Bir sokak çocuğuydu benim hayallerim. Kimsesiz kalmış, eli yüzü kir pas içinde. Yaşamak için çabalayan, kimseye minnet etmeyen çocuk... Ne çok kazanmak isteyen ne de aç kalmak isteyen, doya doya tadına varmak istiyordu hayatın.
Daha kaç kere suya düşmelisin acaba hayallerim? Elinden tutup kalk diyen olmayacak. Bak senin yolun burası diyen olmayacak. Omuzunu dayayıp yanındayım diyen olmayacak. Kaç kere yıkılacaksın en tatlı yerlerinden? Dizlerin kanarken kim öpüp de geçti diyecek en kanayan yerlerinden?
Benim sevdası gibi yarım hayallerim... Kaç söz geçirecek çelik yeleğin? Kaç yüz onun yüzünü anımsatacak? Kaç insan tuz basacak neşter değmiş yanına? Gerçekleşmeden ölecek misin hep böyle yoksa?
Ölünce de gömülüyor musun toprağa? Suya düşünce mi bitiyorsun yoksa? Seninle yaşayana hayalperest derler, gerçeğe dönünce helal olsun derler. Gerçekleşmeden hiç misin sen cidden? Bırak hep böyle masum kal. Bazı gerçeklerden çok daha iyisin, bazı gerçekler çok acı. Bazen de gerçekler kadar acısın. Ah hayaller bir vurmayan sendin, sende hoşgeldin acıyan sol yanlarıma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ KELİME
PoesíaGüldü... Gülüşü bile canımı acıtmaya başlamıştı. İşte o zaman anladım her gülümsemenin mutluluk vermediğini.