Merhabaa 💝
Uygar'dan bir bölüm...
Melih Görgün - 14 Bahar
"Yollarıma çıkma, çıkarsan hiç acımam. Gözlerime bakma, bakarsan dayanamam."
5. ESKİ BİR AŞK
Uygar Özkurt
Az sonra karanlığın çökeceği bir akşam vakti, geniş sokakta pek kimse kalmamıştı. Köşeye park edilmiş siyah arabadan inse de gitmek istediği yere varmak konusunda pek kararlı değildi, bu yüzden boş sokağın kenarında yalnız başına dikiliyordu.
Artık sardunyaların sardığı bahçe duvarına baktı uzaktan, orası da pek eskisi gibi değildi. Yılların hıncı, onları oldukları yerde bıraksa bile tanınmaz hale getirmişti. Öyle ki siyah ceketinin ceplerine sıkıştırdığı elleri seyrek bir titremeyle bekliyordu. Birkaç cesur adım atıp bahçe duvarının yanındaki ufak basamağa oturdu.
Bu duvara dair çocukluğundan kalma hatırladığı bir şey vardı. Arkadaşlarıyla oyun oynarken ardına saklanıp gözcülük yaptığı kırık bir delik... Oraya bu sefer otuz yaşına basmış bir adam olarak otursa da alışkanlığı değişmemişti, başını hafifçe eğip deliğin ardında kalan bahçeye baktı.
Ailesi yeşil çimenlerin üstüne bıraktıkları masanın çevresinde oturmuşlardı karşılıklı halde. Annesi bir bacağını diğerinin üstüne atarken babasının çay doldurmasını bekliyordu. Uygar ise bir elini hayretle çenesinde gezdirip kadının kırmızıya boyattığı saçlarını izlerken görmediği iki senenin ardından, onu daha yaşlı bulmanın dehşetini hazmetmeye çalıştı.
"Gidecek miyiz Turanlara?" dediğini duydu onun, sesi uzaktan geliyordu ve Uygar annesini daha iyi duyabilmek için duvara biraz daha yaklaşmıştı. Az sonra güneş tamamen batacağı için insanların azaldığı sokak en azından biraz yalnızlık sağlamıştı kendilerine.
Babası bardaklara çay doldurma işini bitirdikten sonra yerine geçti. Aralarında kısa süre uğultulu bir sessizlik dolandı.
Gediz Özkurt en sonunda derince iç çekti. "Yok, ben gelmeyeceğim."
"Ama her seferinde reddediyorsun," derken ince bir şikâyet doluydu annesinin sesi. "İnsanlara karşı utanmaya başlıyorum Gediz."
"Sen hanımlarla katılmak istiyorsan katıl, benim hasta olduğumu söylersin."
"Hayatım, kimse hasta olduğuna inanmıyor."
Babası ise, annesinin tatlı şikayetine rağmen daha keskin bir tonda konuştu: "İnandıramıyorsan ben ne yapayım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARRAF
General Fiction"Ama bilmelisin; Sarraf tüm değerli taşları satar, bir tek Yakut'u kendine saklar." - Birbirimizi severek gururumuzu yitirdik, ihtiraslarımızın esiri olduğumuz yerde aklımızı ve korkup uzaklaştığımızda bağımızı yitirdik. Geri döndük, kazanacağımızı...