Gece tıklanan kapımın sesine uyandım.
"Oliver?" diye mırıldandım,bu saatte ne işi vardı?Yataktan sürünerek çıktığımda odamın ışığını açıp esneyerek evimin kapısına doğru ilerlerken,deliğinden bakmak gelmedi aklıma hiç.
Kapıyı açmamla kalakalmam bir oldu.
"Mathilda?"
"Merhaba,Mia."Perişan görünüyordu,sırtında çantası ve elinde küçük bir el çantasıyla kapımın önünde bana bakıyordu şimdi.
"Burada ne işin var?Burayı nasıl buldun ki?" Aklıma gelen binlerce sorudan sadece ikisiydi bunlar.
"Şirketinden istedim adresini.Motelde kalamadım,çünkü...param yoktu." Gözlerini yere indirdi."Şu an bu şehirde tanıdığım tek kişi sensin.Acaba içerde bir koltukta kıvrılıp uyuyabilir miyim?Lütfen.Etrafı dağıtmam söz veriyorum."
Ağlamaklıydı sesi,yorgunluktan bitap düşmüş haldeydi.Onu almama gibi bir şansım yoktu ki.
Oliver'a ne diyecektim?Mathildayı görmüş müydü ki?
"T-tabi kalabilirsin!Geç içeri lütfen!"
Elindeki çantaya uzandım,ama vermedi.Yavaşça içeri yürüdü ve ardından kapıyı kapatıp yanına ilerledim.
"Aç mısın?Sandviç vardı dolapta.Giyecek bir şeylerin var mı?"
"Aslında...kurt gibi açım.Ama zahmet etme lütfen-"
"Ah,hadi ama.Bekle,sana pijama getireyim."
Hızla odama ilerleyip bana küçük gelen pijamalarımı çekmecemden aldım ve yanına ilerledim.Ceketini ve başındaki fransız şapkasını çıkartmıştı bile.Ablasının aksine ne kadar da kibardı.
Pijamaları ona giymesi için uzatıp mutfağa geçtim ve sözünü ettiğim sandviçi aldım buzdolabından.Yanına da bir bardak süt koyup Mathilda'ya doğru ilerledim.
"Yetmezse söyle,tamam mı?" dedim sehpaya koyarken yiyeceğini.
Mathilda hızla atıldı yemeğine,kaç saattir açtı ve ablasını arıyordu kim bilir.Bir bakıma ondan sorumluydum şu an,çünkü bu durumda olmasının sebebi sevgili arkadaşım Oliver'dı.
Arkadaşım diyor olmam ne büyük ironiydi.
Mathilda yemeğini yerken Oliver'a bir mesaj atmaya karar verdim.Aramam saçma olurdu,haberi olsa yeterliydi benim için.
"Mathilda bende kalıyor,yarın ilk otobüsle onu Michigan'a geri gönderirim.Bir şey değil!xx"
Telefonun ekranını kilitlediğimde Mathilda sandviçini yarılamış,büyük bir iştahla kemiriyordu geri kalanını.Zavallı kız.
"Çok teşekkür ederim,Mia...İşimi çok zorlaştırıyorsun,gerçekten."
"Lafı olmaz,merak etme.Ama anlayamadım,ne işi?"
Omuz silkti ve bir ısırık daha aldı sandviçinden.Çok da önemsemedim,omuz silktim ve koltuğun altındaki battaniyeyi ona uzattım.
"Al,bu işini görür.Yarın sabah ilk otobüsle seni evine geri göndereceğim,anlaştık mı?"
Mathilda başını salladı ve son lokmayı da ağzına attı.Yapacak başka bir işim olmadığını düşünüp ondan müsaade isteyip ona iyi geceler diledim ve yatağıma geri döndüm,ve kendimi uykuya bıraktım.
•
Uykuya yeni dalmıştım ki üzerimde bir ağırlıkla uyandım.Ağzımı kapatmıştı küçük bir el.Kafamı ona çevirmeye çalıştığımda sırtımda hissettiğim yanma hissiyle bir çığlık attım istemsizce.
"Ablamın intikamı...Yanlış insanlara bulaştın,Mia.Her şeyi biliyorum.Canını fazlasıyla yakacağımdan hiç şüphen olmasın."
Gözyaşları ve çığlıklar arasında onu zar zor duyabiliyordum,canım öyle yanıyordu ki.Bıçak sırtımdan çıktı ve iki santimetre kadar yanına tekrar girdi.
"Bana yaptığın iyilikler için minnettarım...Ama ablamın küçük oyununu bozdun.Sıra Oliver'a da gelecek."
Bıçak sırtımdan çıktı,ve ucu yanağıma dokundu.Kanın sıcaklığı vücudumu ürpertmişti.Yanağıma battığı an bir çığlık daha kopardım.Sadece ağlayabiliyordum,acınası bir durumdaydım.Kopardığım çığlıkları birinin duyması için dua etmeye başlamıştım.
Kıkırdıyordu,halimden zevk alır gibi bir hali vardı sanki.Benim bu halde olmam onu mutlu ediyordu sanki.Etmeliydi de.Ablasının tamamlayamadığı işi o tamamlıyordu.
Dehşet içinde nefes alıp vermeye başladım.
"Ölmezsin,merak etme.Çok daha ağırı için hazır ol,Mia.Oliver'ını elinden alacağım.Ve geri kalan her şeyini..."Kıkırdayarak sırtımdan kalktı ve odadan hızla dışarı çıktı.Pasha sesten korkup dolabıma saklanmış,huzursuz sesler çıkartıyordu.
Kalan son enerjimle telefonu elime aldım.
Oliver'ın ismine dokundum,bir yandan yaraya bastırmaya çalışıyordum ama yatağım kandan sırılsıklam olmuştu bile.Tampon uygulamanın bir faydası yoktu.
Bir müddet sonra uykulu bir sesle,"Mia?" diye açıldı telefon.Ağzımı açtım ve konuşmaya çalıştım,fakat sadece nefes çıkıyordu ağzımdan.Hırıltılar eşliğinde derdimi anlatmaya çalışıyordum,bir yandan da ağlıyordum.
Ona delicesine ihtiyacım vardı.
"Hhh...O...Oli-"
"Mia?Herşey yolunda mı?"
Ağzımı tekrar açtığımda nefes de çıkamadı ağzımdan.Oliver'ın adımı inlemesiyle gözlerim ay ışığına döndü.
Sonra da zifiri karanlığa.