Bana Emir Veremezsin ! ❁

2.6K 180 79
                                    

Yeni karakterlerin fotoğrafları multimedya da !

Bölüm şarkısı : Skillet - Everything Goes Black !

... Ve bazen iyi şeyler biter ki daha iyileri başlayabilsin.

• Marilyn Monroe

Desem, diyebilsem ki seviyorum seni,

Çılgınca aşığım sana...

Ama demem, diyemem,

Çünkü aramızda dağlar, denizler,

Ve benim o kahrolası gururum var...

Victor HUGO

Yayınlanma: 12.04.2014
Düzenleme: 22.11.2017

Güneş batmış ve gece gizemli bir karanlığı ile gelmişti. Ben ise, bütün gün odamdan çıkamamıştım. Hizmetçilerim ve Bavol'ın buraya yerleştirmiş olduğu adamlar beni odamdan dışarı adım atmama izin vermemişlerdi. Bunu isteyen Bavol olduğunu biliyordum. Canım çok sıkılmıştı. Sinir bozucu bir durumdu. Sherman ise, bana görünmüyordu. Hatasını bildiği içindi. Bu hatayı yapmasaydı, şu an daha huzurlu olabilirdim.

 Yemeğimi yemiştim ve ilaçlarımı almıştım. Bandajlarımı ise değiştirmiştim. Ok yaralarım gayet iyiydi fakat hançer yaramın hoş olmayan bir görüntüsü vardı. Dolabımı açtım ve siyah kıyafetlerimi giydim. Saçlarımı basit bir topuz yaptım. Odamın içinde bulunan gizli kapımı açtım. Kapımın önündeki adamlar, benim dışarıya adım attırmazdı. Bende herkesten gizlediğim, her odaya açılan kapımı açmıştım. Dövüş odamın kapısını açtım. Oradan kendime uygun bir kılıç aldım ve minik sis bombaları aldım. Ayrıca ufak uyuşturucu birkaç iğne de aldım. Daha sonra odama döndüm. Balkonuma çıktım ve aşağıya doğru atladım. Pek nazik bir düşüş olmadı ama olsun. Hızla ahıra doğru koşup,  atım Pega'yı aldım. Demek benim güzel atım, buraya getirilmişti. Atıma atladım ve rüzgarımı arkama alarak sürmeye başladım. Gittiğim yeri biliyordum. Symon'ın konağına gidiyorum. Sebebi belliydi. Hesap soracaktım! Benim işime burnunu sokmuştu ve şimdi hesabını verecekti.

Bahçesine geldim ve atımı ağaca bağladım. Daha sonra yumuşak adımlar eşliğinde konağın içine girdim. Birkaç askeri kendi aralarında gülüşüyorlardı. Onların olduğu bölgeye sis bombası attım ve  patlayan bombanın sayesinde tam ortalarında durdum. Askerlere uyuşturucu iğneleri batırdım. İşte böyle ! Anında bayılmışlardı. Hızlı adımlarla salona geldim. Salon eskisi gibiydi. Gösterişli ve asalet akıyordu. Merdivenlerden yukarı çıktım ve sol koridorda yürümeye ve etrafıma bakınmaya başladım. Duvarlarda  tablolar vardı. Tabloları özeldi. Kimileri Symon'ın  çizdiği resimlerdi. Sıradan bir uğraş gibi gözüküyordu ama bu resimleri Symon  ansızın çiziyordu. Aklına geliyor ve çiziyordu. Kimileri kehanet özelliği taşıyabiliyordu. Kehanet özelliği taşıyan tablolar, anlaşılamıyordu tabii. Olay gerçekleştikten sonra ortaya çıkıyordu. Tablolarında gerçekleşen ilk kehanet ikimizin tanışmasıyla ilgiliydi. Balo salonu vardı. Uzun boylu genç bir adam ve mor elbiseli kahverengi saçlı kadın dans ediyorlardı. İlk tanışmamız işte böylece resmedilmişti. Symon'ın anlattığına göre, bu resmi balodan bir iki gün önce  çizmişti. Yine de hoş bir tabloydu. Bundan sonraki tablolara yavaşça bakmaya başladım. Yeni yeni tablolar da eklenmişti. Bir tanesinde kumsal gibi bir alanda savaşçı bir adam diz çökmüştü. Sanki savaşçı gökyüzüne haykırıyor gibiydi. Acı dolu bir haykırıştı. Bu tablo tüylerimi diken diken ettiği için hemen önünden geçtim.  Tabi, Symon kimi zaman bu sıra dışı hislere bağlı olmaksızın da resim yapıyordu. Model olarak hep ben vardım, bu da ayrı bir konuydu. Önünde durduğum tabloda, beni resmetmişti. Mavi bir elbise içindeydim. Saçlarım açıktı ve mavi bir tül saçlarımla beraber belime doğru sarkıyordu. Gözlerimdeki mavilik ortaya çıkarılmıştı. Elimde ise koyu kırmızı bir gül vardı. Yüzümdeki ifade ise farklıydı. İstesem bile öyle bakamayacağımı bildiğim bir ifade ile bakıyordum. Dudaklarım alaycı bir şekilde kıvrılmıştı. Bakışlarım ise, dikkatli ve cilveli bir şekilde süzüyordu. Ah Symon ve hayal dünyası, ne ilginçler !

Karanlığın Seçimi ❁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin