Ortadan kaybolması benim için iyi değildi.Hem de hiç.
Resmen benimle oyun oynuyordu,kedimin oyuncağıyla oynadığı gibi tıpkı.
Evime yeniden girmeye korkuyordum,etrafıma dikkatlice bakarak az evvel koşarak kat ettiğim yolu tedirgince geri yürüyordum şimdi.
Sokağıma girdiğimde telefonum titredi,ekrana baktım.
Dave sizi görüntülü arıyor.
İçinde bulunduğum durumda gerçekten sırasıydı,değil mi Dave?Bana ne göstereceksin ki?
Telefonu meşgule atıp evime ağır adımla ilerledim.Olanları Oliver'a anlatmak istiyordum ama kızmasından korkuyordum.Kızacaktı.Neden ona haber vermediğim için kızacaktı önce,sonra ise her şeyin kendi suçu olduğunu düşünüp kendini suçlayacaktı.
"Mia!"
Arkamı dönüp baktığımda kimseyi göremedim.
"Mia!Buradayım,yukarı bak!"
Başımı biraz yukarı kaldırıp baktım.Dave eliyle beni içeri davet ediyordu.
"Ne oldu?" diye sordum ürkekçe.
Dave sabır dilenir gibi yukarı bakıp derin bir nefes verdi.
"Misafirin burada.Gelir misin artık?"
•
"Bunu nerden anladın ki?Yani.."Mathilda baygın bir şekilde Dave'in yatağında yatıyordu.Ayakları ve elleri plastik gri bir bantla sıkıcs bantlanmış,aynı banttan bir de ağzına yerleştirilmişti.
"Evine girdiğini gördüm.Sonra da ondan arkana bakmadan kaçışını."
Soru işaretleriyle Dave'e bakıyordum.Dedikleri istediğim cevap değildi çünkü.Derin bir nefes verdi ve sonunda söyledi.
"Mathilda'yı tanıyorum."
Kafamdaki soru işaretleri gittikçe büyüyordu.
"Nereden?"
Dave başını öne eğip kaçamak bir gülücük bahşetti ve dudaklarını diliyle ıslatıp gözlerini benimkilerle buluşturdu.
"Oliver'a haber vermeyecek misin?"
Tereddüt içindeydim.Elimi telefonuma götürdüm,ama Dave'e ne kadar güvenebilirdim ki?Mathilda'nın arkadaşı olmadığı ne malumdu?
Oldukça uzun süre sessiz kaldığımı farkeden Dave bir nefes verdi ve bana doğru bir adım attı.
"Oliver bahsetmişti.Onu biliyorum,Mia.Bence yaptığı güzel bir şey,anlıyor musun?"
"Neden bahsettiğini anlamıyorum."
"Oliver'ı oldukça iyi tanıyorum.Sen de öyle.Ara,ve ne yapacağımızı konuşalım,tamam mı?"
Başımı onaylarcasına salladım elimi cebime sokmuşken.Dave bana gülümsedi ve odadan çıktı.Mathilda gibi bi kızla aynı odadaydım şimdi.Ona arkamı döndüm ve Oliver'ı aradım.
"Neredesin?"
"Oliver,bir şey oldu...Dave'in evindeyim."
Ahizenin öbür ucunda bir sessizlik oldu,bir müddet cevap vermesini bekledim,sonra lafa ne kadar saçma bir yerden girdiğimi farkettim.
"Yani..Hemen buraya gelmen gerek.Mathilda burada."
"Ne?Nasıl?"
"Eve girdiğimde evimdeydi."
"Ne?!"
"İyiyim Oliver,merak etme.Ama buraya gelmen gerek,hem de bir an önce.Arkamda baygın yatıyor şu an,korkuyorum."
Telefon kapanmıştı bile.
•
Oliver beni görür görmez beni kendine çekti ve uzun kollarını vücuduma doladı."İyisin,değil mi?Lanet kapını kilitlemen gerektiğini kaç kez söyleyeceğim?"
Ondan uzaklaştım,"Kilitlemiştim." diye açıkladım.
"Açık tek bir cam bile olmayacak...evden çıkarken kontrol et diye kaç kere dedim?"
Buna bir şey diyemezdim işte.Haklıydı.Dave olmasaydı ölümüm bugün olacaktı.
Aptallığım yüzünden.
Oliver Dave'e gözlerini dikti."O nerede?"
"Yukarda." dedi Dave,başını yerden kaldırmadan.Gözlerini kaçırıyordu.Bunun benimle bir ilgisi var mıydı?
Oliver merdivenleri hızla çıktı.Peşinden gidecektim ki Dave kolumdan tutup beni geri çekti ve kendisi merdivenlere yöneldi.
"Burada kal."
Başımı salladım.Dik başlılığım yüzünden yine sıkıntıya girmiştik...bu yüzden artık bana söyleneneni yapacaktım.
Koyu yeşil koltuğa oturdum ve beklemeye koyuldum.
Onu hemen burada mı...öldüreceklerdi?
Oliver işini sağlama almak isteyebilirdi.Ama Dave buna izin verir miydi?Yani...yatağında bir kadının öbür tarafa postalanmasına?
Ben olsam vermezdim.
"Mia!"
Oliver'ın sesiyle irkildim ve koşarak yukarı çıktım.
Elinde küçük bir çakı vardı,bana uzatmış belli belirsiz gülümsüyordu.
"Yüzüne küçük bir hediye kondurmak ister misin?"