thirty six

91 15 10
                                    

3 aydır yoktu.

Ortadan Mathilda gibi kaybolmuş,ona asla ulaşamamam için kendini siyah bir çöp poşetine saklayıp denizin dibine doğru yola çıkmıştı belki de.

Bilmiyordum.

Tek bildiğim...onun kokusunu 3 aydır alamıyor oluşumdu.

3 aydır kalbinin atışını duyamıyor,gülümsemesini doya doya izleyemiyor,öpücüklerinin tadını çıkaramıyordum.3 aydır beni kendinden uzak tutuyordu.

Her şey o sabah başladı.

Kollarında daldığım uykudan onun kolları olmadan uyanmıştım.Yüzümdeki tebessümle gözlerimi açıp yatağın sol kısmına baktım.

Buruşmuş çarşaftan başka hiçbir şey yoktu.

Elim komodinin üstündeki telefonuma gitti.Duvar kağıdımdan bana bakıyor,onu öpüşümün tadını çıkarıyordu.

Asla değiştirmek istemediğim belli şeylerden biriydi bu duvar kağıdı.

Aniden başlayan yağmurla gökyüzü siyaha boyanmış,ani hava değişimine veremediğim anlamla gökyüzüne yattığım yerden bakakalmıştım.Elimdeki telefonun kilidini açıp içimdeki huzursuzluğu bastırmaya çalıştım.

İsminin üstüne tek bir umutla basmıştım...

"Aradığınız numara kullanılmamaktadır-"

Kaşlarımı çatıp tekrar denedim.Bu oldukça saçmaydı.

Tekrar aynı sesle karşılaştım.Tekrar.Ve...tekrar.

Elimi karnıma götürdüm.Huzursuzlandığımda hep aynısı olurdu,iğrenç bir karın ağrısıyla yatak odamda kalakalmıştım işte.

Midem bulanıyordu.

Midem neden bulanıyordu?

Ağzım midemin sıvısıyla dolduğunda elimi dudaklarıma bastırdım ve hızla klozete ilerledim.Mide sıvımı klozete bıraktığımda bir nebze olsun rahatladığımı hissettim.

Belki acil bir işi çıkmıştı?

Belki bu yüzden...beni burada bırakmıştı?

Pekala.Saçmalık.

Üstüme gri hırkamı aldım ve ayaklarım dibinde sürtünen Pasha'ya mamasını verdim.Zavallım,dün gece odamın açık camından içeri girmiş,saatlerdir beni beklediği için açlıktan bitap düşmüş,mama kabındaki tüm mamayı midesine sadece 15 dakikada indirmişti.Şimdi bir daha mama istiyordu.

Kapı çalındı.

Karnımdaki ağrının şiddeti artmıştı,elimi mideme götürdüm ve bastırdım.Bu gelenin Oliver olmadığını biliyordum.Merdivenlerin başında istemsizce dikildim.Pasha'nın mama tıkırtıları şiddetli yağmurun seslerine karışıyor,başımı döndürüyordu.İçimdeki bu iğrenç histen kurtulmak istiyordum,ama durumum buna izin vermiyordu...

Merdivenleri yavaş yavaş indim.Kapı yumruklandığında anlamıştım.

Oliver'ı sormak için geldiklerini.

"Mia Ledger?"

İnce,uzun boylu bayan bir polis memuru gözlerime bakıyordu.Sabah içtiği kahvenin kokusunu alabiliyordum.Hatta belki de şimdi içmişti,o kadar tazeydi.

"Evet?"

"Oliver Sykes neyiniz oluyor?"

"Sevgilim."

"Pekala,sevgilinizin azılı bir kadın düşmanı olduğunu biliyor muydunuz?"

Karnım.

"Efendim,a-anlayamadım?"

"Sevgiliniz bugüne kadar 35 kadını öldürmüş,hepsini de denizin dibine yollamış.Dün yeni bir tane eklendi,Mathilda.Mathilda...artık soyadı her neyse.36 kadının katiliyle aynı yatakta uyuyordunuz."

Kadın oldukça sinirliydi,bana bakışı,umursamaz davranışları,ağız kokusu...Midem tekrar bulandı ve tekrar klozete koştum.

Ne bok yiyecektim?

Ne bok yiyecektik?

Dear MiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin