who am i?

156 25 13
                                    

Odamdan çıktığımda baştan aşağı beni süzen Oliver'ın gözleri,zaten tavan yapmak üzere olan heyecanımı iki katına çıkartmıştı.Ağzından sessiz bir "Siktir-" kaçırdıktan sonra hızla ayağa kalktı ve boğazını temizledi.Gözlerini kırmızı dar elbisemde bir süre gezdirdikten sonra yüzüme baktı.Makyajım için yaklaşık 1 saat ayırmıştım ve,ne diyebilirdim ki,harika olmuştum.

"Çıkalım mı?" diyebildim sessizce,Oliver'ın bakışlarını birkaç saniyeliğine de olsa üzerimden çekebilmek umuduyla.Oli bana doğru bir adım attı ve başını salladı."Çıkalım."

Arabaya bindiğimizde kemerimi takarken bana tekrar anlatmaya başladı."Senin bir teline bile dokunmayacak.Hiç bir şekilde buna izin vermiyorum,anlaştık mı?"

"Oliver-"

"Bakışlarından rahatsız olursan bana 3 saniye boyunca bakman yeterli,nerede olacağımı biliyorsun,kapının hemen yanındaki masa."

"Oli-"

"Aranızdaki mesafeyi koruyacaksın.Sana 2 adımdan fazla yaklaşmayacak."

Derin bir nefes verdi ve beni son bir kez süzdü."Kahretsin Mia,fazla güzel olmuşsun..."

Gülümseyerek başımı öne eğebildim sadece.Onun bana iltifat etmesine alışkın değildim,aslında kimsenin bana iltifat etmesine alışkın değildim.

Öylesine gergindim ki...Sevdiğim adamın birini öldürüyor olması fikrine çoktan alışmış,bir de ona yardım ediyordum.

Kimdim ben?

Mekana girdiğimizde daha önce binlerce kez fotoğrafını Oli sayesinde görmüş olduğum Matt'i bulmam zor olmadı.Barmenle sohbet ediyor,bir yandan da içkisini karıştırıyordu.

Nazikçe yanına oturdum ve kısa bir bakış attım ona.Bana içki almak zorunda değildi,Oli bana fazlasıyla para vermişti,bu şekilde istediğim gibi içebilecektim.Ama çok değil.Sarhoş olursam her şeyi berbat edebilirdim.

Nazikçe viskimi istedim ve barmenin içkimi hazırlamasını beklerken Matt'in beni süzüşünü hissettim.Oliver'ın arkamda olduğunu bilmek beni bir şekilde rahatlatıyordu.

Bu işi sadece onun için yapıyordum.

İçeceğim tam önüne konduğunda kendime doğru çekip parmağımı bardağımın etrafında gezdirmeye başladım.Matt'in bana biraz daha yaklaştığını görünce elimin titremesine engel olamayarak viski bardağını tezgaha devirdim.

İçecek kırmızı elbisemi daha fazla bulaşmadan oturduğum tabureden uzaklaştım ve Matt'e kaçamak bir bakış attım.Cebindeki mendili bana doğru uzatıp davetkar bir şekilde uzattı.

"Lütfen kabul edin," dedi ve gülümsedi.Ona sahte bir gülücük attım ve mendili alıp elbisemin nemini almaya çalıştım.

"Teşekkür ederim," dedim ve gözlerine bakıp bir kez daha gülümsedim.Bu gülümseyiş üzerinde oldukça çalışmıştım,çünkü hiçbir şeyi şansa bırakamazdım.Davetkar olmalıydım,ve biraz da...yollu.Anlarsınız ya.Bir erkeğin isteyeceği bir kız gibi yani.

"Rica ederim.Size bir içki ısmarlayabilirim,Bayan..." dedi ve elini bana uzattı.

"Abbie," diyiverdim birden,cilveli bir şekilde.Matt'in yanındaki tabureye oturdum ve ona biraz yaklaşıp Matt içkisini sipariş verirken çaktırmadan Oliver'a baktım.Durumdan çok hoşnut görünmüyordu,izlemekten başka bir şey yapamıyor olması canını sıkıyor olmalıydı.Çünkü bir çuval inciri berbat edebilirdim her an.

"Memnun oldum,Abbie." dedi ve elimi tutup küçük bir öpücük kondurdu parmaklarıma.İçkim tekrar geldiğinde elimi nazikçe ondan çekip içkimi dudaklarıma götürüp orada biraz oyaladım bardağımı.

"Sizin isminiz nedir?" diye sordum oldukça nazik bir şekilde,içkimi yudumlamadan hemen önce.Sanki bilmiyormuşum gibi.

"Bu önemsiz," dedi Matt ve kendi içeceğinden bir yudum aldı.Gözleri dekoltemi gezinirken onu bir an önce dışarı çıkarmam gerektiğini farkettim.Tuhaf bir adamdı,gözleri sürekli vücudumdaydı ve bu bakışlar herhangi bir kadını oldukça fazla rahatsız edebilecek türden bakışlardı.

