İyi akşamlar,..
Bölüm geldi....
Keyifli okumalar. Hikayem de bana yardımcı olan iki arkadaşım da sevgiler. İyi ki varsınız kızlar😊♣♣
Soyut duygular, somut acılar doğururdu.
Kan rengi düşünceler beynime o kadar çok işledi ki, temizlemek için oraya asit dökse asit kan rengine dönerdi.
Bir gerçeğin içinde yalan bir doğru arıyordum. Kaza yapmıştı, araba pertti, burnu bile kanamamıştır.
İçimden geçen binbir türlü düşünce her zerremi titretiyordu. Üşüyen bedenime rağmen çay suyu kıvamında akan gözyaşlarım yanaklarımı yaksa da sessizce silmekten başka elimden bir şey gelmedi.
Gözyaşları insanların duygularını anlardı; eğer için yanarak ağlarsan gözyaşlarında o kadar sıcak ve haşlak olurdu.
"Abi, biraz daha hızlı sür. Lütfen!" Timuçin abi dikiz aynasından bana baktı durmadan ağlıyordum. Çene kaslarını sıkılıydı, ben iç çekerek sessiz sessiz ağlamaya çalışıyordum ama yine de belli oluyordu.
Beni odada buldukların da yerde şoka girmiştim. Bir süre benimle uğraşmışlar, Timuçin abi olayın iç yüzünü öğrenmek için Gurur'u aramış o adamla tekrar konuşmuşlardı. En son aramalarda ben olduğum için beni aramışlardı...
En son bendim.
Hep benim yüzümdendi. Gitme dediğinde bir şekilde onu ikna etmek yerine inatla gideceğimi söyledim.
Kaldırıldığı hastaneyi öğrendiğimiz de hızla evden nasıl çıktığımızı bilemedik.
"Nasıl olmuş kaza?" diye sordu Müzeyyen boğuk bir sesle.
Ağırlaşan gözlerimi abi'me yönelttiğim de kaşları çatık dişlerinin arasından fısıldadı. "Çok hızlıymış." Göz kapaklarım aşağı indiğin de yanaklarıma düşen damlalar hızla çeneme aktı.
"Alkollüydü," diye fısıldadım acı içinde.
Timuçin abi direksiyona sert bir şekilde vurduğun da Müzeyyen hıçkırdı. Her ne kadar sevmese gibi görünse de Gurur'u sevdiğini bugün kendi gözlerimle görmüştüm.
Hastaneye vardığımız da araba park edilmeden kapıyı açıp hızla indim. Gökyüzü kapkaraydı, yerler ıpıslak ev terliğimle hastanenin girişine doğru koşup danışmaya vardığım da soluk soluğa bilgisayar başında ki kıza "Gurur Genç oğlu?" diye kekeledim.
Kızın gözleri bana çevrildi ve tekrar bilgisayar ekranına baktı. "Kaza yapmış," diye fısıldadım.
Başını salladı. "Üst katta acil'de," dedi umursamadan. Arkamı hızla döndüğüm de asansör dokuzuncu kattaydı merdivenlere doğru koştum. Üst kata çıkarken merdivenlerden düşsem de kalkıp tekrar koşmaya devam ettim.
Acil yazısını gördüm ve o tarafa yöneldim. Kapısının oraya vardığım da tam gireceğim sırada hemşire kızın biri önümü kesip "Buraya giremezsiniz!" dediğin de acil yazısında ki bakışlarımı kızın yüzüne çevirdim. Acıyla parlayan gözlerime bulaşan siniri gören kız bir adım geri gitse de önümden çekilmemişti. "Gurur," dedim nefesim tekledi. "Gurur Gençoğlu, kaza yapmış. Durumu nasıl?"
"Bunu ben söyleyemem, doktor bey çıkar birazdan." Dedi ve içeri girip kayboldu.
Meraktan çıldırmak üzereydim, Timuçin ve Müzeyyen merdivenlerin orada göründüklerinde onlara doğru koştum. Abimin önüne gelip yakalarına asıldığım da kasılmış bir şekilde bakıyordu. "Abi ne olur söyle onlara neyi varmış?" diye ağlamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELİZ
Teen FictionBeliz; O, annesinin belirgin iziydi. Kalbinde istenmeyen lekeydi. Gurur; O ailesinin soyadıyla şanslı bir adamdı. Yakışıklı değildi. Aksine, dişi telli, gözlüklü, kilolu ve garip biriydi. Bu iki farklı hayat altı aylığına bir anlaşma yaparsa ve bil...