"Mia Ledger.25 yaşında,bekar.Oliver Sykes'ın sevgilisi.Yalnız yaşıyor."
Başını dosyalardan kaldırıp bana baktı,buruşmuş yüzü ve gözaltı torbalarıyla hikayelerdeki cadıları andıran ve kim olduğunu bilmediğim çirkin kadın.Sallanan uzun inci küpeleri vardı.Sivri kemik gözlükleri ve küt saçları uyum içindeydi,bana gözlerini dikmiş bir şeyin cevabını bekliyor gibiydi.
"Hı?" diyebildim titrememi durdurmaya çalışırken.Ellerim buz kesmişti,kelepçelilerdi çünkü Oliver'ın işbirlikçisi olarak yargılanıyordum.Kelepçeli ellerimi bacaklarım arasında alıp bir miktar ısıtmaya çalıştıysam da başaramadım.Burnumu çektim ve kadının gözlerine baktım.
"Oliver Sykes'la ne zamandır birliktesin?"
"S-sanırım...3 gündür."
"Bu saçmalık.Bana dürüst olmazsan işin gittikçe zorlaşacak Mia.Onu ne zamandır tanıyorsun?"
"Liseden beri."
"Spesifik ol!" diye tısladı kadın.
"10 yıl kadar oldu,g-galiba!Emin değilim,b-ben bir şey yapmadım!Tüm bunlar çok saçma,Oliver zaten avukattı...A-adalet için-"
"Sadece sorularıma cevap ver." dedi sakince,ve içmek için öldüğüm kahvesinden bir yudum aldı.Kaç saattir buradaydım bilmiyordum.
"İtiraf etti,biliyor musun?Mathilda'yı nasıl kestiğinizi anlattı."
İşte şimdi saçmalıyorsun,cadı.
"Onu siyah çöp poşetlerine nasıl yerleştirdiğinizi..."
Aslında ben karavandaydım,Oliver'ın ne yaptığını bilmiyordum.O yüzden...başka yalan bulmalısın.
"Senin ismini verdiği için buradasın,Mia.Yoksa seni elimizle koymuş gibi nasıl bulabilirdik,bir düşünsene!"
Kapı tıklandı ve donut yemekten göbeklenmiş bir polis kadının kulağına eğildi.Kadın duydukları karşısında şaşırmış bir ifadeyle yüzüme bakıyordu.
"Demek bir avukatın var?"
Kaşlarımı çatmak isterdim,ama şu an kadına en ufak bir duygu vermemem gerekiyordu.Ağlamak dışında,o istemsizdi çünkü.
"Pekala...Avukatınla görüşmen için 5 dakikan var."
Ayağa kalktı ve eteğini düzeltip odadan çıktı.
Oliver neredeydi?
Neden beni kurtarmıyordu?
Kendisi kaçmış olabilir miydi?Bunu yapmazdı,değil mi?
Başımı masaya koydum ve bekledim...biri beni bu durumdan kurtarsın diye.Sadece bekledim.
Kapı açıldı ve içeri giren yüz beni olmam gerekenden daha mutlu etti.
Elindeki dosyaları masaya bıraktı Dave,ve beni sardı kolları.
"Merak etme,her şey yoluna girecek."
"D-dave-"
Hıçkırıyordum,kelepçeli olmasaydım eğer ona sarılacaktım ama öylece bekledim.Hep yaptığım gibi..
"Her şeyi yoluna sokacağım,sana söz veriyorum."
Kulağıma sokuldu ve bir solukta "Hiçbir şey söyleme ve hiçbir şey çaktırma.Oliver hayatta,merak etme.Savcının sorduğu soruları ben cevaplayacağım,sen sadece bana uy," dedi.
Gözlerimi yumdum.
"Avukat olduğunu bile bilmiyordum." diyebildim ve burnumu tekrar çektim.Dave cebinden bir peçete çıkardı ve bana verdi.
"Konuşma fırsatı bulamadık." diyip tebessüm etti."Burdan çıkınca anlatacağım sana."
"Çıkacağıma-"
"Eminim.Sen de emin ol.Hiçbir şey kanıtlayamazlar,delil yok.İddialar üzerine buradasın.Oliver da öyle.Bu saçmalık."
"Oliver?O-oliver burada mı?!"
David kaşlarını çattı."Evet?Burada."
"O nasıl?Neden buradayız,neler oluyor?!" dedim gözyaşlarımı tutamazken.
"Oliver iyi,merak etme.Kendisini savunabilir,dediğim gibi...ortada delil yok.Bunlar sadece iddialar."
"Oliver...onu kaçta aldılar?"
Dave dudaklarını ıslattı,dosyamı açtı ve göz gezdirdi."Bunları sonra konuşuruz.Söz veriyorum."
"Tamam..."
İçeri savcının girmesiyle ciddileşti Dave.
"David Escamilla." dedi ve kadına elini uzattı."Mia Ledger'ın avukatıyım."
Savcı kadın elini uzattı,ve kendisini tanıttı."Liz Parker.Başlayalım mı?"
"Biz hazırız."
•
Ellerimden kelepçeleri çıkaran polis memuruna nefret dolu gözlerle bakıyordum.Sonunda kelepçeler elimden çıktığında bileklerimi ovuşturdum ve adamın yüzüne vurmamak için zorladım kendimi.David yanıma geldi ve elini belime koyup bana yol gösterdi.
Dışarı çıktığımızda boynuna atladım ve sıkıca sarıldım ona.Gülümsedi Dave,o da bana sarıldı.
"Lafını bile etme.Bu benim işim,hatırladın mı?"
"Oliver?O nerede?"
"Aah..o konu.Mia,seni evine bırakmam gerekiyor."
"Ne?Neden?Oliver çıkmadı mı?"
"Çıktı...ama-"
"Nerede o,Dave?"
Yine o ağrı.
"O evinde."
"Benim burada olduğumu biliyor muydu?"
"Mia,bunları söylemesi gereken kişi ben değilim,ama biraz beklemelisin."
"Beklemek istemiyorum!Neden evinde?Beni neden beklemedi,söyle!"
"Seni görmek istemediğini söyledi."
Yüzüme yumruk yemiş gibi hissettim.Dave elini omzuma koydu.
"Seni evine bırakayım...temizlen.Güzel bir uyku çek.Aç mısın?Yemek-"
"Beni Oliver'a götür."
"Ama-"
"Hemen!"
"Mia,beni arada bırakma lütfen.Önce kafanı toparlamalısın,saatlerdir içerdesin."
Hava kararmak üzereydi,doğru söylüyordu.Ama önce Oliver'ı görmeliydim.
"Tamam.Ben taksiyle giderim."
"Ne?B-ben bırakırdım?"
"Gerek yok.Sağol." Sağ yanağına bir öpücük kondurdum.
"İyi ki varsın."