"Pekala,Bay Önemsiz," dedim ve etrafıma bakındım."Bu bar sizin gibi bonkör bir bey için fazla ucuz ve sıkıcı değil mi?"

Matt gözlerini barda gezdirdi ve birasından bir yudum daha aldı.Çarpık bir gülümsemeyle,"Daha güzel bir fikrin mi var?" dedi.

Başımı onaylarcasına salladım ve viskimi yudumladım."Eğer merak ediyorsan...kapının hemen önünde beni bekle." dedim çenesini okşadım.Matt elini cüzdanına attı ve ikimizin içeceklerinin parasını fazlasıyla barmene bıraktı.Oturduğu yerden kalktı ve "Hadi gidelim," diyebildi çarpık ağzıyla.Yarım şişe bira onu sarhoş etmeye başladıysa işim zor demekti.

"Pekala," dedim ve önünden yürümeye başladım.Bardan çıkarken kapının yanındaki masaya baktım.

Oli yoktu.

Panik halinde çaktırmadan etrafıma bakınıyordum.Matt yanımda benim ne kadar dikkat çekici bir kadın olduğumdan falan bahsediyordu.

Ne yapacaktım şimdi?

Onu öylece evine götüremezdim ya!

Arabaya doğru iyice yaklaşırken Matt önüme geçti ve,"Neden benim evime geçmiyoruz?Bu aşamaların çocukça olduğunun ikimiz de farkındayız."Gözlerini üzerimde bir kez daha gezdirdi."Sen beni arzuluyorsun,ben de seni...oldukça fazla hem de."

Olduğum yerde kalakaldım.Etrafta kimseler yokken bu sapıkla başbaşa karanlık bir otoparkın tam ortasındaydım işte.Oliver gelecek miydi?

En başından neden kabul etmiştim ki zaten?

Matt bana iyice yaklaşıp kulağıma nefesini vererek konuşmaya devam etti."Aslında tam burada seni becerebilirim,biliyor musun?" Titremeye başlamıştım.Lanet olsun,kendimi nasıl savunacaktım şimdi?

"Ah...b..benim...g-gitmem gerek.Başka zaman?" dedim ve ondan uzaklaşmaya çalıştım.Matt ellerini kalçama koydu ve kendine iyice bastırdı.Gözlerimi yumdum ve iğrenç nefesini boynumda hissettim.

"Bir yere kaçamazsın,Abbie.Bu gece benims-"

Cümlesi yarıda kesildiğinde gözlerimi açtım ve tam karşımda Oli'yi gördüm.Matt yere serilmiş,Oli'nin elindeki şırıngada hiç sıvı kalmamıştı.

Oliver bana yaklaştı ve "İyi misin?" diye sorarken beni yokladı.

"Nerdesin sen?!Ne kadar çok korktuğumun farkında mısın?Beni bu adamla nasıl yalnız bırakırsın,Oli?!Beni-"

"Zevk alıyor gibi görünüyordun,Mia.Belki de ihtiyacın buydu,ha?Kaslı,zengin erkekler.Ne dersin?"

"Sen ne saçmalıyorsun,Tanrı aşkına?!Bana ne dediysen onu yaptım!"

"Adamın içine gir demedim!Hatta yaklaşman yasaktı ona!Ah,ama yakışıklı bir adamdı,öyle değil mi?!Belki de gerçekten kendini ona-"

"Kendimi ona...kendimi ona ne,Oliver?"

Gözlerindeki hayalkırıklığını okuyabiliyordum,ama sebebini anlayamıyordum.Ben ne yapmıştım şimdi?

Oliver bana hızla yaklaştı ve alnını alnıma yasladı.Nefes alışverişim hızlandığında,onun kalbinin de benimkine benzer bir şekilde attığını farkettim.

"Üzgünüm,Mia..B-ben...Ben yanında başkasıyla görünce...seni biraz..."

"Bunh yapmamı isteyen sendin,unuttun mu?"

"İlk ve sondu.Sana yemin ediyorum.Bundan böyle benden başka erkek görmeyeceksin."

Dediği şeyi doğru mu anlamıştım?

"Bu da ne demek?"

Alnını alnımdan çekti ve gözlerime baktı.

"Sen,bana aitsin demek.Seni bir başkasıyla görmek beni...kahrediyor,Mia."

Kalbim ağzıma doğru yol alırken,nefesimi ve kızarışımı kontrol edemiyordum.Tüm bunlar ne demek oluyordu?

Duygularımın karşılıklı olması gibi bir ihtimal...var mıydı?


ayh dünyanın en saçma bölümü asjdhd napim hasta yataanda bu kadar

Dear MiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin