Çok çılgın, durduğu yerde durmayan, en ufak şeyde coşan ve bir iş yaparken hemen bitsin isteyen bir insandı Dilan. Bir şehit haberi duysun tek başına da olsa elinde bayrakla meydanlara çıkar, elinde spreyle grafiti yapar, duvarlara şiirler yazar, çok kitap okurdu. Kaykay yapar, buz pateni hastasıydı. Öyle ki üç kere kolunu kırmıştı ve kemiği dışarı çıktığından büyük bir izi bile vardı. Vatanına aşık, halkına düşkün, milliyetçi bir kızdı. Kolunda ki izin hemen altına
"gülmek; bir halk gülüyorsa gülmektir." diye bir yazı yazdırmıştı. Onun bu halini bilmeden aşık olan birisi vardı karşısında. Tüm bu özelliklerin aksine çok sakin, bütün gün otursa yerinden kalkmak istemeyen birisiydi. Dilan'a o kadar bağlandı ki o ne isterse yapacak hale geldi aylar sonra. Birgün kapısına gelip telefondan mesaj attı"Kapıya çık iki tiyatro bileti aldım, geç kalmayalım" demişti. İşte böyle birisiydi aradığı... Onunla deli dolu bir hayat istiyordu. Zorla buz pateni yapmaya gidip karşısında rezil olmayı göze almıştı bir kere. Onlarca insanın yanında ama yine ele inat elini tutarak onunla kaymayı öğrenmişti. Bunlar çılgınlıktı sakin bir insan için ama Dilan'a olan sevgisinden her şeyi yapabilirdi. Etkilenmişti de zaten ama korkuyordu Dilan. Ya giderse elinden, kayarsa sabun gibi, tutamazsa? Korkusu bile aşk yaşamaya engeldi...
Bir mankenlik ajansında yüz mankenliği yapıyordu ayrıca. Podyuma falan çıkardı arada bir. Bir gün geleneksel kıyafetlerin tanıtımı vardı ve halka açık bir yerde kırmızı halıya çıkacaktı. Onu da çağırdı,
"fotoğrafımı çekersin, anımız kalır" dedi. Seve seve gitti tabi, bol bol fotoğraf çekti. Dilan'ın yanında olabilmek için her şeyi yapardı. Aradan aylar geçti, kış mevsimi geldi. Birgün gecenin bir köründe kar yapmaya başladı ve hemen telefonu eline alıp Dilan'a mesaj attı.
"Ağlamışsın yine. Herkes yağan bu karı Allah'ın bir lütfu olarak yorumluyor. Oysa her biri senin gözlerinden düşen inciler. Bilirim sen ağladığın zaman gözyaşı dökülmezdi gözlerinden. Şimdi gözyaşın ile birlikte yürüyorum bu başıboş caddelerde. Soğukluğunu en çok ben hissediyorum ama senden gelecek sıcacık tebessümle ısınmasını da biliyorum. Gözünden düşen her damla beni sarıp sarmalamakta. Avcuma düştüğünde erimesin senin zerren! Bir daha ağlama olur mu? Çünkü sen ağlayınca ben çok üşüyorum... "
Sabah kalktığında mesajı okudu ve hemen pencereden dışarı baktı. Etrafı bembeyaz görünce çok sevindi. Hemen sosyal medyada bunu paylaşıp" karın yağdığını en güzel böyle öğrenebilirim herhalde" diye yazdı. Ardından mesaj attı hemen;
"Çok güzel olmuş bu, çok teşekkür ederim. Seni seviyorum."
Bu mesaj güzel bir aşkın başlangıcı oldu. Beraber eylemlere katılıp, beraber eğlendiler. Yılları devirdiler de hayallerin önüne geçemediler. Dilan oyuncu olmak istiyordu ama aşkından da geçemiyordu. Bir dizi teklifi geldi ve kabul etti. Kavga ettiler bu yüzden, ayrılık rüzgarı girdi aralarına. Dizi çekimlerine başladı, ufak ufak rollerde oynayıp daha sonra filmlerin, reklamların yüzü oldu. Ardında bıraktığı kişi ise onu televizyonlarda görüp aşkını içine sakladı. Özlemini onu izleyerek giderirdi. Tek hayali onunla evlenmekken, şimdi tüm parasını alkole veren berduş oldu. Çılgınlıklardan korkan, oturduğu yerden kalkmaz oldu. Gönlünden düşürmediği aşkı bir de ağzından düşürmediği şiiri kaldı geriye.
"Düşünüyorum sevgilim;
Güller açıyor gönlümde.
Seninle olan her şeyin, güzel biterdi sonu.Bulamıyorum sevgilim;
Sana seni anlatacak bir söz.
İçimde kıyametler kopuyor, dışımda yel bile yok.Anlatamıyorum sevgilim;
Aşkımın çözüm yolunu.
Fırtınaya kapılmış bir sandal kalbim, batıyor sana doğru.Düşlüyorum sevgilim;
Evliliğin yolunu.
Ayağıma basan sensin, gözümü açıyorum hayalin bile yok!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ KELİME
PoetryGüldü... Gülüşü bile canımı acıtmaya başlamıştı. İşte o zaman anladım her gülümsemenin mutluluk vermediğini.