İçinde bol ego bulunan bir bölüm😄
Masadan kalkıp banyoya gittim ve elerimi yıkadım. Leş gibi yumurta kokuyorum. Sevmiyom kardeşim ben bu yumurtayı, ne kadar gereksiz!
Ellerimi kurulayıp sakince mutfağa geçtim, yumurta olan tabağımı kaldırıp yeni tabak aldım. Bu gün sakin olmayı düşünüyordum, evet son kararım sakin olacağım.
Masaya tekrar oturup yemek yemeye devam ettim. Ateş ve Deniz uzakta durmuş şaşkın bir şekilde beni izliyorlardı. Hiç mi yemek yiyen insan görmediler, ayıptır. Onlar her zaman gelsin yemek yerim ben onların yanında.
Salamı da ağzıma tıktıktan sonra mutfaktan çıkıp salona geçtim, koltuklara oturup Kerem'in telefonunu aldım. La bunun şifresi var ama. Telefonu masaya geri koyup televizyonu açtım. Bir türk olduğumu belli etmek için koltuğa yayılıp kumandayla beğenmediğim kanalları zaplamaya başladım. Evlilik programını görünce durdum. Sabah sabah kim koyar bunları buraya !
"Selen ne izliyon?" Kerem mutfağın kapısından bana bakıyordu.
"Evlilik programı izliyom."
"Yaşlandın mı? Bu yaşta böyleysen ileriyi düşünemiyorum." Ben mi yaşıydım. Hadi ordan canım sende.
"Kendime koca arıyorum o-"
"Ne kocası lan. O televizyonu büker büker onlara sokarım!" Ahh benim kıskanç cevgilim. Yerum seni.
"Tamam aşkım, bitanem şaka yaptım ben senden başkasına bakar mıyım? Ayıpsın benden ayrılsan bile turşunu kurarım, muhafaza eder beni sevene kadar da bırakmazdım." Kerem tatmin olmuşçasına gülümseyip, yanıma geldi.
"Cidden niye izliyorsun?" Omuz silktim,
"Çıkarmışlar bir kaç mal kavga ediyorlar. Hayır yani gerçekte seven olmamış, niye yokluğunu insanlara gösteriyorsun, olmayan güzel seninle insanların başını ağrıtıyorsun. Ama en sevdiğim bölüm şu programı trolleyen adam." Kerem kafasını tamam anlamında sallayıp yanıma uzandı.
Keremin yatmasını fırsat bilerek (fesat olmayın!) hemen uzamış saçlarını zor da olsa örgü yapmaya çalıştım. Yaparken 7 saç teli kopsada minik, gıdımcık, küçücük, minnacık bir örgü oldu. Saçımdaki tel toka ile geriye atıp bağladım.
Tövbe bu tip ne ya! Kerem bakışlarımı umursamayıp kumandayı eline aldı ve kanallara bakmaya başladı.
"Kerem artık bir kanalda dur!" Sıkılmıştım. Nerdeyse yarım saattir beyfendinin kanal beğenmesini bekliyorum.
"Tamam lan." Kerem kumandayı fırlatıp koltuğa uzandı. O sırada içeri Kıvanç girdi, bana gözleriyle kapıyı işaret edip gelmei istedi. Yerimden kalkıp onun peşinden gktmeye başladım.
Dışarı çıkınca, Kıvanç ses çıkarmadan kapıyı kapattı.
"Ne oldu Kıvanç?"
"Biz Deniz'in evine gideceğiz. Sen gelecek misin?"
"Gelirim ama biz derken?"
"Ben ve Deniz." Hızla bizi bekleyen Deniz'in yanına gittik. Deniz yerde bağdaz kurmuş oturuyordu. Biz gelince ayağa kalkıp yürümeye başladık.
Eve gelince. Bir dakika dün biz boşu boşuna taksiye para verdik, beş dakikalik bir yolmuş burası. İsyaaaaaaaaaaaaan.
Deniz cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açtı, içeri girecekken Deniz eğilip yerden bir şey aldı, kağıt gibi bir şey. Deniz kağıdı okuduktan sonra Kıvanç ve bana notu uzattı.
Ne üzücü değil mi? Ölmen için gelirken sen evde olmuyorsun. Misafirperverliğin sıfır canım arkadaşım. B-
(Re