(YN: Birazcık geçiş bölüm oldu .Umarım sıkılmazsınız . İyi okumalar :) )
Jennie, paslı demir merdivenleri dikkatli olmaya çalışarak çıkıyordu. Karanlık ve sessiz olan koridora ulaştığında içinde bir ürperti hissetmişti. Korkak bir kız değildi, asla olmamıştı. Belki de babası olacak adamdan aldığı tek iyi özellik buydu.
Eskiden gününün yarısı geçirdiği , şimdilerde ise birkaç fare ve boş içki şişesinin doldurduğu koridorda dikkatlice ilerledi. Burası küf, pas ve idrar karışımı kokuyordu. Ceketinin kolunu burnuna maske yapıp yan yana uzanan odaların isimlerine bakarak yürümeye devam etti.
Bulunduğu bina üçüncü sınıfa kadar öğrenim gördüğü eski bir ilkokuldu. Üç sene önce okul yeni inşa edilen binaya taşınmış ve burayı kendi kaderine terk etmişti. Çocukluk anılarına ev sahipliği yapan yerin bir harabeye dönüştüğünü görmek , rahatsız hissettirmişti. Buraya hiç gelmemiş olmayı dilerdi.
Önceki gece gizli sapığından - adını Hwang olarak anımsıyordu- gelen ikinci bilmeceyi okuduğundan beri , zihninde belli belirsiz bir mekan canlanıyordu. Tüm gece uykusuz kalıp cevabı bulmaya çabalasa da elde ettiği tek şey mor göz altları olmuştu. Son dersten bir önceki derste , sınıfın kirli camından dışarıya doğru daldığı sırada ,zihninde dönüp duran o mekanın neresi olduğunu hatırladı.
Teneffüs zili çalar çalmaz çantasını kaptığı gibi sınıftan çıktı. Ve işte buradaydı. Bilmecenin cevabını tam olarak bulamasa da , ilk iki mısranın onu yönlendirdiği yer tam olarak okulun kütüphanesiydi.
Mavi çatının altındaki küçük kurbağa
Tozlu rafların ardında gizleniyor
Cevaba ulaşmak için kütüphaneyi bulması lazımdı.
Bulmuştu da.
Heyecan ile üzeri soyulmuş kapı kolunu kavradığı anda , bilmecenin son iki satırını da hatırladı:
Adımlarına dikkat et ve asla unutma
Yalnız olduğunu düşünsen bile, o seni izliyor
Birisinin onu takip etmiş olması fikri , bir kez daha ürpermesine sebep oldu. Belki de Hwang onu kontrol etmek için bir yerlere gizli kamera falan koymuştu . Ama eğer izleyen kişi kendisi ise , neden kendisinden o olarak bahsetmişti ? Şayet onu gerçekten izleyen varsa bu kişi Hwang değildi .
Kendi tezini çürüttükten sonra düşünmeye devam etti .Boş bir binaya kimse güvenlik kamerası taktırmazdı. Öyleyse onu izleyen kişi buralarda bir yerde saklanıyor olmalıydı-şayet öyle biri varsa. Binaya adım attığı andan itibaren oldukça temkinli hareket etmişti. En ufak bir ses bile duymadığından -fare seslerini atlıyordu - takip edildiğine dair bir şüphesi olmamıştı.Okulda ondan başka kimse yok gibiydi. Tamamen yalnız olduğuna emindi, neredeyse.
'Yalnız olduğunu düşünsen bile, o seni izliyor '
İçine yavaş yavaş kemirmeye başlayan şüphe duygusu , ona bir kez daha etrafı kontrol etme gereği hissettirdi. Duruşunu fazla bozmadan omzunun üzerinden yavaşça sağ tarafa -koridorun merdivene açılan kısmına doğru baktı.
Boştu.
Tuttuğunu yeni fark ettiği nefesini yavaşça vererek başını tekrar önüne çevirdi. Bir kaç nefes süresi kadar bekledikten sonra bu defa sol tarafı - eskiden müdür odası olan odayı kontrol etmek için başını çevirdi.
Yine boştu.
Ne bekliyordu ki? Böylesine saçma bir paronayaya kapıldığı için kendine kızdı. Daha fazla zaman kaybetmemek adına kütüphanenin kapısını açtı ve içeri doğru ilerledi. Geri kalan her yerde olduğu gibi toz ve pas kokusu odayı doldurmuştu. Yan yana duran üç metal raflık odanın sol kısmına konulmuştu .Ortada kırık bir pencere , onun hemen sağ tarafında yere düşmüş bir sandalye bulunuyordu.
Oyalanmadan raflara doğru yürüdü ve bahsedilen 'küçük kurbağa' yı aramaya başladı. Elbette gerçek bir kurbağa aramıyordu.
Küçük peluş bir kurbağa buralara bir yere bırakılmış olmalıydı. Tüm rafları ikişer kez kontrol ettikten sonra soluklanmak için durdu.
Bulamamıştı .Sandalyeyi yerden alıp düzeltti ve üzerine oturdu. Neyi kaçırmıştı ? Kurbağanın bu raflarda olması gerekiyordu.
Telefonu eline alıp mesaj bölümünü açtı. Defalarca kez okuduğu mesajı tekrar okudu:
Mavi çatının altındaki küçük kurbağa
Tozlu rafların ardında gizleniyor
Bahsettiği yer burasıydı. O halde ne eksikti? İkinci satırı tekrar okudu.
Tozlu rafların ardında gizleniyor
Rafların ardında
Yani raflarda değil , onların arkasında. Hemen ayağa fırlayıp rafları öne çekmeyi denedi ama fazla ağır oldukları için başarısız oldu. Geriye çekilip derin bir nefes aldı. Bu defa tüm gücünü kollarına ve omzuna toplayıp dolabı ittirdi.
Onu görmüştü. Pencere tarafındaki dolabın arkasında yerde duruyordu. Eğildi ve kir içinde kalmış olan peluş kurbağayı eline aldı.
Burada daha fazla kalmak istemediğinden çantasına koyup evde incelemeye karar verdi. Sandalyeden kalkıp kapıya doğru yürüyordu duyduğu ses ile olduğu yerde kaldı.
Birisi merdivenlerden çıkıyordu.
Hayır, merdivenlerden aşağı koşuyordu.
Ses giderek azalıp kaybolurken Jennie nabzının bir an için kulaklarında attığını hissetti. Korkmuştu. Bu sefer gerçekten çok korkmuştu.
Uzun zamandır hissetmediği duygu zihnini tamamen bulanıklaştırmadan önce buradan çıkmalıydı. Titreyen elleri il çantasını sımsıkı kavradı ve çıkışa doğru koştu.
Ne kadar süredir koştuğunu bilmiyordu ama nefesi kesilip kendini yere attığında evinin sadece iki sokak ötesinde olduğunu fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret || Jenlisa
FanfictionBir bilmecem var Jennie.Duymak ister misin? Rüzgara karşı terleyebilir misin Yıldızlı bir gecede ıslanabilir misin Eğer sana ayakkabımı ödünç versem Benim izlerime basmadan yürüyebilir misin? **** En güçlü ruhlar , en büyük acılara sahip ol...