Her şey bir gülüşün kenarında yanan acının hareketini gözlemlediğim de başladı. Tükendim, tükendiğim yerden geri üredim. Bittim, bittiğim yerden tekrar başladım.
Gülüşlerin bağrında yanan acıların feryadı gözyaşında saklıydı.
Bile bile kendimize ettiğimiz işkenceleri hatırladıkça bir kat daha pişman oldum. Tıpkı şu anda yaptığım işkence gibi. Nefes nefese durup ardımda koşun adama sinirle baktım, beni ne sanıyordu bu tazı mı? Soluk soluğa durduğum da elimi sancıyan belime koydum. "Ben astım hastasıyım farkında mısın?" diye bağırdım.
Gurur, koşmaktan hiç etkilenmemiş gibi durdu ve gülümsedi, "Şu yaşta dökülüyorsun!"
Sinirden kaşlarım çatıldı, gözüme batan gözlüğüne ters ters baktım. "Bunu bana hayvan gibi olup sonradan forma giren birinin söylemesi ne saçma!"
Önüne gelen saçını arka tarafa doğru itti ve gülümsedi, "Şu an benim için delirmediğini söyleyemeyiz?"
Elimi belimden çektim ve ciddi anlamda sinirlerim gerildi, onun için deliriyormuşum! Deliriyormuşum...
Deli....
Kaşlarımı çatmayı bıraktım ve yavaş yavaş yanına gidip omzuna bir tane geçirdim. "Asıl sen benim için deli oluyorsun, salak!"
Kaşının tekini kaldırıp bana alayla baktığın da suratımı çirkin bir kalıp yapıp onu yansıladım. Kilosuna bakmadan benimle çekişmeye kalkıyordu beyefendi."Cidden sen düğüne kadar zayıflamak istediğine emin misin? Öleceksin zayıflıktan."
"Duba gibi oldum," diye kendi etrafım da döndüm. "Baksana..?"
"Kaybettiğin kilo değil de beynin gibi geliyor bana kızım." Gözlerim sinsice kısıldı, cidden tekme atmamak için kendimi zor tutuyordum. "Deli hastanesine yatan sensin, ben değilim hatırlatırım!" diye çıkıştığım da bozulma sırası ondaydı.
"Orası deliler hastanesi değildi," diye uyarır bir şekilde konuştu. Sesinde ki kırılmışlığı sezdiğim de patavatsızlığıma bir kere daha küfür etme isteği duydum.
"Şaka yaptım be oğlum hemen alınma." Şakaya vururcasına güldüğüm de önden önden yürümeye başladı. İyi kırdık.
Biraz uzaklaşmasını bekledim ve yavaşça koşmaya başladım, sırtına atladığım da yerinde sarsıldı ama beni bacaklarımdan tutup düşmemi engelledi. "Ne yapıyorsun lan!"
"Yoruldum... taşısana beni?" Kollarımı boynuna doladım ve yanağımı yanağına yerleştip sürttüm. Çıkmaya yüz tutan sakalları yüzümü tahriş etse de gülümseyerek kokusunu içime çektim. Özlemiştim onu, günlerdir gözlerinden, bakışından, kokusundan ve sesinden mahrum bırakılmıştım.
O hastaneden çıkışımız tam bir felaketti, Gurur'un doktoru izin vermemiş Giray amca hastaneyi altını üstüne getirip Gurur'u hastaneden çıkarmıştı. El ele o hapishaneden çıkarken ben gülümsemeye çalışıyor, Gurur ise düştüğü çukurda yukarı çıkıp aydınlığa kavuşmayı istiyordu.
"Başka doktor buldu babam," diye mırıldandı.
"Giray amca en mantıklı olanını yaptı. O doktorun derdi ne? Sen deli değilsin ama deli hastanesine yatman için çaba harcıyor?"
Başını salladı ve beni tutarak yürümeye devam etti. Leyla'nün düğünü için hiç durmadan spor yapmaya karar vermiş ama hep yan çizmiştim. Kızın haftaya düğünü vardı ve ben hala isteriğim elbisenin içine girecek bedende değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELİZ
Novela JuvenilBeliz; O, annesinin belirgin iziydi. Kalbinde istenmeyen lekeydi. Gurur; O ailesinin soyadıyla şanslı bir adamdı. Yakışıklı değildi. Aksine, dişi telli, gözlüklü, kilolu ve garip biriydi. Bu iki farklı hayat altı aylığına bir anlaşma yaparsa ve bil...