Min Yoongi
Yaşadığımız yoğunluk gecenin çökmesiyle ufak bir araya girmişti. Ağabeyim ne kadar canı istediği için geldiğini söylese de onları hiç tanımayan Minwoo bile onun Jin Hyung için geldiğini anlamıştı.
Onları öpüşürken gördüğümde başta tüm hayvanlığımla sevinmiştim ama sonradan aklıma Sunhee gelince kendimi iğrenç hissetmiştim. Genç yaşında ün salmış mütevazi psikolog Kim Namjoon'un otuzlarının sonunda olgun -yaşlı- bir sevgilisi vardı. Estetikleri sayesinde inkâr edemezdim ki güzel ve genç görünüyordu. Öyle kötü huyları falanda yoktu tek sorun ikisi birbirleri için uygun değildi. Tabii bunlar sadece benim fikrimdi. Onların ikisine göre gayet güzeldi(?) ilişkileri. Abimin gerçekle sahteyi ayırt etmesini beklemekten başka çözüm yolu yoktu sanırım.
"Bir ateş böceği, iki, üç ateş ateş ateş ateşböceği~"
Evin önünde kalan yeşillikte oturmuş mırıldanan Jungkook'a gülümseyip iç çektim. Ben gerçeğimi bulmuştum. Sallanan bedenin omuzlarından ince pikeyi atıp kendime bastırdım. Minik bir çığlık atsa da beni görmesiyle tepinmişti. Tepinirken tepemizde sallanan küçük ışıklarla büyük bir uyum içindeydi.
"KORKUTTUN!"
"Özür dilerim."
Pikenin izin verdiği kadarıyla güzel boynuna öpücük kondurdum. Gecenin vermiş olduğu sızı dudaklarımızı titretmişti. Ya da titreten bendim emin olamıyorum. Kendimi tutmaya çalışırken tersten yüzümü kavrayıp dudaklarıma o öldüğüm kelebeği bıraktı.
"Ne düşünüyorsun?"
Dalgın gözleri tekrar küçük gölle buluştuğunda ıslattığım dudaklara baktım.
"Minwoo hakkında biraz endişeliyim. Böyle bir hayat yaşamamalı."
Güven vermek için kolumun altında iyice kaybolmasını sağladım. Benimseyip o da sokulmuştu.
"Nasıl bir hayat?"
"Yoongi, yaşı daha çok küçük ve bulaştığı belaya bakar mısın? Her gece barlarda sabahlamamalı ya da her gördüğünün altına yatmamalı. Ailesi olmadığı için doğruyu ayırt edemiyor olabilir."
Sesi sona doğru nerdeyse ağlayacak gibi çıkmıştı. Saçını öpüp yanağını okşadım.
"Kook insanlar hayatlarını şekillendirirken bu tarz şeylerin arkasına saklanamaz. Yaş, aile, geçmişi bunların hepsi bahaneden başka bir şey değil. Herkes kendi kararları ve seçimleri sayesinde şu an ne yaşıyorsa yaşıyor. Min bu hayatı kendisi seçmiş düzeltmeye çalışmak bize düşmez sadece istediği sürece yardım edebiliriz."
Yüzü huysuz çocuklar gibiydi. Biraz sızlansa da onaylayarak kabul etti. Kalbi çok güzeldi.
"Herkes uyudu mu? Jimin ve Taehyung Hyung hâlâ odadan çıkamadı mı?"
"Onlar önümüzde ki beş yıl biraz zor çıkarlar. Yalnız bırakmamak istersen eğe-"
Yüzüme geçirdiği eli Jimin'den bile daha beterdi. Bundan sonra o ikisine yakınken bu tarz şeyler yapmamayı aklıma not ettim.
"Yoongi bir şey diyeceğim."
Devam etmesi için yanağına yanağımı dayadım. Çekinir gibi bir hali vardı. Ne zaman o güzel dudakları gerilse altından hep beni rahatsız eden şeyler çıkıyordu.
"Sence sen benim ileride kocamla hatırlayacağım lise aşkım mısın? Hani şu 'ne günlerdi ama...' adlı sohbetlerin başrolü?"
Birden sorduğu soru beynimi ters döndürmüştü. Yanında kocası olarak başka birini düşünmek bile kafamı taşla ezme isteği getiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVILGEL [Yoonkook] düzenleniyor
FanfictionJeon Jungkook aşık. Min Yoongi ise yavşak. Namjin&Vmin