtiyacım var sana, ihtiyacım var sana, özlüyorum seni."
Özür dilerim Baekhyun.
Seni işitmiyorum.
Maalesef... maalesef ki mükemmel olduğuna emin olduğum sesini duyamıyorum.
Özür dilerim.
**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sesimi Duy / Baekhyun ✔
FanfictionBir dilek hakkım olsa, sesini duymayı dilerdim. Kulaklarım sesinle çınlasın, sözlerin kulaklarımdan girip içime işlesin isterdim. Sesini duymayı isterdim. Senin sesini duymayı... Seni bir kez olsun duymayı... °°° Bu kısacık hikayeyi işitme engel...