Ağlıyordu.
Gözlerimi bir çift dizin üstünde açtım,tüm vücudum yanıyordu sanki.Bıçakla tanışan sırtım,çok daha fazla yanıyordu elbette.Gözlerimi açık tutmak için epey çaba sarfettim,ama vücudumun kontrolü bende değildi sanki.
Uzun parmaklar geçti saçlarım arasından.Sahibi ağlıyordu.Hıçkırık sesi duyduğuma yemin edebilirdim.Ve bu sesin Oliver'a ait olduğuna da.
Sesli bir şekilde ağlıyorken bir yandan da araba sürüyordu.Saçlarımı okşuyor,kendine küfürler ediyordu.Arada bir bağırıyor,direksiyona vuruyordu.
"Benim yüzümden!Mia...S-sensiz olamam ben,lütfen aç gözlerini.Lütfen Mimi?Hı?"
Burnunu çekti ve devam etti sesine canımı verebileceğim adam.Ağlamaması için elimden geleni yapardım,ama şu an kendimi kontrol edemiyordum.Gözlerim kapalı bir şekilde benim için cehennem gibi gelen Oli'nin bağırarak ağlayışlarını duymaya mahkumdum sanki.
"Mimi dememi sevmezsin sen,değil mi Mia?Lütfen bırakma beni,T-tanrım...Tanrım...onu benden almazsın değil mi?"
Oliver Tanrım demişti.
Ateist olduğunu biliyordum,bundan emindim ama çaresizce inanmadığı Tanrı'sına dua ediyordu işte.
Ona bir işaret vermeliydim.Bir nefes aldım ve fısıldadım.
"Oli..."
Çıkarabildiğim kısık bir fısıltıydı.Beni arabanın sesinden duymamış olmalıydı.
Dudaklarımı ıslattım ve tekrar denemek istedim ama canımın acısı buna engel oldu.Gözlerimi açıp ona bakmaya çalıştım.Mayhoş bir şekilde açtım ve buluşturdum gözlerini yüzüyle.
Burnunu çekti ve arabayı durdurup yüzüme baktı.
"Mia?!"
Daha fazla dayanamadım ve kendimi o karanlığın içine tekrar attım.