hangin'

81 13 10
                                    

Acısız olacaktı.

Elimdeki soğuk,babamdan ergenlik zamanımda gizlice aldığım gri ve oldukça ağır tabancaya bakarken kendimi dışardan izleyebiliyordum.Depersonalize olmanın beni sona hızlıca ittiğini hissedebiliyordum.

Kararlıydım.

Onun olmadığı,içinde bulunmamı istemediği bir dünya istemiyordum.Asla.

Nefesine aşıktım.

Kirpiklerine.Bakışlarına.Damarlarında gezinen her damla kana.

Birini bu denli sevmenin bile mümkün olduğunu bilmiyordum.

Kendimi tuvalete kilitlememin sebebi buydu.Beni kimsenin vazgeçirmesini istemiyordum.Ondan başka.

Takıntılı bir manyak gibi görünüyordum dışardan,bunun farkındaydım.Ama emin olun,ona bu denli bağlanmamak mümkün değildi.

Onu şimdiden özlemiştim,sikeyim.Yere oturdum ve sırtımı soğuk banyo fayansına dayadım.İçimin ürpermesinden başka bir şey hissetmeyene dek bekledim,ona olan kahrolası özlemimin tamamen yok olmasını bekledim.

Olmadı.

Sadece bir kez bana "gitme" demesini beklemiştim.

Dememişti.

Benden kaçarak hiçbirşey yaşanmamış gibi davranmayı yeğlemiş,bunu açıkça yüzüme söylemişti.

Onu gerçekten istiyordum.Vücudum stresten zangır zangır titremeye başlamıştı,elimdeki silah gittikçe ağırlaşıyordu sanki.

Büyük bir çığlık atıp aynaya kafamı sertçe vurdum.Amacım alnımı yarmak falan değildi,bir anda yaşanan bu olaya kendim de anlam verememiştim.

Aynaya bakakaldım,alnımdan hızla akan kanı izliyordum.5 dakika önce ölmüş olabilirdim,bir kaç damla kanın çok da bir önemi yoktu.

"Pekala.Sadece korkak.Sen de en az onun kadar korkaksın." dedim kendime,ah,yalnızlığım o kadar komikti ki...Aynada kendimle konuşuyordum.Ağzıma dolan kendi kanıma rağmen hem de.

Havluyu alıp alnıma  yasladım ve tuvaletin kapısını açtım.

Pekala.Ömrümü sonlandırmanın ne kadar saçma olduğu biraz oksijen soluyunca daha net anlamıştım.Bekleyecektim.Bekleyecektik.

Onu yalnız bırakmalıydım.Kendim de yalnız kalmalıydım.Pasha'yı saymazsak tabii ki.

Havluyu omzumun üstüne atıp evden çıkmak üzere merdivenleri indim ve kapıyı açtım.Dave'in arabası kapının önünde duruyordu,bu iyiydi.Gerçi 10 dakika içinde bir yere kıpırdamadığı anlamına geliyordu bu.

Hızla karşıya geçerken acı bir kornayla irkildim.

"Yavaş olsana,tanrı aşkına!" diye bağırdı bir adam.

"Siktir git!" deyip el hareketi çektim ona.Bir sikimle uğraşamayacaktım,tek istediğim dünyadaki gerçekten tek arkadaşım olan Pasha'ma ulaşmaktı.

Kapıyı merakla açan Dave yüzüme baktı."Kapıyı çalmamıştım bile," dedim ve güldüm.

Dave dehşet içinde yüzüme bakıyordu."Mia?Alnın kanıyor,sen-sen iyi misin?"

"Ah,evet!Gayet iyiyim,şey..Pasha'yı almaya gelmiştim aslında," dedim ve gülümsedim ona,kandan dolayı pembeleşmiş dişlerimle.Dave'in yüz ifadesi -sanki mümkünmüş gibi-daha da dehşete kapıldı.

"Pekala...Gel.Gel de sana bir bakalım."

Kolumu tutup içeri sürükledi beni.Beyaz duvarları,beyaz kanepeleriyle uyumlu olsun diye boyanmış gibiydi,kırık beyaz halısıyla mükemmel bir ahenk yakalanmıştı.İçeri girer girmez aldığınız tarçın kokusu sizi büyülüyordu.

Dear MiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin