yirmi

11.7K 961 384
                                    

Yoongi küçük bir çocuk gibi sızlanıp dururken, Jungkook onu teselli etmeye çalışıyordu. Az önce izlediği çizgi dizide Tom, gene Jerry tarafından kandırılmış ve Yoongi'nin huysuzlanmasına neden olmuştu. Böylesine zamanlarda Jungkook sadece onu teselli ediyor ve kahkahasını içine saklamak zorunda kalıyordu. Aksi takdirde Yoongi, ona küser ve salonda yatması için yatağa yanlamasına yatardı. Sonra da gece uyuyamadığını söyler ve koltukta sıkışmalarına neden olurdu.

Busan'a tatil için gelirlerken, Jungkook denize gireceklerini veyahut akşamları partilere gideceklerini hayal etmişti. Fakat gerçekler hayallerin yanından bile geçmemiş olacak ki, evde beraber Tom ve Jerry izlerlerken bulmuştu kendini.

"İki gün sonra döneceğiz kedicik en azından havuza gidelim."

Yoongi sahibini dikkatle dinledikten sonra hiçbir cevap vermeden mutfağa yönelmiş ve bardağına süt doldurmuştu, efkarlıydı.

"Sen gidebilirsin."

Denize gitmeyi çok istese de, ilgisiz gibi davranmaya çalışıyordu çünkü yüzme bilmiyordu. Bunun ötesinde, eskisi kadar olmasa da, sudan hala haz etmiyordu.

Jungkook ayağa kalkıp onun yanına gittiğinde, elindeki süt bardağını kenara koyup ona arkasından sarılmış ve ensesini öpmüştü.

"Ama ben seninle beraber gitmek istiyorum."

Jungkook'un dudakları kulağına değerken, fısıltıyla konuşması Yoongi'yi derinden etkilese de, sessiz kalmayı seçip cevap vermedi. Bunun yerine, arkasını dönüp kollarını büyüğünün boynuna doladıktan sonra dudaklarına kısa bir öpücük bahşetmek istedi.

"Suya girmesem sorun olur mu?"

Jungkook istediğini yarım olarak almasıyla gülümsemiş ve küçüğü kollarının arasından çıkmak üzereyken, belindeki elleriyle onu kendine çekmiş ve az öncekinden daha derin bir öpücük vermişti.

"Sen nasıl istersen bebeğim."

*^*

"Ben demiştim sana gelmeyelim diye, demedim mi? Dedim."

Yoongi, tatlı bir şekilde kollarını önüne bağlayıp söylenirken Jungkook bıyık altından sırıtıyor ve gülmemek için dudağını dişliyordu.

Pembe saçlı, daha fazla kendini tutamayacağını fark ederek elindeki havluyu Jungkook'un göğsüne ve sırtına sardığında, Jungkook dayanamayıp kahkaha atmış ve Yoongi'nin daha çok sinirlenmesine neden olmuştu.

Geldiklerinden beri insanlar Jungkook'a yiyecekmiş gibi bakıyorlar ve kediciğin çıldırmasına yol açıyorlardı.

"Gülmesene ya! Bak şu kız sana aşık oldu eminim, öyle gülersen tab- bakma! Bakmasana ya!"

Jungkook pembe kuyruğunu hızla sallayan kedisini kendine çekmiş ve gözlerinin içine, en derinine bakarak konuşmuştu.

"O kız ya da bir başkası, kimseye sana baktığım gibi bakmam, bakamam."

Pembe saçlı olan sahibine yıldızlara bakar gibi baktığında, istemsizce gülümsemiş ve başını onun boynuna gömüp kokusunu içine çekmişti.

Jungkook'un en değerlisi olmak, dünyadaki her şeye bedeldi. Büyüğü, asla kendisinden taviz vermesine gerek bırakmamıştı. Her zaman onu dinlemiş, isteklerine ve düşüncelerine önem vermişti. Kendisi gibi olmasını sağlamış ve davranışlarına asla kötü bir söz söylememişti. Onu tanımış ve bunun ötesinde onu sevmişti.

Yoongi büyüğüne aşık falan değildi çünkü aşk, ateş gibiydi. Dokunsanız yakar, beslemezseniz sönerdi. Yoongi'in yandığı doğruydu ama, beslemek için bir nedene asla ihtiyaç duymamıştı. Sadece günden güne fark etmişti ki, kalbinin oluştuğu yerde kendisinden fazla Jungkook vardı. En güzel anıları onun gülümseyişini içerirken, en kötüleri onun kırıklıklarını içeriyordu.

paws of love »yoonkook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin