31

4K 270 350
                                    

Yoongi

Korku filminin ilk saniyesinden itibaren Jimin nefes almıyordu. Düşük kalitede olmasını göz önünde bulundurursak iyi bir tanesinde kesinlikle can verirdi. Mısırları bir bir ağzıma tıkıştırırken daha şimdiden bir sürü mantık hatası bulmuştum. Sarıldığı yastığı iyice ciğerlerine çekip arada başında ki uyku bandını gözüne siper ediyordu.

"Hâlâ Winnie The Pooh izleyebiliriz?"

"Hayır ben öyle şeyler artık izlemiyorum sus. Korkmuyorum ben."

Cümlesini söylerken bile sıçrıyordu. Omuzlarımı silkip mısırımla ilgilenmeye devam ettim. Jimin'in bizde yatılıya kalması demek tüm gece uyku yok demekti. Korktuğu halde korku filmi izlemek ister, saçma sapan maskeler yapar ve en kötüsü saçımı örmeye çalışırdı. Bu yüzden çoğu kez beyin sarsıntısı geçirmişti. Bazen böyle olmasının sorumlusu benmişim gibi hissediyordum.

"Siktir! Gitme... Oraya gitme öleceksin. Hayır geri dön! Yoongi bir şey yap ölecek."

Beni sarsarak mısırımı döktüğünde itekleyip kaseyi güvenliği için diğer koluma aldım.

"O ölmeyi hak etti."

"Katilsin sen."

Gözlerimi devirerek yatakta iyice yayıldım. Hayır neyi kime kanıtlamaya çalışıyordu? Hâlâ Winnie The Pooh izlediğini biliyordum. Arada yaptığı duvar kağıtları onu ele veriyordu.

"Bitsin istiyorum."

Ağlayacak görüntüsü sinirimi bozduğu için kumandaya uzanıp tek tuşla eziyetine son verdim. Uyku bandını iyice taktıktan sonra oflayarak yanıma uzandı. Uyumayacaktı ve uyutmayacaktı adım gibi emindim.

"Şimdi mesela bu sadece film tabi ama mesela o ruh buraya gelse, sen de ölen kız gibi biricik arkadaşın için kendini feda eder misin? Hemen cevap ver!"

"Hayır."

Araladığı banttan gözüken tiksinen bakışlarıyla kalçasını dönmüştü. Sırıtıp arkasından sarılırken dudaklarımı saçına bastırdım.

"Feda etmeme gerek kalmaz çünkü onu öldürürüm bebeğim."

Yüzüme yediğim minik elleri hızdan dolayı felç geçirmemi sağlamıştı.

"Azdın mı köpek? Jungkook hiç iyi bir şey yapmıyor şu ceza işiyle tehlikedeyim."

Gülüştüğümüzde birlikte yatmayalı baya uzun bir zaman olduğunu fark ettim. Küçükken en az haftada iki kere birbirimizde kalırdık. Yorganı ayaklarımla kaldırıp çadır şeklinde içine kıvrıldım.

"Uzay gemisi oynayalım mı?"

"EVET! EVET BEN PİLOTUM ÇEKİL"

Ayaklarını aynı benim gibi kaldırmış eliyle kolumu iteklemişti. Sesli bir kahkaha atıp sağa sola sallamaya başladım. Oyunumuz basitti sanki bir uzay gemisindeymiş gibi ayaklarımızla yorganı sallandırıyor tepişiyorduk. Pilot ise yönü belirleyendi.

"En son sen olmuştun hayır."

Kolumu cimciklerken yorganı tekmelemiş yanıma biraz daha sokulmuştu.

"Haklısın sekiz yıl önce."

Doğru söylemesine omuzlarımı silktim. Uzun bir süre abimin odaya gelip uyarmasına yetecek kadar yüksek çığlıklarla oyun oynamıştık. Gülmekten gözümden yaş gelmişti çünkü Jimin oyun oynarken acayip değişik yüz ifadelerine bürünüyordu. Yatakta nefes nefese birbirimize bakıp tam durulduk derken yeniden kahkaha attık.

DEVILGEL [Yoonkook] düzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin