IRMAK KORU ve AK NEHİR YOLU

58 3 2
                                    

   Harald ile Ralof Helgen'den çıktıklarına sevinmişlerdi. Ejderha şehri dumanlar altında bırakmıştı. Peki o ejderha nereden gelmişti? Nasıl gelmişti ? Ejderhaların nesli 1000 yıl önce tükenmişti peki ama bu ejderha neyin nesiydi? Ralof'la savaş hakkında konuştular bir yandanda Harald bu soruların cevaplarını düşünüyordu.
  Harald, kuzeyli tarzında 1,70 boylarında, kumral,güçlü, kirli sakallı,çimen yeşili gözleri olan, saçı arkadan toplanmış biriydi
  Yolda giderken Muhafız Taşları'na rastladılar. Skyrim'de bunlar 13 taneydi. Bu taşların amacı kişinin güçlerini arttırmak veya yeni bir güç eklemekti. Harald, Savaşçı Taşı'nı etkinleştirdi. 5 dakika sonra Irmakkoru'ya vardılar.
   Bıçkı evine gittiler. Ralof'un kardeşi Gerdur ve Hod çalışıyorlardı. Gerdur: "Ralof kardeşim burada ne işin var ? Ve bu yanındaki kim ?" Ralof cevap verdi: " Abla, Helgen'e bir ejderha saldırdı. İdam edilmek için Helgen'e getirildik. Ejderha saldırınca kaçtık. Yanımdaki yiğitlik hikayelerini duyduğumuz Kızıl Yüzük Savaşı'nı bize kazandıran Harald Kankurdu. Destanlarından daha iyi çarpışıyor." Gerdur bayağı şaşırdı. Hod söze girdi." Bugün bir ulak geldi. Malikanenizi elfler ateşe vermiş." Harald'ın intikam isteği daha da arttı ve dedesinin sözü olan sözleri söyledi:" Kurt öldürdüğü koyundan hesap sormaz.Yaztutan Adası'na gittiğimizde kılıcım kana susayacak ve 7 yıldır almaya çalıştığım intikamı alacağım." Ralof:"Beraber alacağız kardeşim. Benim babamı da bu elf ucubeleri öldürdü. Yaztutan Adası'nda tek elf askeri kalmayacak. Onlar bizi köleleştirdi ve bizde onları köleleştireceğiz. Bu arada ejderhayı Ak Nehir Mevkibeyi Balgruff'a söyle. Ona güvenebilirsin. Onurlu bir Kuzeylidir. Yolu düz yürü sonra sağa sap yolda en fazla kurtla karşılaşırsın. Ben buralardayım. İhtiyacın olduğunda kapımı çal. Biraz erzak bir de kamp malzemeleri koydurdum. Görüşürüz dostum." Harald teşekkür edip yola koyuldu. Yol kısa sürdü. Kurt,tavşan ve tilkiyle karşılaştı oklarıyla öldürdü,derilerini yüzüp derilerini ve etlerini aldı.
  Kavşağı dönünce çiftlikler, değirmenler görülmeye başlandı.  Şehir adeta bir sanat eseriydi çok güzeldi. Şehre doğru yürürken Harald, bir devle savaşan bir grup savaşçı gördü. Zor bela devi öldürdüler. 2 erkek,2 kadındı. Sırtında ok ve yay olan kadın Harald'ın yanına geldi ve konuşmaya başladı. " Güçlü birisisin Yoldaşlar'a katılmalısın." Yoldaşlar... Tabii ya. Onurlu savaşçılar topluluğu kökenleri Kuzeyli kahraman Ysagramor'a kadar dayanıyordu. Sırtında büyük kılıç olan adam konuşmaya başladı." Benim adım Farkas ve Çember üyesiyim. Seni Jorvaksr Karagahı'nda görmek isterim. Az önceki ok ve yay kullanan kadın Aela'ydı. Bir tavşanı gözünden vurduğunu gördüm. Peki sen kimsin ?". Harald: " Ben Harald Kankurdu. Belki destanımı duymuşsunuzdur." Vilkas: " Skjor senden çok bahsetti. Savaşta çok kahramanlık yapmışsın. Zırhın kesikler içindeyken bile sen savaşmaya devam etmişsin." Harald: "Skjor mu ? Keskin Kılıç Skjor mu ? Aynı anda savaştık. Benim kadar yaralanmamıştı o. Bana yardıma gelen ilk kişiydi. Şimdi Çember üyesi ha vay be! En azından şans onun yüzüne gülmüş." Vedalaşıp ayrıldılar. Harald o gece kamp kurdu. Avladığı hayvanların etlerini yedi.
   Güneş doğar doğmaz kalktı. Kahvaltısını şehrin içindeki handa edecekti. Kapıların önüne geldi ve muhafız onu durdu. "Ejderha saldırısından dolayı kapılar kapalı." Harald, Irmak Koru'nun tehlikede olduğunu söyledi ve muhafızlar onu içeri aldılar. 

Buz Diyarı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin