Toprak Adamlar Bölüm 16

778 107 36
                                    

Tesadüfleri sever misin? Ben sevmem. Fakat bir süre öncesine kadar sevdiğim rivayetleri doğrudur. İyilerini tabi. Hoş kötülerini de tesadüf sayıp mutlu olmayız değil mi? Basiretim bağlandı denk geldim, böyle oldu falan deriz desek desek. O zaman tesadüf ne ki? Tanımı tasarlanmadan başımıza gelen iyi şeyler mi? Ya da yine şu basiret bağlanmaları mı? Tesadüf diye bir şey yok mu? Hiç olmadı mı kimsenin hayatında, kim uydurdu bunu da milletin diline doladı? Kaderimiz söylendiği gibi ilmek ilmek işlendiyse ve tüm yollar bizi kaderimizdeki kişiyle karşı karşıya getiriyorsa tesadüfün hayatımızda yeri ne? Eee kusuru yaratıcıya atıp kötü kader bu elimizden bir şey gelmedi demektense o zaman biz yükleniriz kötü tesadüf anılarımızı sırtlarımıza. İyilerini de yine kendimiz sahipleniriz, malum ya benciliz. Hafif bir şaşkınlık ve sevinçle iyi anılarımızın yamacına oturtuveririz birilerine anlatırken.

Ben seninle ilgili tüm tesadüfleri iyi saymıştım. Sona gelene dek bu tesadüflerin renkleri kendini belli etmiyor bence hepsi biraz alacalı. Tesadüflerde sonuç mühim. Beş sene önce tesadüf üzerine tanıştığın biri için: "Ne güzel denk geldik." derken beş sene sonra aynı kişiye "Şeytanın işine bak yine denk geldik." diyebilirsin mesela. Onunla yaşadığın ilk tesadüf seni havalara uçurabilir ama sonuncu da magmaya kadar gömebilir. Bu tesadüf dediğimiz şeylerin pek arası yok galiba.

Bizim seninle tesadüf dediklerimiz çok. Bakma şimdi böyle dediğime eskiden bazı tesadüflere kalp kalbe karşıymış bile derdik. Adı tesadüf oldu sonralarda gidişat bozulunca. Üç kelime bir cümleden oluşan şey tekrar bir kelime haline döndü kalplerimiz birbirine sırtını döndüğünde.

O günde tam sana karşı kendimi doldurduğum anlarda tesadüf etmiştik. Önce her zaman ki gibi başladı konuşmamız, nedenini senin bilmediğin soğukluklarla birlikte ısrarla konuşmaya devam ediyorduk. Nasılsınların, neler yapıyorsunların bittiği anda bildiklerimi Oğuz'dan aldığım gazla yapıştırıverdim:

"Tebrik ederim." dedim anlamanı umarak ya da bilmezden gelmemeni umarak demeliyim.

"Ne için?" diye sorduğunda bunları boşuna umduğumu anlamıştım. Konuşma kolay bir hal almayacaktı belli ki.

"Oğuz bir ilişkinin olduğunu söyledi onun için." dedim ve bekledim, bunu dile getirmek ve üzerine zevzekce ya da midesizce tebrik etmek canımı yakıyordu.

"Teşekkür ederim." dedin sadece. Sen kısa yanıtlayınca ben de hırslıca konuyu yani yaramı deşmek istedim.

"Nasıl biri?" diye sordum ilkin.

"İyi biri." diye kestirip attın. Madem arkadaştık neden bana da diğerlerine anlattığın gibi onu anlatmıyordun? Hoş diğerlerine de onu nasıl anlattığın konusunda bir fikrim yoktu ya neyse. Birkaç soru daha sorunca onun okuldan olduğunu, seninle çok ilgilendiğini ve nasıl kayıtsız kalamadığını anlattın. Şaşırmıştım bilseydim bu kadar kolay olacağını ben de itiraf ederdim sana seni sevdiğimi. Ama bunun için çok geçti ben cesaretsizliğim ve vicdanım yüzümden atamamıştım dilime ağırlık yapan iki kelimelik cümleyi.

"Aşık mısın ona?" diye sordum cevabını almaktan bu kadar ürktüğüm bir soruyu daha önce hiç sormamıştım. Hatta bir ara dur cevaplama bile diyesim geldi. Ama bazı bazenlerde olduğu gibi merakım her şeyden üstün gelmişti o anlarda.

"Bilmem." dedin.  İnsan aşık olduğunu bilmez mi a kadın! diye bağırasım geldi bir an sana. Kafam tavana vurana kadar zıplayasım da. Sonra kendi yaşadıklarım geldi aklıma. Sana hissettiğim duyguları tanımlayana kadar nasıl kendimle cebelleştiğim. Anlamaya çalıştım seni. Belki ona aşıktın ve benim gibi biraz zaman geçince öyle olduğunu anlayacaktın. Bu yüzden arkadaş kartımı elime alarak sana yaşadığın duyguları tanımlatmaya çalıştım.

TOPRAK ADAMLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin