Evimin önünde siyah mat arabasıyla bekliyordu.Ay ışığı yüzüne yansımış,evimin camını izlerken ateşimin yükseldiğini hissettim.Bir eli direksiyonda,diğer eli viteste bekliyordu.
Gitmeyecektim.
Kapımın dibine oturdum ve gitmesini bekledim.Gidersem eğer,dediği gibi onu sonsuza kadar kaybedecektim.Gidersem,ondan nefret etmekten korkuyordum.Ona delicesine aşıkken hem de.
Araba sesi duyulduğunda bitmişti işte.Gitmişti,o da,ben de kaybetmiştik.Bu kadar çabuk vazgeçeceği aklımın ucundan geçmezdi.Dün gece bana "Geleceksin," diye emrederken oldukça ciddi görünüyordu.
Mutfağa ilerledim ve buzdolabını açıp şişe suyumu çıkardım.Duygularımın köreldiğini hissediyordum.Ağlamak istiyordum,içim dışıma çıkana kadar hem de.Ama artık vücudum bitap düşmüştü.
Bardağı raftan aldım ve şişedeki suyu bardağa boşalttım.Suyumdan bir yudum aldım.
"Gidiyoruz." dedi arkamdaki ses.
Elimdeki bardak yere düşüp binlerce parçaya bölündü.Arkama döndüm ve Oliver'ın ifadesiz yüzüyle karşılaştım.
"Sikeyim!Sen-"
"Camını kapatmanı binlerce kez söyledim.Şimdi hazırlan.Bu akşam her şey bitecek," dedi,ve ellerini karnında birleştirdi.
"Umrumda değil,Oliver.O akşam-"
"Yeter!" diye kükredi Oli,bunu iyi yapıyordu.İngiliz aksanıyla kükreyişi birleştiğinde onu içimde hissetme isteğim tavan yapıyordu."Mia...Bu benim için çok zor.Gücümü yeni toparladım.Ben...sırrımı ilk kez sana açacağım.Bir tek sen bileceksin."Derin bir nefes verdi dudakları arasından."Ve bunu yapmak zorundayım,çünkü bunu hakediyorsun."
"Kendime çok değer yüklediğimi sanıyordum," dedim ve havlu kağıt alıp cam kırıklarını toplamaya başladım.İstediğim son şeydi Pasha'nın küçük patilerine batması bu cam kırıklarının.
Çöpe uzandım ve cam kırıklarının büyük çoğunluğunu attım.
"Dikkat et,elini keseceksin." dedi Oliver belli belirsiz.
"Kendimi koruyabilirim."
"Hayır,koruyamazsın." Kolundaki saate baktı."Mia,çıkmalıyız."
Camların hepsini topladığıma emin olduğumda şişede kalan suyu içtim ve üzerime trençkotumu geçirdim.Evin kapısına doğru ilerlerken Oliver'ın dibinden geçmek zorunda kaldım,ve bu birkaç saniyeliğine zihnimin kararmasına sebep oldu.
"Çıkalım." dedim ve kapıyı açıp evden çıktım.Arkamdan gölge gibi gelen Oliver'ın da evden çıkmasıyla kapının kapanış sesini duymam bir oldu.
Arabasına ilerledim ve şoförün yanındaki koltuğa oturdum.Oliver arabaya bindi ve kemerini taktı.
"Nereye gidiyoruz?" diye sordum,sesimin sinirli çıkmasını amaçlayarak.
"Bir teknem olduğunu biliyor muydun?"
Şaşkınlık içinde ona baktım."Hayır,seni sik kafalı!Nasıl aldın-ne zaman aldın?Nasıl aldın?"
Oliver tebessüm etti,arabayı çalıştırdığında yola çıkmıştık bile.
•
15 dakikalık yolculuğumuz sonunda arabayı parketti ve önden yürümeye başladı.Deniz kıyısında,teknelerin sırayla dizili olduğu bir yerdeydik,böyle bir yerin varlığından haberim yoktu bile daha önce.
Oliver duraksadı ve gözlerini üzerime dikti.
"Pekala...Mia,sırrımı öğrenmeye hazır mısın?"