21. Bölüm

305 8 22
                                    

Poyraz'ın ağzından:
Dışarda bir bankta oturup daldım. Albayımı bekledim. Ama gelmedi. Albayım bile küstür bana eminim. Ama mecburdum. Mecbur kaldım. Benle olduğu sürece daha çok şey gelir onun başına. Ben ondan aska vazgeçmedim. Ben bunu yaparak sadece kendimden vazgeçtim. Sinan'ı gördüm. Ters ters baktı bana. İlk defa öyle baktı bana. Nefret ederek baktı bana. Sonra birden burnunu tuttu. Burnu kanıyordu. Begüm aldı bir peçete ve verdi Sinan'a. Sinan peçeteyi burnunda tuttu. Gene bana baktı. Üzgün baktım. Umrunda değildi. Ben ondan vazgeçmiştim ona göre... Ayşegül geldi yanıma.

A: nasıl böyle bir şey yapabilirsin Poyraz?!

Cevap vermedim. Ayşegül Sinan'ın yanına koştu.

A: Sinan, iyi misin? Ben babanla konuşucağım söz.
S: gerek yok. Vazgeçti zaten.
A: yok yok. Sen babanı tanımıyor musun? O herkesten vazgeçer, benden vazgeçer ama senden asla. O seni 3 ay boyunca durmadan arayan baban ya. Sadece son haftalar iyi değil. Başına gelenlerin sorumlusu kendini tutuyor.
B: e öyle zaten
A: begüm sen karışma, çocuğun yanında...
S: biz senle hâlâ görüşelim olur mu?
A: görüşüceğiz de babanla da görüşüceksin. Baban senin için neler yapıyor bi ben bilirim.
S: ya boşver Ayşegül abla. Gelsin kendisi söylesin o zaman sen niye konuşuyorsun onun adına. Anne hadi gidelim.

Arabaya binip gitti. Ayşegül kızgın bir şekilde benim yanıma geldi.

A: naptın Poyraz?

Gene cevap vermedim. Sanki keyfimden yaptım...

A: onu koruyacağım diye çocuğu daha da kötü bir duruma sokucaksın.
P: nasıl?
A: Sinan öylesine bir çocuk değil artık, anla Poyraz. Hasta. Bizim yaptımız her yanlış haraket hastalığını da etkiliyor.
P: nasıl? Ne diyorsun Ayşegül?
A: şöyle, o bu hayatta en çok ne seviyor?
P: beni...
A: evet. Sen bunu onun ellinden aldın. En sevdiği şeyi ellinden aldın çocuğun. Ondan vazgeçtiğini, onu artık sevmediğini düşünüyor çocuk. Emin ol ki bu onun hastalığı etkiledi. Daha da az zaman kalıcak böyle yaparak

Yerimden sıçradım. Oğlumun hayat süresini mi kısaltım? Sinan'ı daha da beter yaptım. Benim yüzümden daha da az ömrü kaldı çocuğun. Nasıl böyle bir şey yaptım?! Oğlumun hayatına sebep olucağım! Çok azalmamıştır dimi yani kardeşini bekleyebilir dimi. Delirdim. İçim içimi yiyordu. Ben nasıl bunu düşünemedim?! Nasıl böyle bir hata yaptım! Nasıl Begüm'e verdim çocuğu?! Neyse ki velayeti ciddi anlamda vermedim. Valla iyi ki yalan söylemeyi tercih ettim ya.

P: velayet hâlâ bende.
A: efendim?
P: Sinan'ın velayetini Begüm'e falan verdim yok. Hâlâ bende. Vermek istemedim. Sonra gene gitmeye kalkışır falan. Güvenemedim. Ve ayrıca bir şey olsun bende kalsın istedim. Begüm'le yalan söyledik.
A: ne diyorsun? Git onu Sinan'a söyle. Al çocuğu gel.
P: tamam tamam

Koşarak arabaya gittim. 40 dakka sonra Begüm'ün evine vardım. Kapıyı çaldım. Yardımcı açtı. Direk yukarıya koşacağım derken Begüm gelip kolumdan tuttu.
B: nereye?
P: Sinan'ın odasına
B: olmaz

Begüm'ü biraz itip yukarıya koştum. Peşimden geldi. Sinan'ın odasına girdim ve kapıyı kilitledim. Sinan bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Yanına gittim.

P: oğlum, özür dilerim oğlum. Velayetini kimseye vermedim yalan söyledik. Senin iyiliğin için yapayım dedim de böyle daha da kötü oldu. Hem senin için hem benim için. Kahroluyorum oğlum.
S: sen benden vazgeçmedin mi?
P: o nasıl bir soru oğlum? Ben senden hiç vazgeçer miyim? Ben bunu yapmakla senden değil kendimden vazgeçtim. Ben bu dünyada herşeyden vazgeçerim ama senden asla. Ölmeyi tercih ederim.
S: neden yaptın peki bunu? Neden?
P: senin iyiliğin için oğlum. Baksana halimize. Bugün yoğun bakımdan çıktın. Hemde benim yüzümden.
B: Poyraz! Çık!
P: sen karışma Begüm! Karışma!
S: ne senin yüzünden de ya ne? Belki ben seninle olmak istiyordum olamaz mı? Bahaneler arıyorsun ama şimdi. Sen mi dedin git vur diye? Ben seninle gelmemiştim bile. Biliyor musun baba küçükken hep büyümek istemiştim. Senin gibi bir adam olmak için. Sen gibi güzel bir adam. Ama şimdi düşündüm de

Poyraz KarayelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin