Yoongi
Kantinde, her zaman olduğu gibi grubumuzla oturup gülüşüyorduk. Demek çok isterdim, ama lanet olası bir velet yüzünden bu ara çok şey değişmişti.
Yarım akıllılara eğlence çıkmıştı. Beni çok ilgilendiren bir durum değildi aslında. Sonuç olarak, her iki cinsi etkileyebilecek kadar yakışıklı olduğumu biliyordum. İlk değildi ve son olmayacaktı. Beni huysuzlandıran tek şey, bunu ortaya çıkartacak kadar saçma bir özgüvene sahip olmasıydı. Sürekli yanıma gelip olayı açmalarından sıkılmıştım, ben sıkılınca iyi şeyler olmazdı.
İşin bir de karalama kampanyası tarafı vardı. Lisenin, krallığım olması kaçınılmaz bir durumdu. Kendiliğinden gelen bir itaat vardı, ben hiçbir şey yapmıyordum.
Bu büyük güç beraberinde gizli bir nefreti de getiriyordu. Jimin dışında, dostum dediğim herkes arkamı döndüğüm an gerçek yüzlerini gösteriyordu. Kısacası, çoktan eşcinsel olduğumla ilgili dedikodu çıkmaya başlamıştı. Hatta sadece sima olarak tanıdığım o çocuğu, ölesiye sevdiğim ve düzüştüğümüzle ilgili bir sürü saçma şeyler yavaş yavaş kulağıma geliyordu. Bunlara sadece gülüp geçmek kolay değildi. Sarsılmasından korktuğum bir otorite vardı, bu yüzden olay olduğundan beri büyük bir güç gösteri sergiliyordum bu da beni gereksiz yormuştu. Benden bahsediyorsak sadece dururdum insanlar işlerini yapar giderlerdi. Bu hep böyleydi, işlerin değişmesi fena halde canımı sıkıyordu. Üstümde ekstra bir sinire sebep oluyordu.
Ne yapmam gerektiğini düşünüp yürürken dikkatimi müzik odasından gelen inlemeler çekmişti. Hah okulda nede- durun bu konu hakkında söz söylemeye hakkım yok. Yaptıklarımdan dolayı normal gelmesi gerektiği için sessizce geçecektim ki duyduğum şeyle merakıma yenik düştüm.
"Gözlerinizi ayırmayın çocuklar eminim ki izlemesi de yapması kadar zevkli olacaktır."
Hop! Kardeş ne yapıyorsunuz kaç kişisiniz? Az ahlak... Şaka devam.
Başımı sallayıp güldüm. Tam Keyfim yerine gelmişti gidiyordum ki, bu sefer duyduğum şey içimde bir şeylerin titremesine sebep oldu.
Jungkook? Jungkook mu demişti o? Hemen sonrasında gelen acı dolu bir yalvarış, gözlerimi sonuna kadar açmama sebep olmuştu.
Beynimde çakan şimşekle ağzım sonuna kadar açıldı. Bu benimki miydi? Yani benimki değil de, işte şey olan. O şey olan çocuk işte. Aish.
Ağlamalar arttığında, içimde ki dürtüye engel olamadan kapı kolunu tutmuştum. Ama eşzamanlı olarak tüm bedenimi saran o duyguyu engelleyemedim. Hayır... yapamazdım. Bu işleri daha beter bir hale sokardı. Onun kurtarıcısı olmak beni bitirirdi. Bu yüzden, onun bitmesine göz yumacaktım.
Yinede sadece bir an bile olsa, o odaya girip hepsinin ağızlarıyla burunlarını yer değiştirmek istedim. Bunun benim için kötü olduğuna tamamen emin olduktan sonra, kalbimi her zaman ki soğukluğunda tutmaya çalışarak elimi yavaşça çektim. Senin sorunun değil Yoongi, devam et.
Bencilceydi. Bunun farkındaydım ama gelin görün ki ben olduğum kişiyi inkar etmiyordum. Hızlı adımlarla katı terk ederek Jimin'in yanına ilerledim. Unutup hiç olmamış gibi davranmak en mantıklısıydı. Jimin beni görünce, en şirin halini takınarak yürümeye başladı. Bu haline hafifçe gülümseyerek ellerimi ceplerime attım. Pembe saçlarını düzeltip kolunu omzuma attı.
"Off şuradan bir girişin vardı böyle havalı havalı ofofof yandı buralar. Ne gavatsın lan sen varya se-"
Yan gözümle ona baktığımda susmasını sağlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVILGEL [Yoonkook] düzenleniyor
Hayran KurguJeon Jungkook aşık. Min Yoongi ise yavşak. Namjin&Vmin