KURBAN-10

89 6 0
                                    

Multi media:Baran
Bölüm şarkısı: Youth-Troye sivan.

Başlayalım...

.              .             .
Işıl'dan
Her yer kan ile doluyordu.Yani kırmızı bir sıvıyla.Ancak kokusu bu sıvının kan olduğunu bana kanıtlıyorken,kırmızı bir sıvı diye bahsetmek Türkçe kurallarına aykırı.

Sıvı çok hızlı bir şekilde yükseliyordu.Şu beyaz odadan hemen çıkmazsam boğularak ölebilme ihtimalim var.

Hoş,nereden çıkacağımı bilmiyordum.Ama benim gibi birisi,umudunu yitirmeyip o heriften kurtulduysa,buradan tabii ki kurtulurdu.Gerçi,ben ondan kurtulmamıştı,o beni bırakmıştı.Orası ayrı bir ironi.Tam bırakmış sayılmaz.Hâlen beni rahatsız ediyor.

Kan,karnıma kadar geliyordu.Ben ise nereye doğru gitmeye yönelsem,ayaklarımın altında bir çukur oluşuyor,daha dibe batmamı sağlıyordu.Neler oluyordu?

En sonunda pes etmiştim.Kan boğazımdaydı.Hareket edersem,batar,boğulur ve ölürdüm.

Ölüm...

Sayfalarca anlatabileceğimiz,çaresizliğin tek bir sözcükte hayat bulmuş halidir.Sayfalarca açıklayabilirdik.

Dört harfli,iki heceli bir kelime.Ağzımızdan o kadar kolay çıkıyor ki bu kelime. Bazen,acaba ölüm ile burun buruna gelince bu kadar kolay olabilecek  mi ölmek?Şu an ölüm karşımdaydı.Tek bir hareket.Kan boğazımda kalmıştı.Nefes alabiliyordum.Yavaş hareketlerle,ayağımı oradan çekmeye çalıştım.

Lakin,başarılı olamadım.En ufak hareketimde beni aşağı çekti.Avazım çıktığı kadar bağırdım.Sesim çıkmıyordu. Çırpınmaya çalıştım. Bedenim hareket etmiyordu. Bağırırken,nefesimi tüketmiştim.Ciğerlerim acıyordu.Bu sefer ilk defa , korkutucu bir karanlığa değil,şefkat vaat eden bir karanlığa yumdum gözlerimi.

Ah!Lafımı geri alıyorum.Gözlerim çok ağrıyor.Açmaya çabalıyorum,ancak birbirlerine zincirlenmişler gibi ve zincirlerin ağırlığı sanki göz kapaklarımı açmama engel oluyordu.

Ya o sadist beni tekrar tekrar kaçırmış,gözlerimi diktiyse?

Bu düşünceyle anında gözlerimi açtım.

Pardon?Burası hastahane mi?Benim ne işim var burada?Bakışlarımı cama çevirince babamı ve annemi gördüm.

Tamam.Delirdim.Kabul ediyorum.Benim babam bana bir şey olursa bayram eder,böyle cama yapışmaz.Gözlerimiz buluşunca bana gülümsedi.

Babam ve bana gülümsemek.

Neler oluyor? Babam camın hemen yanında olan kapıyı açtı.İçeri girdi.

Fesat anlamayın.Kapıdan içeri girmekten bahsetiyorum.Yanıma ilerledi ve elimi tuttu."Kızım.İyi misin?Ağrın var mı?Yaraların acıyor mu?"

"Baba,ben iyiyim ancak,sen beni mi merak ediyorsun?" diye sordum şaşkın bir sesle.Şaşkındım çünkü,bunca yıldır beni azarlamak ve aşağılamak dışında yüzüme bakmayan adam şu anda beni merak ediyor,endişeleniyordu.

"Baba,dışarıda gazeteciler falan mı var?" sesim meraktan çok beklenti doluydu.Sesimde umut kırıntıları vardı.Gözlerinde özlem filizlenmeye başladı.Özlemişti beni.Bende onu.

Yatağa doğru eğilerek bana sarıldı.Sarılması için biraz bedenimi havalandırmam gerekmişti.

Evet.Artık bir babam vardı.

Eda'dan
"O zaman kalbin neden bu kadar hızlı atıyor?"

Kahretsin!
Nasıl duyabiliyordu.Ama ben ondan nefret ediyordum.O beni mahvetmişti.Enkaz yaratmıştı benden.Onu sevdiğimden kat ve kat daha fazla olmak üzere nefret ediyorum.Nefret,sevgiden daha güçlüdür.Beni güçlü kılan duyguydu nefret.
Benden nefretimi alırsa geriye kalan tek şey yarattığı kaos olur.Bu kadar acımasız olamazdı ya...Umarım bu kadar acımasız olamaz.Onun Işıl'ı kaçırdığını em yakın zamanda Işıl'a ve Aras'a söyleyeceğim.

KURBANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin