iyi akşamlar,
Nasılsınız? iyi olun hep. Uzun bir bölüm yazdım.
Bu arada ilk defa bölüm şarkısı koymak istiyorum çevirip çevirip dinlerseniz güzel olur, şarkıyı tavsiye üzerine dinledim ama oturdum bölüm yazdım.
Keyifli okumalar...
Bölüm Şarkısı: Thurisaz-Endless
Mesafeler her basamak indiğimde çoğalıyordu. İsteyerek o basamakları inip ondan uzaklaşıyordum, annemden.
Ya da ben uzaklaştığımı sanıyordum, ona baktığımda kelimeler beynimde teker teker yok olup, boşluğa yayılıyordu. Sürekli bir tarafım onu isteyip ona dokunmak için neler yapmıyordu.
Karşımdaydı...
Annem karşımda bana bakıyor ve gülümsüyordu. Şaşkınca bakakaldığımda ne yapacağımı bilemedim. Bir anne çocuğuna gülümsediğin de çocuğun ne yapması gerekirdi? Sarılır mıydı? O da mı gülerdi? Konuşur muydu? Ne yapardı?
Asya Karahanlı, giydiği beyaz elbiseyle melekler gibiydi. Onu böyle ilk defa görüyordum, rahat ve uçuş uçuş beyaz bir elbise. Ona bakarak hissederek "Anne?" dedim. Titreyen ellerimi elbiseme sildim. Bende elbise giyinmiştim. Annemle anlaşmış gibi benim ki de bembeyazdı, tertemiz ve uçuş uçuştu. Küçük bir kız çocuğu gibi ona baktığım da "Kızım." Dedi.
Her şey durdu, benim dünyam durdu. Onun hakkında her üzüldüğümde zihnime kara kalemle bastırılarak hep bir çizgi çizerdim, en etkili silgi silse bile izini asla kaybetmeyecek çizgiler atıyordu. Ama onun bir 'Kızım.' demesi bütün silgilerin silemediği o çizikleri tek seferde silip atmıştı. Bir iz bile kalmadı.
"Anne?" diye çatlayan sesimle fısıldadım. Yüzümün yanlarına sicimle inen gözyaşlarını asla umursamıyordum.
"Yanıma gel, sana sarılmak istiyorum."
Bir küçük adım attım, ikinci küçük adım attım sonra büyük bir adım geldi ardından hızlandım, koşmaya başladım beş adım kaldı...
Beş adım, anneme sarılmaya, onu hissetmeye. Kollarını açtığında daha da hızlanmak için hazırlandığım da acı bir fren sesi geldi. Bir etin, demire çarpma sesi.
Çölde ki o bir damla su kurudu, can çekişen bir ruh sökülerek bedeninden koparıldı. Koşmayı bırakıp önümde ki dehşet görüntüye ölecekmiş gibi bakıyordum. Saçlarım ağzıma gözüme girmişti birden durduğum için. Sadece acı içinde karşımda ki görüntüye şoka girer gibi bakıyordum. Annem kollarını açmıştı, bana sarılacaktık, hissedecektik.
Yerde cansız yatan kadın benim annemdi.
Annem, bana kızım demişti...
Annem ölmüştü...
Yerde oluşan kan gölüne sessizce bakıyor sesimi çıkarmaya çalışıyordum. Diz kapağımın sertçe zemine çarpma sesi geldiğinde acımla birlikte ortam değişti. Yoğun bir şeyler geçti gözümün önünde sonra mekan değişti. Bir mezarlıktaydım, üzerimde ki beyaz elbise simsiyahtı. Ölüm siyahı...
Karşımda mermer bir mezar...
'Asya Karahanlı'- Ruhuna El Fatiha.
Zemine çarpan dizkapaklarım şimdi çamurun üzerindeydi.
Yanıyordu Beliz, içi yanıyordu. Elini uzatmak istedi. Çaresizliği şimdi öğrendim. Çaresizlik; Nefessiz kalınca bir gram oksijen için çırpınmak gibiydi. Bitmemesi için alamadığın nefes gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELİZ
Teen FictionBeliz; O, annesinin belirgin iziydi. Kalbinde istenmeyen lekeydi. Gurur; O ailesinin soyadıyla şanslı bir adamdı. Yakışıklı değildi. Aksine, dişi telli, gözlüklü, kilolu ve garip biriydi. Bu iki farklı hayat altı aylığına bir anlaşma yaparsa ve bil...