Yoongi
Sürekli dünki konuşmalarımıza bakmam normal değildi. Her kelimesi sürekli aklımda dönüyordu. Her şeyi tam anlatmamıştı ama beni sevmesine rağmen bana güvenmiyordu.
Kendi yazdıklarımın hakkını verebilmek için gün boyu gözlerimle onu takip etmiştim.
Nerede, kimle olduğundan emin olduktan sonra uzaklaşıyordum. Bu Jimin'in dikkatini çekse de ona bir açıklama yapmadım. Sonunda biraz vicdan sahibi olduğumla ilgili mutlu olduğunu söyleyip duruyordu.
Boş dersi kullanarak hepsinden uzaklaştım. Takiplerim sonucu öğrendiğim sınıfının önüne gittim. Herkesin derste olmasından dolayı kimse yoktu. Bu işime geliyordu tabi.
Kattaki tuvaleti de kontrol ettikten sonra öğretmenler odasının arasında beklemeye başladım. Hâlâ mesajları okuyordum. Bu neden beni çok hırslandırmıştı anlamıyordum sadece biri bana bir şeyi yapamayacağımı söylediğinde kendime engel olamıyordum.
Benim yüzümden insanların acı çekmesi alışık olduğum bir şeydi. Ancak bu sefer farklıydı... Tarifsiz bir histi. Ağabeyimin onun hakkında konuşmaları aklıma geldikçe daha kötü oluyordum.
Jungkook hep hayatımın içindeydi.
Ağabeyim ismini vermeden sürekli onun ne kadar güzel, şirin, zeki ve en önemlisi güçlü bir çocuk olduğundan bahsederdi.
Telefonu elimde döndürürken sırtımı arada kalan duvara yasladım. Düşündüğüm zaman gün boyunca kimse ona bulaşmamıştı bu iyi bir şeydi. Zaten Taehyung'un kuyruğundan ayrılmıyordu orası ayrı.
Kim Taehyung, beni hasta ediyordu.
İçimdekinin sinir olmadığını kendime yedirmeye çalışıyordum ki zil çaldı.
Sınıftan büyük bir aceleyle ilk çıkan olmuştu. Kontrol ettiğim tuvalete girdiğinde istemsizce gülümsedim. Sıkışmış olmalıydı.
Tam Jimin'in yanına gidecekken tuvalete giren diğer bedenle olduğum yerde durdum. Gülüşüm hemen solmuştu. Aklıma kötü şeyler getirmemeye çalışarak dikkat çekmeden tuvalete girdim.
Büyük tuvalette yankılanan kısık konuşmalar ellerimi sıkarak morartmama yeterdi. Son kabinin önüne geldiğimde gördüğüm iğrenç manzara içimde oluşturduğum tüm duvarları yıkmıştı sanki.
Biri korkudan, biri tutkudan beni fark edememişti.
Kendimi dizginlemek şu an benim için imkansızdı. Kemerinde ki elleri gördüğümde kapıya sertçe yumruğumu geçirdim.
"Ellerinin derisini yüzmeden önce çekmen için sıfır üç saniyen var."
Kelimeler benden izinsiz çıkmıştı. Beynim benimle birlikte değil sadece içimdeki saf sinirle karar alıyordu.
Titreyen bedenimin tek amacı öldürmekti. İkisinin de bakışları beni bulduğunda, Dongyeon korkuyla bir adım geriledi. Bir şey söylemesine izin vermeden ensesinden tutup kapıya çarptırdım. Kapıyla birleşmiş yüzünü zorlukla ayırdığında kanayan burnunu zevkle izledim. Gözüm bu sırada korkuyla yere çökmüş bedene kaymıştı. Bu daha çok öfkelenmeme sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVILGEL [Yoonkook] düzenleniyor
FanfictionJeon Jungkook aşık. Min Yoongi ise yavşak. Namjin&Vmin