Uyandığımda Taehyung, yanımda yoktu. O günden beri sürekli eve gelip benimle ilgileniyordu. Evet, o olaydan sonra okula gitmedim. Hâlâ da gitmiyorum. Olacaklardan korkuyorum, fakat beni ondan daha çok korkutan bir şey var.
Min Yoongi.
O bakışlarından sonra okula gitmeye cesaret edememiştim. Evet ben Jeon Jungkook, sevdiğim çocuktan korkuyorum.
O sinirli bakışları, beni korkutmaya yetmişti. Keşke benden duysaydı. Onu ne kadar çok sevdiğimi, her görüşümde kalbimde oluşan tarifsiz hissi, gülüşünü gördüğüm zamanki mutluluğumu, beni benden alışını, bunların hepsini bilmesini isterdim. Kendim söylemek isterdim. Fakat şimdi nasıl söyleyecektim? O bakışlarından sonra, küçümseyici tavrından sonra nasıl söyleyecektim?
Taehyung Hyung, her şeyin düzeleceğini söylemişti. Gerçekten düzelecek miydi? İnsanların ağzında benim adım dolaşırken, herkes iğrenir bir şekilde bakarken, nasıl düzelecekti?
Bu sorular, aklımda her dakika yankılanırken kendimi ağlamaktan alıkoyamıyordum. Ağlamaktan ve uykusuzluktan şişmiş gözlerimle ne kadar korkunç gözüküyorumdur acaba? Şu an küçük bir çocuk beni görse o da ağlardı korkudan.
Kaç gündür ne yataktan, ne odamdan çıktığım vardı. Kendimi depresyonda gibi hissediyordum. O olaydan sonra zaten böyle hissetmem normal değil mi? En yakın arkadaşım dediğim kişi tarafından hanete uğramak. Üstelik, bunu sevdiğim adamın öğrenmesi. Daha ne kadar kötü olabilir? Gerçi bir de Dongyeon ve işe yaramaz tayfası vardı.
Çalan telefon ile düşüncelerimden silkelenip, açmak için elimi uzattım. Namjoon Hyung, arıyordu. Kaç gündür yanına gitmiyordum. Meraklanmış olmalıydı. Sesimin düzgün çıkması için dua ederken, aramayı cevapladım.
''Hyung?''
''Yah! Jungkook, kaç gündür gelmiyorsun insan haber vermez mi? Ne kadar endişelendim haberin var mı?!'' Hyungun sesi, sinirli çıkıyordu.
''H-hyung, ben özür dilerim. Biraz hastalandım ve aramaya fırsat bulamadım. Seni endişelendirdiğim için üzgünüm.'' Söyleyemezdim. Daha çok endişelenmesini, istemiyordum.
''Ah, anladım. Eviniz yakınlarındayım, yirmi dakikaya gelirim.''
''H-hyung h-hiç gerek yok. Annem, zaten yanımda.'' Sesimin titrek çıkmasını umursamadan konuştum. Gelemezdi.
''Jungkook, bir sorun mu var?''
''Hayır, Hyung. Sadece uyumak istiyorum. Fazla halsizim.''
''Peki, Jungkook. İyileştiğin zaman, yanıma gel.''
''Tamam, Hyung. Görüşürüz.'' Dedikten sonra direk aramayı sonlandırdım. Ah! Gelseydi gerçekten kötü olurdu. Bu halimi görse, her şeyi anlatmak zorunda kalırdım.
Anlık bir dürtüyle banyoya girmek için yataktan kalktım. Kaç gündür yataktaydım. Duş bile almamıştım. Bu gidişle almamaya devam edersem eğer kokarcaya dönecektim. Soğuk suyu açıp küvetin dolmasını bekledim. Kendime gelmem için soğuk su şarttı. Küvet dolduktan sonra suyu kapatıp, üstümdeki her şeyi bir hışımla çıkardım. Kendimi soğuk suya bırakıp, rahatlamaya çalışıyordum. Titriyordum ama umursamıyordum. O kadar ölü gibi dolandıktan sonra başka nasıl kendime gelebilirdim? on dakika kadar küvette durduktan sonra çıkıp üstümü giyinmeye başladım. Saçlarımı da kuruttuktan sonra dışarıya çıkmak için kapıya yöneldim.
Okula gitmenin vakti gelmişti. Yoksa devamsızlıktan kalabilirdim. Hâlâ beni konuşmaya devam ediyorlar mıdır? Diye düşünmeden edemiyordum. Ama yapacak bir şey yoktu işte elinde sonunda o okula gidecektim. Tek isteğim, Yoongi ile karşılaşmamaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVILGEL [Yoonkook] düzenleniyor
Hayran KurguJeon Jungkook aşık. Min Yoongi ise yavşak. Namjin&Vmin