Ayşegül'ün ağzından;
"Dünyaya hoşgeldin oğlum... Hoşgeldin Umutum." Dedim. Göz yaşı döktüm biraz. "Bak kıskanmaya başlıyorum bak. Ayıp oluyor." Dedi Sinan... Poyraz'la beraber Sinan'a baktık. "Gel buraya, gel." Dedi Poyraz. Yanımıza koştu. Poyraz, Sinan'ı kucağına aldı. "Oğlum be... Sen niye kıskanıyorsun ki? O seni kıskansın bence. Çünkü o babasının ilk göz ağrısı değil. Benim ilk göz ağrım sensin oğlum. Hiç kimse senin yerini tutamaz." Deyip gıdığından öptü Sinan'ı. Sinan gülümsedi. "Aynen Sinancım. Sen bizim ilk göz ağrımızsın. Ve babanın da dediği gibi... Hiç kimse senin yerini tutamaz." Tekrar gülümsedi. Onu yanağından öptüm. Umut'un gözleri açıktı. Poyraz ve Sinan'a bakıyor gibiydi. "Bak oğlum, kardeşin sana bakıyor." Sinan gülümseyerek Umut'a baktı. "Merhaba abicim. Ben Sinan. Benle iyi anlaşmak istiyorsan bi kaç kurallar var bak... Kendine fazla ilgi çekmeyeceksin. Sürekli ağlayıp da herkesin sana bakmasını sağlama. Zaten yemiyoruz onu. Babamı ellimden alma. Ve ayrıca sırf Ayşegül abla senin annen diye onu da ellimden almaya hakkın yok. Bunlara uyarsan çok iyi anlaşırız bak. Ben seni çok severim. Zaten çok seviyorum. Yaparsan çok sevmem ama artık. Sen biraz büyüğü abicim, bildiğim her şeyi öğretecem sana. Futbol oynamayı, bisiklet sürmeyi, yüzmeyi, bildiğim her şeyi işte. Bi de sonra baş başa konuşalım da diğer bildiklerimi de anlatırım sana. Burda söylemek uygun değil, kızarlar bana. Okul hakkında da... Ama bilmen gereken en önemli şey budur; eğer Poyraz Karayel'in oğluysan ve onun soyadını taşıyorsan bu hayatta sana huzur yok demektir. Kaçırılırsın, vurulursun. Bunlar hep olacak hayatında bak. Ama ben izin vermem. Seni koruyacağım abicim, korkma ben yanındayım hep. Sana kimsenin dokunmasına müsaade etmem ben." Deyip anlından öptü onu. Güldük. "Evet oğlum. Altın kural bu. Sinanım... Senin kardeşini korumaya gerek yok ki. Ben korurum üçünüzü de." Dedi. "E zaten bizi koruya koruya bu hallere düştük ya baba." Güldük. Çocuk haklıydı... Anlından öptüm Sinanımı. Tekrar Umut'a baktım. Adını Umut koyduk oğlum... Bize umut ol. Abine şifa, bize yepyeni bir başlangıç ol. Umudumuz ol oğlum, umudumuz ol. Son zamanlarda tek ihtiyacımız olan umuttur. Zaten insanın ellinden her şeyi alabilirsin ama bi onu alamazsın be oğlum. Kimsenin ellinden umudunu alamazsın. İnsan kendisi isteyerek vazgeçecek ondan. O yüzden kimse seni benim ellimden alamaz... Çünkü sen benim umudumsun. Tutunduğum dalsın. Ve ben senden asla vazgeçmem. Asla. Canım oğlum benim...
Resmen ikinci kez anne oldum. Evlatlarımdan biri bana anne diyecek. Önce bebekliğini sonra çocukluğunu sonra da adam oluşunu göreceğim. En başta da tabi insan olduğunu göreceğim. Sinan'a baktım. Onu bebekliğini kaçırdım. Ama o da henüz çok küçük. Daha 6 yaşında... Onu da büyüyerek görüceğim. Yanında olacağım. İkisini de ölesiye seviyorum. Babama baktım. "Baba... Kucağına almak ister misin Umut'u?" Aldı. Baktı böyle bir süre ona. Göz yaşlarına boğdu. Beni anlımdan öptü. Poyraz'a gururla baktı. Gülümsedim babama. Böyle olacağını biliyordum. "Baba... Benim pabucumu damdan atmazsın dimi bak? Kıskanırım valla." Dedim. Babam gülümseyerek bana baktı. "Senin pabucunu damdan attığım bir dünyada yer almak istemem kızım." Dedi. Gülümsedim. Bu bir hayır yani. Anlımdan öptü beni. İkimiz de Umut'a baktık. "Dünyaya hoşgeldin torunum." Dedi. Poyraz, babam ve Umut'a bakıyordu. Ben ise ona baktım. Bana baktı. Birbirimize gülümsedik. Anlımdan öptü beni. Umut'a baktık. Sonunda... Bebeğimiz karnımda düşmedi. Sinanım da iyileşecek hayırsıyla. Ben daha ne isterim ki bu hayattan? Oğullarım iyi olsun da... Gerçi Poyraz gibi bir babaları olduktan sonra ne kadar iyi olabilirler ki? Başlarına bir şey gelmezse bari... Ya Poyraz çok iyidir aslında da... Etrafı kötü onun. Belayı çekiyor kendisine. Nasıl yapıyor, bende bilmiyorum ama yapıyor işte bir şekil. Onun suçu da değil aslında. Öyle oluyor işte. Babam, Umut'u bana verdi. Ben ise Poyraz'a verdim. Kucağına aldı Umut'u. Anlından öptü onu. Sonra Sinan'a baktı ve Sinan'ı da anlından öptü. "Aslan oğullarım benim." Dedi. Sinan, minicik elliyle Umut'un minik ellini tuttu. İkisi de çok tatlıydı. Poyraz ve ben gülümseyerek baktık Sinan ve Umut'a. Saatler geçti. Poyraz ve ben heyecanla, sabırsızlıkla test sonuçlarını bekliyorduk. Son umudumuz Umuttu. Kan bankalarında Sinan'a uygun kan bulamıyoruz çünkü bi türlü. Eğer ki Umut'un kanı uymazsa o zaman n'apıcağımızı bilmiyoruz. Yeni bir kardeş mi yaparız? Ne yaparız? Bir çaresizlik kapandı içime. Bir kardeş daha yapamayız ki. Sinan'ın o kadar süreci yok. O kadar bekleyemez. Dur Ayşegül, dur! Daha test sonuçlar bile belli değil. Niye böyle düşünüyorsun? Uyar belki. Ben kimi kandırıyorum?.. O kadar çok korkuyorum ki uymayacak diye. Önden plan yapayım diyorum işte kendi kendime. Ya dur. Kötü düşünürsen kötü olur. Gerçi iyi düşünsem de kötü olur... Bizim kaderimiz bu çünkü... Dua etmekten başka bir şey gelmiyor ellimden. Allahım... Bizi Sinan'la sınavlama. Benim canımı al. O daha çok küçük. Onun yaşayacak daha çok ömrü var.
Şu test sonuçlar da bi gelsin ya. Sinem bize sonuç bi kaç saate çıkar dedi. E hani nerde sonuç? Sinem girdi içeriye. Bana sonra da Poyraz'a baktı. "Hadi hayırlı olsun. Sinan'a bir sürü yeni kan çıktı. Kurtuldu." Dedi büyük bir sevinçle. Poyraz ve ben de çok mutluyduk. Aylar geçti... Sinan tedavisini olmuş her çocuk gibi okula gidiyordu. Çok mutluydu. Onu mutlu gördükçe biz de mutlu oluyorduk. Umut 1 yaşındaydı. Sinan ve Umut çok iyi anlaşıyordu. Umut Sinan'ı, Sinan da Umut'u çok seviyordu. Tabi daha küçük olduğundan Umut sevgisini göstermeye pek beceremiyordu. Ara sıra Sinan'ın saçlarını çekiyordu. Sinan ona karşı çok anlayışlı ve sabırlıydı. Saçını çektiği zamanlar hiç kızmazdı ona. Daha küçücük olduğu için sevgisini göstermeyi beceremediğini biliyordu. Saçını çektiği zamanlar saçını geri alır, başka bir yerde otururdu. Umut'un yaptığı şey doğru olmadığını belirtmek için. Umut bir süre Sinan'a bakıp sonra yanına giderdi. Sonra tekrar oynarlardı. Sinan'ın, Umut'a olan sevgisine ve yaptığı abiliğe Poyraz da, bende hayran kalmıştık. Umut'u bizden daha çok seviyor resmen. Umut da Sinan'ı çok seviyordu. Sinan gittikçe daha da popüler oluyordu. Şu an bir dizi projesi var. Oğlum adlı bir dizi. Başrolde şu an. Her ne kadar da yorulmasını istemesem de gene de arkasında duruyorum. Ne yalan söyleyim çok da yetenekli valla. Oynadığı dizi çok popülerdi. Umut, Sinan'ı ekranda gördüğünde hep abi deyip televizyona giderdi. Sinan ağladığında o da abisini taklit ederdi. Umut'un bu hallerine çok gülüyorduk. Bugün çarşamba günüydü. Sinan'ın dizisinin galası vardı. 20. Bölümdü bu akşam. Sinan Poyraz ve Begüm'le beraber galadayken ben ise Umutla babamlara gittim. Koltukta oturup konuşuyorduk. Oğlumun dizisini izliyorduk. Sinan geldi ekranlarımıza. Umut önce oyuncaklarıyla oynuyordu ama sonra abisinin sesini duyunca etrafa baktı. Gene duydu sesini. "Abi? Abi yok." Dedi dünya tatlısı ses tonuyla. Güldük. Onu kucağıma aldım ve koltukta oturdum. Televizyona baktı. Parmağıyla televizyonu gösterdi. "Abi." Çok düşkündü abisine. Gülümsedim ve yanağından öptüm. Abisini izledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poyraz Karayel
General FictionBu Poyraz Karayel hikayesidir ama burda ben kendime göre bi şeyler yazıyorum. Umarım beğenirsiniz. ❤️