26 Eylül 2015
Jungkook sabah erkenden uyanıp kahvaltıyı hazırlamış, odasına dönüp yatağa uzanmış ve sağ dirseği üzerinde doğrularak yanındaki bedeni izlemeye başlamıştı.
Sık aldığı nefesleri yüzünden minik göğsü sürekli inip-kalkıyordu. Jungkook aslında buraya, onu uyandırmak için dönmüştü fakat klişe bir şekilde kıyamamıştı. Bu yüzden başparmağı ile onun yüzünü okşuyordu.
Biraz sonra Yoongi'den hırıltılar ve mırlamalar gelince onun uyandığını anlamış ve yanaklarını öpmüştü. Kuyruğu koluna değdiğinde ise omzuna öpücük kondurmuş ve uykusu açılsın diye hafifçe gıdıklamıştı.
Miniğinin kıkırdamalarını duyduğunda tavşan dişlerini göstererek gülümsemiş ve onu kucağına alıp banyoya, yüzünü yıkamaya götürmüştü. Biliyordu ki minik şeytanı yüzünü yıkamayıp yalan söyleyecek ve sevimli bir şekilde işten sıyrılmaya çalışacaktı.
Yoongi, ısırarak yemekten hoşlanmadığı tostunu kendisi için dilimlere ayıran sahibini izlerken, sandalye yüzünden yere değmeyen ayaklarını ve pembe kuyruğunu sallıyordu.
Sahibinin masallarda anlatılanlar kadar yakışıklı bir yüzü vardı. Onunla ilgileniyor ve eğer uslu olursa akşam yemeklerinde balık yemesine izin veriyordu. Yoongi onda eski ailesinde alamadığı bir koku alıyordu, sevginin kokusu.
"Sahip?"
"Efendim bücür?"
Yoongi patilerini açabildiği kadar açmış, kelimeleri düzgün telaffuz etmeye çalışmış ve neredeyse başarmıştı.
"Seni bu kadar çok seviyorum."
Jungkook duyduğu şey ile sırıtırken miniğini alnından öpmüş ve o da aynı şeyi tekrar edip kollarını açabildiği kadar açmıştı.
"Ben de seni bu kadar çok seviyorum."
Yoongi bu durumdan memnun olmamış aksine kıskanmıştı çünkü büyüğünün kolları haliyle kendi minik kollarından daha uzundu.
"Ama bu benimkinden çok oldu ya, sevmedim."
Minik dudaklarını sarkıtıp sitem ettiğinde, Jungkook tostu kesmeyi bitirmiş ve çatalla küçüğüne yedirmeye başlamıştı.
"O zaman büyüdüğünde daha çok seversin, anlaştık mı?"
Jungkook, çizgi şeklindeki gözbebekleri büyümüş kedisinin sevimli şaşkınlığına dayanamamış ve derin bir nefes alma ihtiyacı hissetmişti.
Minik fare kendisine büyülenmiş gözlerle bakıyordu ve bu Jungkook'ta tüm gün onu gıdıklayıp, çimdikleyip ve öpücüklere boğup sevme duygusunu arttırıyordu.
Kar tanesi kadar beyaz olan tombul yanakları kızardığında, Jungkook kıkırdamış ve pembe saçlarını sevmiş ve kahvaltısını yapmasına yardım etmişti.
~
Yoongi birkaç mırlama, kuyruk sevdirme ve sırnaşıp durmanın da etkisiyle, Jungkook'u sonunda sinemaya gitmeye ikna edebilmişti. Evde beraber izledikleri bazı filmlerden sinemanın nasıl bir şey olduğunu görmüş ve o dev televizyonu kendi gözleriyle görmek istemişti.
Jungkook ise henüz dersleri ağırlaşmadan tüm zamanını küçüğüyle harcamak istiyordu. Zaten kabul edecekti fakat gene de naza çekmekten kendini alamamıştı.
Haftaya muhtemelen ailesi geleceği için dışarı fazla çıkabileceklerini de sanmıyordu. Bu yüzden bir alışveriş merkezinde, izleyecekleri animasyonun saatine kadar vakit öldürmek adına mağazaları dolaşıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paws of love »yoonkook ✓
Fanfiction"Antik Mısırda ataların, atalarıma tapıyordu. Şimdi patilerimin önünde diz çök seni lanet insan bozuntusu." catboy yoongi @yoonkookizm 050317