12. Bölüm
Sabah uyandığımda bi el sarılıydı belime. Kendime çok huzurlu hissediyordum. Gözlerimi açmamıştım daha ama bilincim açıktı.
Derince bi nefes aldım. Aslında bu derin nefesin sebebi Mertin aşık olduğum kokusunu alabilmek içindi. Evet, aldım. Benim için şu yaşadığım an hayatımdaki en güzel an olabilme yolunda emin adımlarla ilerliyordu.
Gözlerimi hala açmadım. Merte sırtım dönüktü. Onu uyandırmamaya dikkat ederek yönümü çevirdim. O kadar yakındık ki birbirimize. Göğüslerim onun vücuduna değiyordu. Birden aklıma dün gece geldi. Dün gece hiçbir şey yapmadık biz.
Sadece sarılıp uyuyalım, dedi bana. Allahım o an o kadar mutlu oldum ki anlatamam. Bu çocuk beni seviyor galiba. Bu sabaha uyanmak çok kolay olmadı aslında. Artık sevgiliyiz. Ben artık onunum. Hiç kalkmak istemiyordum onun yanından. Mert hareket etmeye başladı. Oda uyanıyordu. Kafasını benim başıma yasladı daha sonra dudaklarımdan öptü.
"Günaydın sevgilim."
Ağğhh işte bu sözü eriyip bitmeme sebep oldu. Sesi uykuluydu ve bu onu daha seksi yapıyordu. Bir süre sadece yüzüne baktıktan sonra cevapladım.
"Günaydın sevgilim."
"İlk günümüz. Ne yapmak istersin? Bugün Mert Öztürk emrinizde küçük hanım."
"O zaman bugün seni yorucu bir gün bekliyo" dedim ve sonra kıkırdadım. Gözlerinin içine baktım. Gülüyordu sanki gözbebekleri. Yanımda mutlu olduğunu hissettim. Tıpkı benim onun yanında mutlu olduğum gibi.
"Burda böyle sonsuza kadar durabilirim ama kahvaltıyı hazırlamam gerek şapşalım."
Ona şapşal dememden hoşlanmamış gibi suratıma baktı.
"O ne be öyle? Kendimi salak gibi hissettim."
"Ahaha yapma Allah aşkına. Çok tatlı bi kelime, sanada çok yakıştı. Bundan sonra sana şapşalım diyeceğim!"
Bunu söyledimde mutfağa doğru ilerliyordum. Arkamdan bağırdı.
"Hey buraya gel. Bi daha sakın onu kullanma. Tamam mı? Sana diyorum, duyuyor musun?"
Bu halleri onun çok tatlı görünmesine sebep oluyordu. Bugün Merte tekrar tekrar aşık oldum işte. Ben kahvaltıyı hazırlarken arkamdan geldi. Monoton bi şekilde arkadan sarıldı.
"Hadi ama yapma. Alışılmış bişey bu. Daha orijinal fikirlerin yok mu?"
"Bak sen. Senin dilin biraz fazla uzamış galiba."
Birden suratımdaki gülümseme gitti. Aklıma bikaç soru takıldı.
"Sana bişey sorabilir miyim?"
"Tabiki sevgilim."
"Benim şey olmadığımı, yani bi fahişe olmadığımı nerden öğrendin."
Şaşırmış görünüyordu.
"Aslına bakarsan bilmiyordum halada bilmiyorum ama sana güveniyorum. Sadece bu. Dün gece sana gelmemin sebebi de Barış. Barış geldi yanıma ve senin suçsuz olduğunu söyledi. Fazlasını sormadım. Benim sadece suçsuz olduğunu duymaya ihtiyacım vardı. Nedenine, nasılına değil."
İşte benim aşkım, dedim içimden. Daha fazla konuşmanın anlamı yoktu. Birbirimize güveniyoruz, birbirimizi seviyoruz. Hepsi bu kadar.
Kahvaltıda yapabildiğim tek ve en güzel şey olan omleti yaptım. Aaa unutmadan söyliyim yaprak sarmasınıda çok güzel yaparım. Neyse konuyu dağıtmayalım. Omletin yanına bi dometos sosu hazırladım ve masaya koydum. Çaylarıda hazırladım ama bugün canım kayısılı meyve suyu içmek istedi. Kayısılı meyve suyuna bayılırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAMARLARIMDAKİ AŞK
RomanceAşk bacayı çoktan sardı. Bizim elimizden yaşamak gelir. Aylin'in monoton hayatına yeniden dahil olan Mert onu ikna edebilecek mi? Kararsızlık, yanılma, hayal kırıklığı. Tüm bunların yanında bide AŞK. Aylin'in dünyasına hoşgeldiniz. "Sen be...