Fırtına gibi geçecek bir kader ❁

3.6K 261 43
                                    

Geç yükledim, üzgünüm. Özür dilerim fakat gündüz dershaneden geldim ve ders çalıştım. Yarın sınavım var. Kısa olabilir. Neyse, işte y.b. ! Tahminler ve yorumlarınızı bekliyorum. Yan tarafta tam kadro Karanlığın Seçimi var. :* Aynı zamanda Alania'nın elbisesi. Alania = Lani ! ^.^Nasıl ? Bölüm şarkıları ile okumalar !

"Bazen büyük farklılıklar insanları birbirine daha da yakınlaştırır." Kaybedenler Kulübü

 'Kaybolmuş bir bütünün kırık iki parçasıdır ruh ikizleri eğer eksik parçayı bulursan işte o aşk tüm dünyanın sonunu getirecek kadar güçlüdür .' Sen Benim Diğer Yarımsın / Holly Bourne

Yayınlanma: 22.02.2014
Düzenleme: 21.11.2017

Sabahın erken saatinde kalkmıştım ve yüzümü bir heykel gibi gösterilmesi için pudra ile beyazlatmışlardı. Saçlarım açık bırakılmış ve başıma beyaz çiçeklerden oluşan taç takılmıştı. Elbisem ise beyazdı. Ne zaman dikildiğini ve odama geldiğini bilmiyordum. 'V' yaka dekoltem, belimi saran kemerimle elbisem, bana tanrıça havası vermişti. Ya da gökten düşen kanatsız bir melek de olabilirdim. En sonunda hazır olmuştum. Kapım açıldı ve içeri elinde pelerinle birlikte Bavol ve Yogov-Pamilian ikilisi gelmişti. Onlara gülümsedim. Bavol yanıma geldi ve pelerini yatağın üstüne attı.

 Bavol " Tanrıça gibisin. Güçlü, güzel ve kırılgan." Dedi ve beğeni dolu gözlerle beni süzdü.

 " Öyle deme. Ben aynıyım." dedim.

 " Aynı değilsin. Güzelliğin ön plana çıkmış."

 " Önemli olan güzellik değil, akıldır. Bence yeterince güzelliğim ön plana çıktı, sıra zekamın öne çıkması zamanı."

 Pamilian " Evet, Bavol. Alania'yı o lanet tabuta götürecektik." Dedi sıkılgan bir sesle.

 Bavol " Alania'nın kalp atışlarını ve nefes alışlarını kimsenin anlamaması için Clips suyu nerede ? "

 " Yoksa beni öldürecek mi ? " dedim.

 Pamilian " Korkma, sadece nefes alışlarını ve kalp atışların dışarıdan görülmeyecek.Al, iç." dedi ve minik bir şişe uzattı.

 İçindeki sıvı, altın rengindeydi.İçilebilir gibi gözüküyordu. Şişenin kapağını açtım ve içtim. Ah ! Lanet olsun ! Acıydı. Hayatta tattığım en acı şeydi bu. Yüzümü ekşittim.

 Bavol " Ne oldu ? " dedi ve ona baktım.

 " Bu çok ama çok acı. Berbat bir şey." dedim.

 " Pamilian ! Onun içine, tatlandırıcı kattırmadın mı ? "

 Pamilian " Ah, unutmuşum. Üzgünüm, Alania. İnan ki, o acılığı tatmanı istemezdim." Dedi ve gıcık vmbir gülümseme yüzünü kapladı.

 Yogov " Hadi, gidelim."

 Bavol " Hadi." dedi ve benim koluma girdi.

 Bende Pamilian'a aynı şekilde  gülümsedim. O ise, yüzünde sinsi bir ifade ile bana karşılık verdi. Dışarı çıktığımızda, önümde bir tahtırevan vardı. Kırmızı, güzel ve minik idi.

 Bavol " Güzel elbisen, at sırtında hiç uygun değil. Hadi, bin bakalım." dedi ve tahtırevanın içine girdim.

 Dışı kadar içi de çok güzeldi. Rahat minderler üzerinde, oturuyordum. Eminim babamın bile böyle bir tahtırevanı yoktur.

En sonunda Bavol'ın sesi duyuldu ve harekete geçtik. Tabii, ben en rahat yerdeydim. Bavol sayesinde. O olmasaydı, ben ne olurdum ? O aptal uçurumdan atlasaydım, başıma neler gelirdi ? Ölür müydüm ya da beni başkası mı bulurdu ? Bulsa, Bavol gibi mi davranırdı ? Peki, Bavol neden beni durdurmuştu ? Sonuçta bir zamanlar beni öldürmeye çalışmış fakat sonradan vazgeçen birisiydi. Neden yapmıştı ? Gerçekten nedenini merak ediyordum. Ya bana acımıştı ya da o zamandan beri bana aşıktı. Âşık değildi belki etkileniyordu. O anda beni en çok etkileyen şey, ikimizin bakışlarımızın buluşmasıydı. Ben yere düşmüştüm ve o bana tepeden bakmıştı. Mavi gözlerimi direk onun gözlerine dikmiştim. O ise, kılıcını bana doğrulturken durmuştu. Sonra gitmişti. Bu anı benim için ilk başlarda düşündürücü olmuştu. Şimdi ise, kıymetliydi. En kıymetli anım. En nefret ettiğim anım ise, Symon ile tanışma anımdı. Prensesliğimin ilan edildiği gecedeki baloda tanışmıştık. O gece onunla dans etmiştim ve çok etkilenmiştim. Sonra ise, pembe ağaçların altında bir akşam yemeği ve o ağaçların esintisindeki ilk öpücüğümü vermiştim. Şimdi nereden nereye gelmiştim. Küçücük bir prenses iken, savaşçı bir kraliçeye dönmüştüm. Hayat ne kadar ilginçti! Asla düşünemeyeceğim şeyler gerçekleşiyordu. Herkese masal gibi gelecek olanları, ben yaşıyordum. Bu masalın sonu iyi biter mi ? Her masalın sonu iyi bitmek, zorunda mıdır ? Kötü biten masal, masal değil midir ? Bu soruların cevabını yaşadıkça, öğrenecektim. Hayır, öldüğüm an bilecektim. Yaşamın son kıyısında bu cevabı bulacaktım. O zaman, huzur içinde ruhumu teslim edecektim. Ruhum, yaptığım şeylere göre gidecekti. Tahtırevan durdu ve kapım açıldı. Bavol elini uzatmış, bana gülümsüyordu.

Karanlığın Seçimi ❁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin