26. Bölüm

239 8 1
                                        

Ayşegül'ün ağzından:
Anneme baktım. "Anne merak etme geldim. Çıkarıcağım seni burdan." Annem'in gözleri doluydu. "Kızım git! Başımın çaresine bakarım git. Bebeğinden vazgeçme, sakın vazgeçme." Anne dediğin böyle olur işte... Ben gitsem ölür. Biliyor bunu... Ben acı çekmeyim diye, mahv olmayım diye kendi canını vermeye hazır. Ama böyle bırakamam. "Yalnız geldin dimi Ayşegül?" Adil'e baktım. "Kimsenin haberi yok geldiğimden." Anneme baktım. "Baban?" Tekrar Adil'e baktım. "Hayır." Dedim. "Poyraz?" Sinirlendim. Ne biçim bir korkak bu? Poyrazdaki cesaretin %1 'i bile yok bu adamda. "Kimsenin haberi yok dedim ya! Ne babamın, ne Poyraz'ın, hiç kimsenin!" Yatağı baktım sonra da doktora. Kendine yeni bir doktor bulmuş hemen. "Kendine yeni bir doktor bulmuşsun. Maşallah sana. Tabi ölü bir doktor işine yaramaz artık, dimi." Adil güldü. Hepimiz yatağıya ve doktora bakıyorduk."Yani." Dedi. "Ama bu doktora da yazık. Bebeğimi aldığı an çok az ömrü olur. Peşine düşerler onun ölene kadar da bırakmazlar." Dışardan sesler geldi. İhsan bakmak için dışarıya koştu. "Hani haberleri yoktu?!" Adil'e baktım. "Yok zaten, olsaydı silahlar duyardık dimi." Adil tekrar yatağıya baktı. "İyi, çabuk olalım. Bebeğini vermeye hazır mısın?" Biri Adil'in kafasına silah dayadı. Adil yavaşça döndü. "Hazır değil. Sen canını vermeye hazır mısın?" Adil bakakaldı. "Oğlum, Poyraz, konuşup aramızda hallederiz dimi oğlum." Poyraz güldü. "Aramızda hallederiz ya dimi... Aramızda hallederiz... Dimi? Sen benim oğlumu öldürtmeye kalktın! Benim oğlumu, Sinanımı! Neyi aramızda halledeceğiz? Bu Sinan'ı korkutuğun her an için. Onu kaçırmaya kalkıştığın her an." Acayıp sert bir yumruk attı ve ceketinden tutup tekrar kendine doğru çekti. "Bu da onu öldürtmeye kalkıştığın için." Daha sert bir yumruk atıp tekrar kendisine çekti. "Yanlış çocuğa bulaştın Adil! Benim oğluma dokunmayacaktın!" Gözlerinden ateş fışkırıyordu nerdeyse. "Bu da Ayşegül'e çektirdiğin acılar için. Bize çektirdiklerin için. Bebeği aldığın için. Onu, Onur'u ve Sadrettin'i yıllarca annesiz bıraktığın için." Daha da sert bir yumruk attı ve kendisine çekti. "Nerde kaldınız Poyraz bey ya? Az kalsın gerçekten alıcaklardı çocuğu." Poyraz bana baktı. "Geldim işte, geldim. Kimse dokunamaz sana, hiç kimse." Tekrar Adil'e baktı.

Flashback
Poyraz'ın ağzından:
"Aynen abla saçmalama." Ayşegül babasına baktı. "Baba... Bir şey yap nolur. Annem, annemi kurtar nolur." Deyip ağlamaya başladı. Baba Ayşegül'e baktı sonra da etrafa. Bir plan aradığı belliydi. Ayşegül'ü kendime doğru çekip anlından öptüm ve sarıldım. Geri sarıldı. "Merak etme Ayşegül, gerekirse kendi canımı veririm ama anneni sana getireceğim. Pahası ne olursa olsun. Ama karnındaki bebeği vermem, bil. Daha iyi bir çözüm vardır." Deyip düşünmeye başladım. Çekildim. Ayşegül'e baktım. "Bu senin bir fikrim var bakışın... Söyle Poyraz." Düşündüm tekrar. "Yok ya vazgeçtim. Fazla tehlikeli olur. Seni riski atamam." Tekrar düşünmeye başladım. "Aklıma daha iyi bir fikir de gelmiyor ya Allah kahretsin!" Düşündüm, düşündüm, düşümdüm... Daha iyi bir fikir bulamıyorum ya. "Söyle Poyraz. Delirceğim yeminle, söyle." Ayşegül'e baktım. "Ooffff. Bak benim planım buydu, sen Adil'i ara bizden gizli arıyormuş gibi yap. Oraya geleceğim, bebeği vereceğim gibi şeyler söyle. Bizim de haberimiz yok güya aradığından, gittiğinden. O sana ya adresi söyler ya da mesaj olarak atar. O adresi bize söyle. Biz daha sonra arkandan geleceğiz, sen içerde biraz uzat sonra biz gelip adamı gebertip annenle mutlu bir şekilde evimize döneceğiz."
"İşte bu be! Aslan eniştem benim! Abla bunu sakın bırakma ha, bu adamda zeka var. Öyle yapalım evet." Güldüm. "Abartma... Sinan bile gelirdi bu fikirle." Onur güldü. "Babasının oğlu işte." İkimiz de güldük. Ayşegül Adil ile aramak için gitti.

Poyraz KarayelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin