Haziran 2016...
Bu gece de kabus görmüştüm. Evlendiğimizden beri rahat bir uyku çekemedim. Uykularım zehir olduğu için gündüzleri baş ağrısı çekiyorum. Kursta çömlek çarkını döndürürken başım da dönüyordu o yüzden çömlek kursunun son haftasını Jongdae'yle birlikte güç bela bitirdim. Baekhyun yeni kayıt almama izin vermedi, evde dinlenmemi söyledi.
Bu gece de uykudan korkuyla uyanıp yatakta doğrulunca Baekhyun'u yine uyandırmıştım. Işığı açıp bana su getirdikten sonra sordu:
"Yine mi kabus gördün?"
Gözlerimi açıp kapatarak onayladım ve suyu içtim.
"Ne gördüğünü neden anlatmıyorsun?"
"Önemli değil Baekhyun. Hatırlamıyorum zaten."
"Az önce gördüğün kabusu nasıl hatırlamıyorsun? Haftalardır kabus gördüğün halde bana neden anlatmadığını anlamıyorum."
"Baekhyun lütfen... uyuyalım. Başım ağrımaya başladı yine."
"Tamam hayatım. Peki uyuyalım hadi. Gel buraya."
Sarılarak uyuyunca biraz olsun rahatlamıştım.
Ertesi gece yine kabus görerek uyandığımda Baekhyun artık sinirlenmişti.
"Eğer rüyanda ne gördüğünü bana anlatmazsan gerçekten kırılacağım."
Baekhyun'un ısrarı üzerine kabuslarımda ne gördüğümü anlatmaya karar verdim.
"Baekhyun... söylediklerim seni üzer diye anlatmaya çekiniyorum ama... lütfen bana yardım et. Dayanamıyorum artık. Her gece aynı kabusu görüyorum."
"Hayatım lütfen anlat. Seni böyle görmek beni daha çok üzüyor. Ne olduğunu bileyim en azından."
"Rüyamda görüyorum ki bir bebeğimiz olmuş. Çok güzel bir bebek. Gece olunca beşiğe yatırıyoruz. Sonra sen işin çıkınca evden gidiyorsun ben tek kalıyorum. Sonra uykum gelince yatıyorum. Bebeğimiz acıkıp ağlamaya başlıyor. Ama ben duyamıyorum. Bebeğim sabaha kadar ağlıyor. Aç kalıyor. Ağladığını duyamadığım için kalkıp onu doyuramıyorum. Sonra bir keresinde de gündüz vakti bebeğimiz oyuncaklarla oynarken ona mama yapmak için tezgaha dönüyorum. O sırada oyuncağın bir parçasını koparıp ağzına atıyor. Boğuluyor. Ama ben hiçbir şey duymadığım için dönüp ona bakmıyorum. Bebeğimiz kıpkırmızı oluyor. Arkamı döndüğümde onu öyle görüyorum ve çığlık atarak ambulansı arıyorum ama konuşamadığım için telefonun karşısındaki kişiye kendimi anlatamıyorum. Bebeğimiz... of Baekhyun... abartıyorumdur belki ama... şimdiye kadar işitme engelli oluşum hiç bu kadar korkutmamıştı beni. Anne olduğum zaman çocuğumun ağladığını ve bana ihtiyacı olduğunu duyamayacak olmak ne kadar korkunç biliyor musun? Fikri bile beni kabuslara boğuyor. Kabuslarım yüzünden uyuyamıyorum. Of bırak çocuğumuz olacak zamanı, kabuslarım şimdiden evliliğimizi etkilemeye başladı bile. Her gece uykumdan korkarak uyanıyorum. Seni de uyandırıyorum. Kabuslarım ikimizin de huzurunu kaçırdı. Şimdiden böyleyse ilerde neler olacak kim bilir?"
Konuşmam bittiğinde Baekhyun'un gözlerinin dolduğunu fark ettim. Hatta gözünden bir damla yaşın düştüğünü de. Elimi uzatıp gözünden düşen damlaları sildim.
"Ağlama Baekhyun. Böyle üzüleceğini bildiğim için anlatmak istemiyordum işte. Lütfen ağlama."
"Her şeyden önce... Kabuslarım değil kabuslarımız. Sana dair her şey artık benimdir. Sen benimsin. Bu evlilik ikimizin. Her şeyi paylaşmalıyız. Bu konuyu düşünmeye başladığını ve seni bu kadar endişelendirdiğini bilmiyordum. Daha önce anlatsaydın korkularını çoktan paylaşmış olurduk. Merak etme. Ebeveyn olduğumuzda sizi hiç yalnız bırakmayacağım. Hem bıraksam da eminim ki sen çok iyi bir anne olacaksın. Bebeğimizin ağladığını işitmesen bile annelik duyguları ve ön sezileri ile sorumluluklarını yerine getireceksin. Bunun için yeterince mükemmelsin."
"Teşekkürler Baekhyun. Senden bir şey isteyebilir miyim?"
"Tabii ki. Sana ömrümü bile verebilirim. Hatta çoktan verdim."
"Ben duymak istiyorum Baekhyun. İşitme engelimi tedavi ettirmek istiyorum. Bu kez gerçekten başarılı olmak istiyorum. Yeni bir tedavi sürecine başladığımda yanımda olur musun?"
"Seni ilk gördüğüm andan beri yanında olmak istedim ben."
"İlk gördüğün an mı? Çömlek kursundaki ilk dersi mi diyorsun?"
"Hayır tabii ki. Seni ilk kez yolda gördüm ben. Sokakta çarpıştık ve sen işaret diliyle benden özür diledin. Yardıma muhtaç değildin ama savunmasızdın. Korunmaya değil ama yanında olacak birine ihtiyacın vardı. O kişi olmak istedim. Hemen o an."
"Gerçekten mi? Ama beni sonra kursta nasıl buldun?"
"Eh yani o yolda çarpıştıktan sonra birkaç gün o saatte oraya gidip seni takip etmedim tabii ki!"
"Baekhyun! Gerçekten beni takip mi ettin? Kursu öyle mi keşfettin?"
"Biraz."
"O zaman senin çömlek yapma merakın...?"
"Dersi veren hocaya merakım desek daha doğru olacak sanırım."
"Beni görmek için mi kursa kayıt yaptırdın yani?"
"Başka türlü sapık gibi görünürdüm."
"Seni seviyorum Baekhyun. İyi ki beni takip edip kursa yazılmışsın."
"Ben de seni seviyorum hayatım."
"Ama bir dakika! O zaman sen çömlek yaparken keyif almıyor muydun? Benim için geldiysen hobilerin arasında çömlek yok demektir."
"Çömlek konusu biraz... şöyle... yani... çömlek güzel şey, toprak falan... kil hamurunu yoğurmak... böyle şekil vermek... yani güzel şeyler. Keşke herkes çömlek yapsa. Her gün çömlek dersi verilse."
"İlgin olmadığını baya belli ettin. Sağ ol."
"Benim ilgim çömlek olmadı ki hiçbir zaman. Benim ilgim hep sendin."
**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sesimi Duy / Baekhyun ✔
FanfictionBir dilek hakkım olsa, sesini duymayı dilerdim. Kulaklarım sesinle çınlasın, sözlerin kulaklarımdan girip içime işlesin isterdim. Sesini duymayı isterdim. Senin sesini duymayı... Seni bir kez olsun duymayı... °°° Bu kısacık hikayeyi işitme engel...