"Al bakalım," dedi Oliver,her ne kadar içmemek için ısrar etsem de bir şişe biradan bir şey olmayacağını söyledikten hemen sonra.
Omuz silkip uzun parmaklarıyla kavradığı kahverengi şişeyi elime aldım ve küçük bir yudum alırken göz ucuyla yanıma kendini atan Oli'ye baktım.Şişesini yarıya indirecek büyük bir yudum almıştı.
"Sakin ol," dedim kıkırdarken."Bir yere gitmiyor ya."
"Biraz gevşemeye ihtiyacım var sanırım." dedi ve boğazını temizleyip omuz silkti.Karşımızda açık olan televizyona öylesine bir bakış attım,arkada bir ses olması ikimiz için de en iyisiydi.Bana açıklayacağını söylediği şeyi hala açıklamamıştı ve hala zamanının gelmesini bekliyordum.
Onunla olmam bile yeterdi ki.Yanımda nefes alıyor olması,omzuma başını koyması bile yeterdi benim mutlu olmam için.
Bir müddet sonra başını omzumdan kaldırıp yanağımdaki yaraya baktı.Büyük bir dikkatle inceliyordu yarayı,gözlerini her çirkin noktasına dikti sanki.Dudakları yaramla buluşunca gözlerimi yumdum.Rahatsız ediyordu yaranın varlığı,ama Oliver'ın burda kaldığım iki hafta süresince her gün beni yanağımdan öpmesine bir bahaneydi aynı zamanda.
"Acımıyor,değil mi?"
"Sadece ruhum acıyor görünce." dedim ve küçük bir yudum aldım iğrenç tattaki sıvıdan.
"Yaraları sevmediğini biliyorum," dedi ve kıkırdadı acı bir şekilde."Lisede dizimi yardığım günü hatırlıyor musun?"
"Ah,evet!" dedim ürpererek."Duruyor mu izi,bakabilir miyim?"
Sağ diz kapağının üstünde duruyordu yara,iz kaldığını biliyordum.Dikkatimi çekmişti aylar öncesinde.Vücuduyla ilgili her şeyi ezbere biliyordum.
Doğrulup sağ dizini karnına çekti ve zaten açıkta olan bacağını gösterdi."Tam burada."
"Hatırlıyorum,fena düşmüştün."
"Evet," diyip güldü ve biradan bir yudum daha aldı."Beni çok üzmedi bu...iz olayı." Omzunu silkti.
"Benimki gibi tam yanağının tam ortasında değil,belki ondandır." dedim ve bir yudum aldım omuz silkerek.
"Özür dilerim," dedi Oliver,sıkkın bir ses tonuyla.Bir nefes verdi dudaklarından ve yarama yaklaşıp küçük bir öpücük kondurdu üzerine.
"Bu senin hatan değildi,Oli.Daha fazla özür dileme."
"Annabelle'yi kendim halletmeliydim.Seni bu işe sokmamalıydım."
"Bu duruma geleceğimizi bilseydin yapmazdın,bunu sen de biliyorsun."
Ürkekçe salladı başını.Elmacık kemiğine uzandım ve masum bir öpücük kondurdum dövmesinin altına.
"Az kaldı ama.Çok az kaldı."
Geceleri ben uyuduktan sonra evden çıkıyor,sabaha karşı ses yapmamaya çalışarak kendi evine giriyordu.2-3 saat uyuduktan sonra uyanıp benimle ilgileniyordu.Gözlerinin altı çökmüştü uykusuzluktan,Mathilda'yı kovalıyordu günlerdir.Bana çaktırmak istemese de oldukça gergindi.Bu yüzden içiyordu şimdi benimle.
"Seni iyi görmüyorum,Oli." dedim sıkkın bir ifadeyle."Benimle ilgileniyorsun,bitkinsin...Uykusuzsun.Böyle olmanı istemiyorum."
"Ben iyiyim.Mathilda'yı yer yüzünden ayırana dek rahatça uyuyamam zaten." dedi ve bitirdiği şişeyi sehpaya uzattı.
"Bu gece uyumanı istiyorum."
"Ben uyuyorum zaten?Bak,şu battaniyeyi üstüme seriyorum,ve sonra-"