°1°

20.7K 749 394
                                    


Sen bu okula ne için geliyorsun?" Ellerimi arkada birleştirmiş gözlerimi onun ayakkabısına dikmiştim.

Gene pavyon rengi ayakkabılarını giymişti. Anlamıyorum şunu giymekten ne zaman vazgeçecekti?

"Tanrı aşkına sana verilen bir görevi yerine getirsen belki en azından ufak bir başarın olur!" Onun azarlamaları bitmiyordu, hiçbir zaman..

Sorun şuydu ki beni azarlayan ve sürekli hesap soran başka öğretmen yoktu.

Genel olarak tüm öğretmenler benden nefret ettikleri için ve artık benim onları umursamadığım gibi onların da beni umursamadığı için sınıfta varlığım ile yokluğumu ben de dahil unuturdum.

Fakat sağolsun sevgili uzun bacaklı, popiler pavyon ayakkabılı öğretmenim benim varlığımı güzelce biliyor bana da hatırlatıyordu. Adamın işi gücü yok, tüm gün beni azarlamakla geçiriyordu. Bu ona bir iş sayılırdı sanırım.

"Sen beni dinliyor musun?"

Yoo hocam olmayan haşmetlimde bile değilsiniz.

"Dinliyorum, siz devam edin. Imm.. En son hangi konuda azar işitiyordum?"

Sıkkın bir nefes verip sert bakışlarını üstümde gezdirdi.

Eteğimde gözü kaldığında benim de gözlerim eteğime kaydı. Tekrar gözlerinin içine baktığımda elindeki sopayla üstümdeki eteği işaret etti.

"Neden bu etek bu kada-" sözüne atıldım.

"Yok artık buna kısa mı diyeceksin-.. diyeceksiniz?" Bu sefer daha sert olan bakışlarıyla korkup tavrımı düzelttim.

"Bir öğretmenle nasıl konuşulacağını öğrenmen gerekiyor, çocuksu hallerin beni sinir ediyor. Bir an önce olgunlaş!"

Hayır, anlamıyorum.. Çocuksu halim mi? Ben mi? Çocuksuluk mu?

İçimde hiçbir zaman çocuksu bir duygu gizlediğimi söyleyemezdim.

Ben hiçbir zaman arkadaşlarıyla oynamak için heveslenip dışarıda saatlerce oyun oynayan eve girdiğinde her yeri pasaklı halde olmasına rağmen oturup bez bebekleriyle oynayan çocuklardan olmamıştım.

Bilmiyorum, sanırım ailemden genetik olarak aktarılmış falan olması lazımdı. Çünkü annem ve babamda en az benim gibi sakin ve sıradan bir hayat yaşıyorlardı.

Onlarında eğlenmek gibi bir uğraşları veya ayıracak zamanları olmazdı. Buna karşı çıkmazdım. Onlarla birlikte olup vakit geçirmek istemediğim gibi...

Ve.. Onları 3 yıl boyunca asla görmediğim gibi.

°⌛°⌛°⌛°

Sessizlik.. Sessizlik... Ve kitap..

Bu iki kelime yan yana..

Bundan güzeli olabilir mi?

Her zamanki gibi sık sık gittiğim kütüphanede kitap arayışına çıkmıştım. Her gün saatlerce orada kalıyordum.

Neden mi?

Yalnız kalabildiğim yerlerden biriydi burası..

Kimsenin beni rahatsız edemeyeceği, hiçbir şekilde bir ses dahi işitmeyeceğim yer..

Rahat davranabildiğim, kafamı dinleyebildiğim ve en azından mutlu olabildiğim tek yer.

Bir kitapta ilk neye bakardınız?

'Tabiki de kapağına böyle saçma soru mu olur?'

Çoğu düşünce böyleydi.

Kitaplarda ilk ilginizi çeken kapaktaki göz alıcılığı ve kitabın arka kapağı..

Kitaplar gibi insanlarda böyle olduğunu tereddüt etmeksiniz söyleyebilirim.

İlk olarak bir insanın her zaman dış görünüşüne bakarız. Dış görünüşünü eleştiririz. Karakterini, iç dünyasını sonradan keşfetmek isteriz, belki de istemeyiz.

İnsanlar çok farklı canlılardır. Dünyaya zarar verende, kendilerini üstün sananda..

Ve herşeyin bir başlangıcını getirende bitirende..

Bu iyi bir şey mi?

Bilemiyorum. Belki böylesi hayatı daha eğlenceli kılıyor? Yanlışlarımızı anlamayı, doğrularımızla gururlanmayı..

Sonuçta, her insan farklıdır öyle değil mi?
Bu farklılık iyi de olsa kötü de olsa bir kişiliği olduğudur.

Kişilik demişken.. Buna sahip olabildiğim hiçbir zamanı hatırlamıyorum.

Ben.. Çoğu zaman bencil olmuştum, çoğu zaman yardımsever gibi gözükmeye çalışan, çoğu zaman kimseyi umursamıyor gibi davranıp havalı takılmaya çalışan, kimi zaman ölüden farksız olan.

Fakat bu olduklarımın hiçbirini kendime yaranmak için değil, başkalarına yaranabilmek için yapmıştım.

Çoğu insanı güldürebilmek, herkesle iyi anlaşmaya çalışmak, kavgayla hiçbir alakamın olmadığını göstermek ve herkese karşı sevgi dolu olduğumu kanıtlamak için çabaladım, çabaladım ve daha çok çabaladım.

Şimdi mi?

Şimdi.. Yalnızım, bir başımayım. Şu ana kadar denediğim hiçbir şey olmadı.

Ne dostum, ne bana ilgi gösteren bir ailem, nede sevdiğim bir çocuk..

Ben herkese değer verdim. En azından öyleymiş gibi gözükmeye çalıştım. Fakat aksine kimse yanımda olmadı.

Gözüme tatlı, iyimser gözüken bir kız vardı ortaokul zamanlarımda..

Ona yanaşmak için elimden geleni yapmış kişiliğimi onun seveceği türden biri gibi göstermiştim.

Fakat o beni değil, ona sevgisini hiç belli etmeyen belki de ona hep yalan söyleyen bir kızla arkadaşlık kurmayı seçti.

Sanırım, o zamandan beri yavaş yavaş iç dünyama hapsolmaya başlamıştım..

Nerde yanlış yapmıştım.. Ne zaman yanlış yapmıştım bilmiyordum ama..

Ben tamamiyle yanlıştım.

Bölüm Sonu


Bu kitabın neredeyse tüm bölümleri bitti. Kış boyunca bunu yazmak için uğraştım.

Fazla masum görünsede hiç öyle olmayabilir. Bir yerden sonra çıldırmaya başlayabilirsiniz.

Çözemediğiniz çok şey olacak, her kişinin, her olayın arkasında bir sır yatıyor,

İyi okumalar..

Reset/JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin