Sıcak bir duşun ardından başıma havluyu taktım ve kahvemi elime alıp oturma odama geçtim.Oliver işini tamamlamak üzere beni evime bırakmıştı,henüz onu iş üzerindeyken görmeye hazır olmadığımı düşünüyordu.
Saatler geçmişti,elbisemin ve yüzümdeki üç ton makyajın ağırlığından zor kurtulmuştum.Oliver'ın yanıma geleceğini düşünmüyordum,direk evine geçip yeni bir av izleyeceği çıkarımında bulundum ve televizyonu açıp arkama yaslandım.
Kahvem tam istediğim gibi olmuştu.Oli'nin bana söylediği o sözler aklımdan çıkmıyordu,diziye veremiyordum kulağımı.
Ondan başkasıyla görüşmemi istemiyordu.Bu ne tür bir istekti?Kıskanç bir erkek arkadaş mı,yoksa sıradan bir arkadaş olarak mı benden bunu istiyordu?Yüzümdeki aptal gülümsemenin farkına vardığım an dudağıma küçük bir tokat attım ve onunla asla birlikte olamayacağımızı hatırlattım kendime.Olursak bitme ihtimali vardı arkadaşlığımızın.Bense onsuz nefes almayı unutmuştum.
Çevremde tek bir insan yoktu ondan başka.Ailem şehir dışındaydı ve beni çok da önemsedikleri söylenemezdi.Hep çok neşeli bir çocuk olmuştum,sürekli kahkaha atar,ve insanlara kahkaha attırmaya bayılırdım.Ailemse oldukça ciddi insanlardı,bu denli çok gülmenin kötü şans getireceğini düşündükleri için bana hep kötü gözlerle bakarlardı bana.Babamı hayatım boyunca en fazla 3 kez gülerken görmüşümdür.
Omuz silktim ve yokluklarının benim için çok da büyük bir kayıp olmadığını farkettim o an.Ne de olsa Oli vardı,öyle değil mi?Hep olacaktı.
Ona aşık olduğumu ne kadar saklayabilirsem tabii.
Kapı yumruklandığında oturduğum yerde zıpladım ve koltuğa dökülen kahvemi sehpaya koydum.Kimdi bu saatte?
Kapının deliğinden baktığımda saçlarından tanıdım onu.Oliver gelmişti.
Hızla kapıyı açtım ve sol elini sıkıca tutuyor olduğunu gördüm.
Delicesine kan akıyordu.
"Oli?N-noldu?!Elin?!"
"İçeri gir,Mia." dedi ve hızla içeri girdi.Onu içeri takip ettim ve kapıyı kapattım.
Elinden gözümü alamıyordum,oysa camdan gözünü alamıyordu.Onu endişelendiren bir şeyler vardı,ama onun kan kaybediyor olması beni çok korkutmuştu.
Bu gibi durumlarda sakin olmam gerektiğini duygu yoksunu annemden öğrenmiştim".Panik olursan her şeyi mahvedersin," derdi bana hep.Sakin olmalıydım.
Eline uzandım ve ellerim arasına aldım.Elim ılık kanına bulaştığında içim bir tuhaf oldu ama sakinliğimi korumalıydım,öyle değil mi?
"Nasıl oldu?Neden oldu?Tanrım,ç-çok fazla kan var!Dikilmesi gerek-"
"Evden çıkamam," dedi Oli,nefesi yüzüme çarpmıştı.
"Neden?"
"Biri beni görmüş olabilir,Mia.Onu denize attığımda...arkamda bir tekne daha vardı.İçinde kimse yok sandım ama...lanet olsun!"
Sesi yükselmişti,koltuğa tekme attı ve sağ elini uzun kahverengi saçlarına daldırdı.
"Pekala,önce elini temizleyelim.Sakin olmalıyız,tamam mı Oliver?Bana bak." Sağ avcumu yanağına koydum ve onu kendime döndürdüm.Benimle göz kontağı kurana kadar bekledim.Sonunda göz kontağı kurduğunda devam ettim."Bir şey olmayacak.Hiçbir şeyi kanıtlayamaz.Sokakta kimse yok,beni duyuyor musun?Kimse görmedi,kimse bir şeyi kanıtlayamaz."
Oliver boş boş bakıyor,ağzından nefes alıp veriyordu.Oldukça paniklemişti,beni duyuyor olduğundan bile şüpheliydim.
"Bir şey olmayacak,söz veriyorum.Şimdi elini temizleyelim,olur mu?Bunu tek başıma yapamam,bir doktora gitmeliyiz,tamam mı?"